PYGMALION ETKİSİ NE KADAR GERÇEK?

Biz ne kadar farkında olmasak da hayatlarımızdaki başarılarımızın veya profesyonel ortamda kat ettiğimiz yolun arkasındaki temel, yalnızca bize ait olmayabilir. Pygmalion etkisi veya Rosenthal etkisi olarak bilinen psikolojik temelli bu fenomene, sizden deneyim veya konum olarak güçlü birinin yüksek beklentilerinin sizin performansınızı olumlu bir yönde etkilemesi olarak açıklanabilir. Pygmalion etkisi adını George Bernard Shaw’ın Pygmalion isimli bir oyunundan almıştır. Bu oyun, bir fonetik profesörünün fakir ve sosyo-ekonomik durumu düşük olan bir çiçekçi kıza, üst sınıf sosyo-ekonomik düzeyi yüksek soylu bir hanımefendi gibi davranmayı öğretebileceğine dair iddiaya girmesi ve bu iddianın sonucunun başarılı bir şekilde tamamlanması üzerinedir. Bu oyunda da yansıtıldığı üzere çiçekçi kız, profesörün ondan beklentilerinden etkilenip onun beklentilerini karşılayacak şekilde davranmıştır. Pygmalion isminin kökeni bir Yunan efsanesine dayanmaktadır. Pygmalion, kendi yaptığı güzeller güzeli heykele aşık olan bir heykeltıraştır. Aşık olduğu bu heykel sonrasında canlanarak aslında Pygmalion etkisinin temelini doğrulamıştır. Heykeltıraşın heykelden beklentisi üzerine bu heykel canlanmıştır da diyebiliriz.

Bir başkasının sizin davranış ve dolaylı olarak başarınızı önemli ölçüde etkileyebilecek olması sizce de korkunç değil mi? “Ben böyle bir etki altında kalmamışımdır” diyorsanız, kesinlikle yanılıyorsunuz. En basitinden öğrenci-öğretmen ilişkisini ele alalım. Rosenthal ve Jacobsen’ın yaptığı bir deneyde, öğretmenlere kendi ilkokul öğrencilerinin zeka testine tabi tutulduğu söylenir. Bu “test” sonucunda Rosenthal ve Jacobsen, düşünsel gelişim için beklenmedik potansiyeli olan ve 1 yıl içerisinde akademik olarak hızlı bir gelişim gösterecek öğrencilerin isimlerini öğretmenlere bildirirler. Fakat, öğretmenlerin bilmedikleri bir şey vardır. Akademik olarak başarılı görülmesi beklenen öğrenciler aslında rastgele bir şekilde ve zeka testinin sonucuna bakılmaksızın seçilmişlerdir. Rastgele seçilen fakat öğretmenlerin akademik olarak üstün olmasını beklediği bu öğrencilerin 8 ay sonrasında sınav notlarına bakıldığında gerçekten de diğer öğrencilerden daha yüksek olduğu gözlemlenir. Öğretmenler, daha zeki ve daha yetkin olduğunu düşündükleri öğrencilerden daha büyük başarı beklentisi içerisine girmişlerdir, öğrencilerine belki de daha fazla soru sorup, onlarla daha fazla ilgilenip gelişmelerine önayak olmuşlardır. Aynı zamanda öğrenciler de öğretmenlerinin beklentisinin farkına varıp bu beklentileri karşılamak için daha çok çalışmışlardır. Tüm bunların sonucunda Pygmalion etkisi doğrulanmış olur ve rastgele seçilmiş bu öğrencilerin genel başarı seviyesinde bir yükselme meydana gelir. Rosenthal ve Babad’a göre “İnsanlardan belirli bir davranışı yapmalarını beklediğimizde, kendimiz de bu davranışın gerçekleşmesini olasılığını arttıracak şekilde davranmaya yöneliriz.”

Pygmalion etkisi, aynı zamanda Türkçeye, kendini gerçekleştiren kehanet (self-fulfilling prophecy) olarak çevirilen bir başka sosyo-psikolojik fenomena ile birlikte görülür. “Self-fulfilling prophecy”de ana düşünce, gerçekleşmesi beklenilen olayların sırf o insanın inanması dolayısıyla ve inancından kaynaklanan davranışlarını o beklentiyi gerçekleştirmek üzerine uyarlaması sonucunda olayların gerçekleşmesi durumudur. Pygmalion etkisi sonucunda self-fulfilling prophecy oluşur. Self-fulfilling prophecy hayatımızda gözle görülür gelişmelere veya felaketlere yol açabilir. Mesela, basit bir örnek vermek gerekirse, boyunun kısa olmasından memnun olmayan bir birey düşünelim. Bu birey X olsun. X, boyunun kısalığının aşk hayatında kendisini geri çekeceğini ve bu özelliğinden dolayı kimsenin onu sevmeyeceğine inanmaktadır. Bu inancından dolayı, onunla her konuşmaya çalışan potansiyel partnere boyunun kısalığının sorun olup olmadığını sormakta ve hem kendini hem karşı tarafı rahatsız bir durum içine itmektedir. Karşısındakilere bu şekil davranışından ötürü, insanlar X’in özgüven ve kişilik sorunları olduğu kanısına varıp X kişisi ile görüşme fikrinden vazgeçerler. Bu durumda X kişinin en baştaki irrasyonel ve gerçek olmayan inancı doğrulanmış olur.

KAYNAKLAR


Collins K. (2011) Pygmalion Effect. In: Goldstein S., Naglieri J.A. (eds) Encyclopedia of Child Behavior and Development. Springer, Boston, MA. https://doi.org/10.1007/978-0-387-79061-9_2327

Jussim, L. (1986). Self-fulfilling prophecies: A theoretical and integrative review. Psychological Review, 93(4), 429–445. https://doi.org/10.1037/0033-295X.93.4.429

Leave a Reply