Türkiye saatiyle 12 Kasım Çarşamba günü sabah saat 11.03’te Rosetta’dan ayrılan Philae, 7 saatlik yolculuğun ardından 67P’nin yüzeyine ulaştı. İnişi herhangi bir motor ya da uzaktan yönetim olmadan gerçekleştiren Philae’nin akıbeti dolayısıyla bir o kadar da endişe vericiydi. Rosetta’dan ayrılış anında (67P’den 22.5 km uzakta) küçük hesap hataları bile Philae’nin 67P’yi kaçırmasına sebep olabilecekken, 67P’nin 4 kilometrelik çapı bu ihtimali arttırıyordu.
Beklendiği üzere Philae’nin inişinde problemler yaşandı da. Philae’yi 67P’nin yüzeyine kilitleyecek zıpkınları Philae ateşleyemedi. Dolayısıyla yüzeye ulaştığında Philae tutunamadı ve yüzeyden sekti. 2 saat sonra tekrar yüzeye yaklaşan Philae planlanan iniş alanından 1 km uzaklaşmıştı bile (67P’nin boyutları göz önüne alındığında bu uzaklaşma sorun yaratabilecek derecede büyük). Tekrar yüzeye tamamen inmeyen Philae ikinci defa sekerek birkaç dakika içinde yüzeye yapıştı. Şimdilik sürekli yüzeyde gözükmesine rağmen zıpkınlarıyla yüzeye tutunmadığı için olduğu noktada kalacağından emin değiliz. Ayrıca ayaklarındaki sabitleyici civatalar hakkında da bir bilgi edinilmemiş olması yüzeye tutunup tutunamadığı konusunda endişeye sebep oluyor.
Philae’nin indiği alan çok sorunlu gözükmese de ideal de değil. Sekmesinden ötürü Philae’nin 67P üzerindeki tam yeri henüz belirlenebilmiş değil. Bunlara ek olarak Philae’nin bir çukurda ya da kaya üzerinde olabileceği düşünülüyor çünkü güneş panellerinin beklenenden çok daha az güneş gördüğü düşünülmekte. Günde 6-7 saat boyunca güneş görmesi umulan Philae şimdi yaklaşık günde 1.5 saat boyunca güneş görüyor. Bu da enerji problemini doğuruyor. Üzerinde iki adet pil ünitesi bulunmasına rağmen, planlanan 13 aylık görevi yerine getirebilmesi için Philae’nin kesinlikle güneş enerjisine ihtiyacı var. Mevcut değerler beklenenin fazlasıyla altında olduğu için enerji yönetimi konusunda ne yapılacağı henüz kararlaştırılmış değil.
Philae’nin 67P yüzeyini delip yüzeyden toprak örnekleri alarak entegre laboratuvarında test etmesi planlanmaktaydı. Bu şekilde dünyaya hayatın (ya da en azından bazı elementlerin) kuyrukluyıldızlardan gelip gelmediği öğrenilebilecekti. Lakin Philae’nin zıpkınlarını ateşleyememesinin 67P’nin yüzeyini delememesine de sebep olup olmayacağı henüz kesin olarak bilinmiyor. Philae toprak örneklerini alıp test edemezse sorularımızdan büyük bir çoğunluğu cevaplanmamış olarak kalma riskiyle karşı karşıya kalacak, ve belki de 10 yıllık bu yolculuk beklediği ve hak ettiği ilgiyi göremeyecek.
Her ne olursa olsun böylesi bir yolculuğu planlamak ve bir kuyrukluyıldızın yüzeyine inebilmek insanlık ve bilim dünyası için büyük bir başarı. Eğer bu başarılı sayılabilecek inişin üzerine Philae kendisine verilen görevlerin hepsini (ya da büyük bir çoğunluğunu) 67P’nin yüzeyinde kaldığı sürece (Aralık 2015’e kadar) yerine getirebilirse yıllar boyunca sorduğumuz sorulara yanıt bulabileceğiz. Öyle ya da böyle, Rosetta projesi Avrupa Uzay Ajansı’nın belki de en büyük projesi olacak; Halley Kuyrukluyıldızı 1986 yılında gözüktüğünde NASA’nın Halley’e uzay aracı gönderememesini telafi edebilecek büyüklükte.
[box_light]Kaynaklar[/box_light]
Avrupa Uzay Ajansı
Extremetech
ScienceDaily