Her ne kadar yaşam tarzlarımız, yeme alışkanlıklarımız, yaşadığımız şehirler ve stresle baş etme seviyelerimiz farklı olsa da mükemmel ve sağlıklı bir cilt hepimizin hayalidir. Fondötenlere veya kapatıcılara ihtiyaç duymadan dışarı çıkabilmek ve gün içinde aydınlatıcıya ihtiyaç duymadan kendiliğinden parlayan çıplak cildimizle dolaşmak, makyaja karşı ne kadar ilgili olsak da cezbedicidir. İster kulaktan dolma bilgiler olsun ister internette görüp okuduklarımız, herkesin mükemmel bir cilde giden yolda uyguladığı yöntemler farklı hatta bazen birbirleriyle çelişkilidir. Özellikle son zamanlarda birden fazla ürünü bir arada kullanarak cilt bakımlarını yapanların sayısında da fark edilir bir artış söz konusu. Ürünlerin içindeki kimyasalların sayısı düşünüldüğünde, cildimize kat kat ürün uygulama fikrinin korkutuculuğu artıyor elbette. Fakat bu noktada asıl dikkat edilmesi gereken kullanılan ürün ve içerdikleri kimyasal sayısı değil. İster yüzünüze onlarca farklı ürün uygulayın isterseniz sadece iki tane kullanın, eğer bu ürünlerin içeriklerinden ve beraber kullanıldıklarında girebilecekleri tepkimelerden bihaberseniz, cildinize iyilik yaptığınızı sanarken zarar vermeniz çok muhtemel. Bu yazıda, muhtemelen çoğumuzun farkında olmadan kullandığı tehlikeli kozmetik kombinasyonlardan bahsederek sizleri kullanacağınız ürünlerin içindekileri okumaya davet ediyorum.
1- Cildi ölü deriden fiziksel ve kimyasal yöntemlerle arındırma:
Cildimizi ölü deriden arındırmadıkça, sağlıklı ve yeni cildin oluşmasını yavaşlatıyor ve hatta engelleyebiliyoruz. Böylece, cildimize yenilenme ve cilt bakım rutinimiz sırasında kullanacağımız ürünleri emebilmesi için fırsat tanımamış oluyoruz. Piyasada, cildi ölü deriden arındırmak için tasarlanmış ürünleri basitçe ikiye ayırabiliriz: Fiziksel ve Kimyasal. Fiziksel yolla cildi ölü deriden arındıran ürünlere örnek olarak banyo lifleri, keseler, fırçalar ve içinde tanecikler barındıran jeller verilebilir. Kimyasallara ise içinde Glikolik asit, Alfa Hidroksi Asit (AHA) ve Beta Hidroksi Asit (BHA) gibi cilt bakımının meşhur asitlerini bulunduran ürünler örnek olarak verilebilir. Bu kimyasal ve fiziksel yöntemler yüze çok bastırılmadıkça, ayrı ayrı ve haftada maksimum 2 kere kullanıldıklarında hiçbir tehlike arz etmiyorlar. Fakat, fiziksel ve kimyasal ürünler beraber veya çok sık kullanıldıklarında cildi sağlıklı hücrelerden de arındırarak iyilikten çok zarar vermiş oluyorlar.
2- Sivilce tedavisinde kullanılan ürünler ve kimyasal peelingler:
Eğer sivilce gibi cilt problemleri ile uğraşıyorsanız, tedavi için kullanmakta olduğunuz, farklı amaçlara hizmet eden birden fazla ürününüzün olması çok büyük olasılık. Salsilik Asit ve Benzoil Peroksit gibi kimyasallar, sivilce tedavisinde kullanılan en popüler asitlerdir. Ciltte bulunan ve sivilce oluşumuna sebep olan bütün bakterileri öldüren bu güçlü asitler, AHA ve BHA içeren ürünler ile bir araya geldiklerinde birbirleriyle pek iyi anlaşamayarak, yüzünüzün yanmasına, kızarmasına, tahriş olmasına ve kabarmasına sebep oluyorlar. Cildinizi tedavi etmeye çalışırken daha da tahriş etmemek için, içinde Salisilik asit veya Benzoil Peroksit bulunan ürünleri kimyasal peelingler ile aynı gün içinde kullanmamaya özen gösterin.
3- C vitamini:
C vitamini; cildi aydınlatıcı, kusurları azaltıcı, cilt tonunu eşitleyi ve yaraları iyileştirici özelliği sayesinde cilt bakımı sırasında çok tercih edilen bir üründür. Doğal Ph seviyesi 5.5 olan cildimiz üzerinde, sahip olduğu asidik karakter sebebiyle oldukça etkilidir. Fakat, Ph skalasında bazik olan sabun ve yüz yıkama jelleri ile bir araya geldiğinde C vitamini etkisini kaybederek, hiçbir işe yaramaz. Etkisiz bir ürüne tonlarca para vermeyi tercih etmeyeceğimizden dolayı bazik karaktere sahip ürünler yerine E vitamini ile beraber kullanılabilir.
4- Hyalüronik Asit ve Yüz Yağları:
Hyalüronik Asit, vücudumuzun doğal olarak ürettiği ve neredeyse her dokusunda bulunan, belirli hayati aktiviteleri gerçekleştirmekten sorumlu olan bir asittir. Su tutarak nemlendirme görevi gördüğünden piyasadaki bir çok nemlendirici krem içinde de bulunmaktadır. Yağlar ile beraber kullanılılabilir ama bu noktada hangi sıra ile yüzünüze uyguladığınız çok daha önemlidir. Yağın cildinizi bloke ederek, üzerine uygulayacağınız her ürünü etkisiz hale getireceği senaryodan kaçınmak için ürünleri en hafif içeriklisinden en yoğun içerikliye doğru sıralayarak kullanmalısınız. Hafif içerikli veya su bazlı ürünler, içerdikleri küçük partiküller sebebiyle cilt tarafından kolayca emilir ve cildin alt katmanlarına daha hızlı ulaştığından üzerine daha fazla ürün uygulamanıza olanak sağlar. Bu yönteme göre, önce içinde Hyalüronik Asit içeren kremleri, daha sonrasında yüz yağlarını uygulamanız önerilir. Aksi takdirde, yoğun içerikli yağ cildi tıkayarak bir koruyucu katman görevi görür ve üzerine uyguladığınız her ürünün cilde ulaşmasına engel olur.
Yazıda düzenlenmiş bu gerçeklere dikkat ederek cilt bakım rutininizi yaparsanız, cildinize verebileceğiniz olası zararları engellemiş ve sağlıklı bir cilde ulaşma sürenizi kısaltmış olursunuz. Ek olarak, son günlerde keşfetmiş olduğum CosDNA adlı internet sitesine de girerek, kullandığınız veya kullanmayı düşündüğünüz ürünlerin içeriklerini okuyabilir, içerdikleri kimyasalların sivilce yapma ve tahriş etme olasılıklarını görerek kararlarınızı ona göre alabilirsiniz. Böylece, tek başına kullanıldığında bile cildinize zarar verebilecek olan ürünleri, çok geç olmadan fark etme şansına sahip olursunuz.
Kaynaklar:
https://www.bilgiustam.com/hyaluronik-asidin-faydalari-nelerdir/