shakespeare  Ankara Devlet Tiyatrosu’nun bu sezon yepyeni ve mükemmel oyunlarla perdeyi açtığını duymuştum fakat “Shakespeare Zorda”yı izledikten sonra buna emin oldum. Diğer yeni oyunları da izlemek için sabırsızlanıyorum ve bence sizler de bir an önce oyunları izlemeye başlamalısınız.

Chris Alexander ve Hille Darjes’in yazdığı, Yücel Ertem’in çevirdiği ve İlham Yazar’ın yönettiği Shakespeare Zorda 10 Ekim’de prömiyerini yapmıştı.Oyuncuların karşılaştıkları sorunları yüzyıllar arasında anlatan bu mükemmel oyun,  konusuyla birlikte dinamik yapısıyla da çok dikkat çekiyor. Tam dalıp gitmişken, bir kadının 17.yüzyıla hiç de uymayan kot ve tişörtüyle, elindeki notlara bakarak ‘Kestik!’ diye bağırması herkesi bir anda şaşırtıyor. Kendinizi görünmez gibi hissediyorsunuz. Gerçekten bir oyunun provasını izliyor gibi hissediyorsunuz, derken bir ses ‘Kestik!’ diye tekrar bağırıyor. Bir an için gerçekten oyunun durduğunuz sanıyorsunuz ama ardından bu da bir oyun çıkıyor. Kafanız allak bullak ama gülerek, eğlenerek izlemeye devam ediyorsunuz oyunu. Derken Virginia Woolf’un ‘Kendine Ait Bir Oda’sından tanıdık olduğumuz bir durum karşımıza çıkıyor: Ya Shakespeare’in kız kardeşi de oyuncu olmak isteseydi…  Küçücük bir kız görüyorsunuz sahnede oğlan kostümleriyle. Kadınların sahneye çıkması yasak olduğu için kadın rollerini de erkekler oynuyor. Bu durumdan sıkılan erkekler kadın rolü oynamaya meraklı bu oğlanı alıveriyorlar. Shakespeare da kardeşinin isteğine daha fazla karşı gelemiyor. Ama erkek kılığındaki tek kadın sadece Shakespeare’in küçük kız kardeşi değil, aynı zamanda Kraliçe Elizabeth de erkek kılığında kuliste dolaşmakta!

Olaylar çok karışık ve bir o kadar da eğlenceli görünebilir;ama aslında benim her zaman gözlerimi doldurur, oyuncuların her dönem karşılaştıkları sorunlar.

sahnedasHer meslek zordur evet, ama hiçbir meslek iktidarın tüm davranışlarından bu kadar acı etkilenemez. Her sorunun sanatla çözülmek istenmesi ve tüm sorunlarda sanatı suçlamak, sanatçının omuzlarından inmeyen koca bir yüktür. Hiçbir taraf memnun olmaz ve aslında sanatçı herhangi bir ‘taraf’ı memnun etmek zorunda değildir. O sanat yapmak için oradadır, gördüklerini anlatmak için. Bu sorun 17. yüzyılda da vardır, 21. yüzyılda da.  Daha sonralarında olmaması ümidiyle…

Bir diğer iç burkan durum ise kadınların oyuncu olabilmelerindeki zorluklardır. 17. yüzyıldaki kadar apaçık bir şekilde, sahnede kadınların istenmediği dile getirilmese de bu durum hala hissedilmekte ve ne yazık ki kadın oyuncular her zaman güçsüz ve yetersiz olarak görülmekte. Bunun değişmesi gerektiğini oyun çok güzel dile getirmiştir. İlham Yazar’ın farklı tarzını da oyunun her köşesinden anlayabilirsiniz.  Quills’te de gördüğümüz eğlenceli, heyecanlı selam Shakespeare Zorda oyununda da bizi kocaman bir gülümsemeyle yolcu eder.

Leave a Reply