Yıl 1985’i gösteriyor. Geleceğe Dönüş (Back to the Future) filmi gösterime girmiş. O zamanın çocukları heyecan içinde filmi izliyorlar. İzlerken hepsinin dikkatini çeken en büyük ortak nokta da uçan arabaların gerçek olma ihtimaliydi. Filmde 2015 yılına gidiyor ana karakterlerimiz ve o zamanın günlük yaşamında kullanılan bir araç uçan arabalar. Çocuklar düşünüyor: “Gerçekten de 2015’te uçan arabalar mı olacak?”
Ve şimdi de gerçeğe dönelim. 2019 yılındayız ama çevrede öyle araçlar var mı? Yok. Peki neden yok? Bu yazımda uçan arabaların tarihine kısa bir giriş yapacağız.
Eğer tarihe bakacak olursak bir çok girişim yapıldı bu konuda. Ama tahmin edersiniz ki çoğu başarız olup tarihe gömüldü. Geçmişte sadece birkaç küçük başarı yakalayan araçları görebiliriz.
Bunlardan ilki 1907 yılında Glenn Curtiss tarafından icat edilmiş “Curtiss Autoplane”dir. Bu aracında Glenn, 12.2 metre açıklığında 3 kanat ve otomobilin motoru arabanın arkasında dört kanatlı bir pervane kullandı. Ama gerçeğe bakarsak tam anlamıyla uçamıyordu sadece ufak zıplamalarla uçma kategorisine girdi.
1937’de Waldo Waterman tarafından geliştirilen Arrowbile’de, Autoplane’de olduğu gibi, aracın arkasına bağlı bir pervane vardı. 100 beygirli bir motor kullanılan araç çok fazla başarıya ulaşamadan yetersiz fon desteği sonucunda tarihe karıştı.
Robert Fulton, 1946’da Airphibian’ı geliştirdi. Airphibian’ı diğerlerinde ayıran özellik bir arabanın uçağa çevrilmesi yerine bir uçağın arabaya çevrilmesi düşüncesiydi. Fulton pervaneyi çıkarıp uçağın gövdesinde saklayarak arabaya dönüştürebiliyordu ve dönüşüm sadece 5 dakika sürüyordu.
Bir diğer özelliği ise Sivil Havacılık İdaresi tarafından onaylanan ilk uçan otomobil olmasıdır.
150 beygir gücünde, altı silindirli bir motora sahipti ve saatte 120 mil uçabiliyor ve 50 mil hızla sürülebiliyordu. Başarısına rağmen, aynen Arrowbile’de olduğu gibi Fulton Airphibian için güvenilir bir finansal destek bulunamadı.
Şimdi size 40’lı yıllardan 60’ların sonun kadar üzerinde çalışılıp 6 model (N4994P, N101D, N102D, N103D, N107D (Aerocar II), N4345F (Aerocar III))
çıkarılan bir girişimden, Aerocar’dan bahsetmek istiyorum. 1946 yılında Moulton Taylor, Airphian’ın tasarımcısı Robert Fulton’la tanışır. Görüşme sonrasında Taylor, çıkarılabilir kanatların katlanabilmesinin daha iyi olacağını düşünür ve prototipini yapmaya başlar. Karayolu aracının beş dakika içinde uçuş moduna dönüştürülmesini sağlayan katlanır kanatlar kullandı ve yolda, kanatlar ve kuyruk ünitesi aracın arkasına çekilmek üzere tasarlandı. Ve motorunu itici bir pervaneye bağladı. Aerocar’lar saatte 60 km’ye kadar sürebilir ve saatte 120 mil (193 km / saat) hıza sahip olabilirlerdi. FAA onayını (ABD Federal Havacılık İdaresi) alan ikinci ve son yönlendirilebilir uçak olma özelliğine sahiptir Aerocar’lar. 1970 yılında, Ford Motor Co. bu aracı pazarlamayı bile düşündü, ancak on yılın petrol krizi bu planları kesmek zorunda bıraktı.
ConvAirCar, Avrocar ve niceleri 18. Yüzyıldan gelen hayali gerçeğe dönüştürmeye çalışan tarihi uçan arabalar… Peki günümüze yaklaştığımızda sonuçlar nasıl değişiyor? Gerçekten de günlük yaşantımızda kullanabilecek miyiz yoksa sadece hayalperest insanların girişimlerinden mi ibaret kalacaklar uçan arabalar? Bu soruların cevaplarını bu yazı dizisinin devamında bulabileceksiniz.
Kaynakça:
• https://auto.howstuffworks.com/flying-car1.htm
• https://www.theguardian.com/technology/2018/jun/19/flying-cars-why-havent-they-taken-off-yet