Yaşanan olayların ağırlığında ezildiğim bugünlerde anmak ve anlatmak istediğim bir kadından bahsetmeye karar verdim. Siyasi olarak değişen dünyada, kadınların sesinin daha az duyulduğu bu günlerde; yaşamaya devam etmesine müsaade ettiğimiz zihniyetin sonuçlarından biri haline gelmiş bir kadını anlatmak istiyorum. Her gün kadınlara yaşatılan korkunun yersiz olduğuna inanlara anlatmak, bu korkuyu hissederken de en azından yalnız olmadığımızı söylemek istiyorum. Bizim için yolu aydınlatan ışıkların da bizimle birlikte birer birer azaldığı bu dönemde Farhkunda’yi anmak; sönen bir ışığın kıvılcımı etrafında toplanabilmeyi ümit ediyorum.
Farkhunda Malikzada öğretmen olmayı isteyen bir kadındı. 27 yaşındaydı. Afganistan’ın başkenti Kabil’de yaşıyordu. 2015 yılında bir türbeyi ziyarete giden Ferhunde, türbenin çıkışında muska satan bir adam gördü. Bu işin dine aykırı olduğunu ve islamda muskaya yer olmadığını söyledi. Yakın çevredeki kadınları bu adamdan muska almamaları için uyardı. Bir ay sonrasında aynı türbeye yeniden gitti ve yine muskayı satan adamla karşılaştı. Muska satıcısı Ferhunde’yi tanıdı. Elindeki birkaç kağıdı yaktı, Kur’an’ın içine koydu. Yanan Kur’an’ı eline aldı, havaya kaldırdı ve Ferhunde’nin Kur’an’ı yaktığını söyledi. Ferhunde’yi hedef göstererek herkesin duyması için bağırmaya başladı. Kur’an’ı yakan kadına karşı dinin savunulması gerektiğini haykırdı. Bu bağırışlar sırasında meydandaki halk toplandı.
Ferhunde bir anda insan kalabalığının arasında kaldı. Kur’an’ı neden yaktığını soran insanlar, cevabı beklemeksizin saldırmaya başladılar. Sorulan sorular amaçsızdı. Ferhunde iftira atıldığını ve Kur’an’ı yakmadığını söylemesine rağmen, kalabalığın arasında sıkıştı. Yolda muska satan adamın iddiası, infaz için yeterli olacaktı. Bu sırada iftiralara Ferhunde’nin Amerikan sempatizanı olduğu ve onlar adına çalıştığı da eklendi. Bir adam tarafından yaratılan kıvılcım alevleniyordu. Polis kargaşayı durdurmak için müdahale etmeye yeltendi, Ferhunde’yi sorguya götürmek istediler. Ancak Ferhunde kadın bir polis talep etti.
Bu sırada kalabalığın içinden biri Ferhunde’yi yere itti; yani Ferhunde’nin ölüm fermanını imzaladı. Olayın ne olduğu kalabalık için önemsizdi. Bir adamın iddiası, bir kadının canından önemliydi. Ferhunde’nin dinine bağlılığından dolayı karşı çıktığı muska, yaktığı Kur’an’a dönüşmüştü. Sessiz kalabalık kadın nefretiyle büyüdü, ezmeye hazır bir yaratık halini aldı. Nefretini kusmak isteyen halk, olmasını istediği hedefi yarattı. Ferhunde tekmelendi ve dövüldü. Polis havaya ateş açtı. Ancak bu harlanan aleve benzin dökmek gibiydi. Kalabalık daha da hırslandı.
Polisler Ferhunde’yi korumak için bir çatıya çıkardı. İstenilen koruma, gelmekte olan saldırıya zemin hazırladı. İnsan sürüsü Ferhunde’yi o çatıdan aşağı attı. Sözde yırtmış olduğu Kur’an’ın cezasını vermek isteyen bu topluluğa Ferhunde’yi çatıdan atmak da yetmedi. Sanki kadınlara karşı biriken nefret ve öfke patlıyordu. Kendisinden aşağı gördüğü bir kadının işine ilişkin söylediği doğru bir sözle gücü zedelenen bir erkeğin iftirası, kendisine benzeyen insan sürüsünün intikam almasına yetecek zemin hazırlamıştı. Verilen cezanın nedeni olarak görülen din, aslında Ferhunde’nin korumak istediği şeydi.
Çatıdan aşağı atılan Ferhunde’nin yaşayacakları bitmemişti. Kalabalık düşmüş olan Ferhunde’yi dövmeye devam etti, tekmeledi, vurdu ve kırdı. Hayatını bitirdikleri kadından hala hıncını alamamış sürü, Ferhunde’yi yolun ortasına taşıdı ve üzerinden araba ile geçti. Üzerinden araba ile geçilen Ferhunde nehir kenarına taşındı ve orada üzerine benzin dökülerek yakıldı.
İnternete sızan görüntüler üzerine olayın üstü kapatılmaya çalışılsa da Ferhunde’ye atılan iftira bir şekilde gün yüzüne çıktı. Babasına, kızı hakkında hurafeler anlatıldı ancak babası kızından ne şüphe etti ne de ondan utandı. Ailesi soyadlarını Farkhunda olarak değiştirdi. Kızına ilişkin iftiraları öldürüp, kızını yaşatmaya çalıştı.
Erkek egemen toplumun kadına karşı beslediği hıncın ve dinin yönetimde ön planda olmasının bu hiyerarşide güçlü olana sağladığı cesaretin ürünü olarak kendini gösteren bu cinayetin dünyaya ders olması gerekirken, beklenilenden çok daha erken bir zamanda unutuldu. Yaşadıklarını okuyup yazarken bile dayanılması zor bu ölümün yükünü tüm dünya taşımalıyken, Ferhunde’nin cenazesinde olduğu gibi sadece kadınlar taşıdı. Tabutun ağırlığını oluşturan sürünün çoğu serbest kaldı. Ferhunde toprağa gömüldü, onu gömen bu ideoloji diğer kadınları gömmek için yola çıktı.