2013 yılında bir televizyon programı sırasında Karl Lagerfeld: “Podyumda kimse kıvrımlı modeller görmek istemez.” sözleriyle tepki çekmişti. Daha sonradan Belle, Ronde, Sexy et Je M’assume (Güzel, Seksi, Kıvrımlı ve “Ok with it”) adlı feminist bir grup tarafından dava edildi. Buna benzer birkaç söylemi daha olan Lagerfeld, 2015 giyime hazır ilkbahar-yaz koleksiyonunda feminist bir başkaldırıya öncülük edince medyanın kafası oldukça karıştı.
Hiçbir detay atlanmadan Paris Grand Palace’ta Chanel Bulvarı yaratıldı. Eksiksiz bir dekordu. Modeller, defilenin finalinde “Make fashion, not war”, “Tweed is better than tweet”, “Boys should get pregnant too”, “Ladies first”, “He is she” sloganlı pankartlarla yürüdü. Bazı yazarlar Lagerfeld’in ciddiye alınacak bir insan olmadığını belirtirken, kimi de defilenin estetikçe vurgulanmış, önemli mesajlar içerdiğini savundu.
Her ne kadar Lagerfeld günümüz feminist tanımından uzak olsa da, bu sahte protestoyla tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başardı. Lagerfeld feminist protestolarla alay mı ediyordu yoksa kıyafetlerin güçlü formlarına eşlik edecek bir gösteri mi ortaya koyuyordu bilinmez ama tasarımcının medyaya karşı dürüstlüğü ve tartışma ortamı yaratmaktan çekinmiyor olması hayranlık uyandırıcı. Son birkaç yıldır önemli moda evleri, dünyaca ünlü moda yayınları sürekli plus size modelleri desteklediklerini iddia ediyorlar. Chanel defilesinde plus size model yoktu ancak Paris Moda Haftası’nın diğer defilelerinde de neredeyse hiç yoktu. Tüm moda evleri, tüm tasarımcılar alışkın olduğumuz zayıf model formunu tercih ediyor. Bunu dürüstlükle söyleyebilen tek insan da Lagerfeld. Her ne kadar “sağlıksız denecek kadar ince” modellerin podyumlara hükmetmesi rahatsız edici olsa da, modacılar o zayıflığı tercih ettiklerini dürüstçe dile getiremezse tartışma ortamından yoksun kalırız. Bu durum da moda dünyasını değişikliklere kapatır.
Defileden biraz söz edecek olursak, önce “I am not Scared”ın marş tadındaki başlangıç ritmiyle podyuma Cara Delevingne adım attı. Kendinden emin yürüyüşü, pantolonlu takım elbisesiyle kusursuz bir uyum yarattı. Ritim sakinleştikçe modellerin ifadeleri yumuşadı, sokakta yürür gibi bir havayla kıyafetleri sergilediler. Üstünde sloganlar yazılı, çiçeklerle bezenmiş çantalar ve giyimi rahat düz veya alçak topuklu ayakkabılar dikkat çekiciydi. Koleksiyona güçlü bir kadın formu hâkimdi. Maskünlenlik ve feminenliğin temel giyim ögeleriyle oynanan koleksiyonda birbirinden eğlenceli parçalar vardı. Metal tonlarda elbiseler ve tüvit ceketlerle yaz havası sertleştirilecek gibi görünüyordu.
Defileye öncelikle seyirci olarak davet edilen Gisele Bündchen, gösterinin dışında kalmak istemediğini söylemiş. Kaçınılmaz şekilde de defilenin en dikkat çeken isimlerinden biriydi.
Her ne kadar görüşlerine katılmasam da moda dünyasının Lagerfeld dürüstlüğündeki tasarımcılara ihtiyaç duyduğu kanısındayım ki Karl Lagerfeld de hayatı boyunca kadınlardan ilham alan, Coco Chanel’in etkisinden sıyrılmamış, güçlü tasarımlar yaratan bir sanatçıdır. Kim bilir belki de Lagerfeld plus size modellere karşı tutumunu belirttikten sonra: “Söylediklerinize katılmıyorum ama onu söyleme hakkınızı ölene dek savunurum.” demek istemiştir. Kim ne derse desin Lagerfeld’in moda dünyasına katkıları yadsınamayacak kadar göz alıcıdır.