Çocuklukta karşılaştığımız belli olayların, büyüdüğümüzde kişiliğimizi şekillendirdiğinin farkındayız. Peki kişiliğimizi şekillendiren etmenlerin temelinde bizi büyüten kişilerle olan bağımızın yattığını ve bu bağın yetişkinliğimizde; cinsel hayatımıza, arkadaş ilişkilerimize, romantik ilişkilerimize, iş ve okul hayatımıza kadar pek çok alanı etkilediğini biliyor muydunuz?
Bağlanma Teorisi olarak adlandırılan bu olgu ilk defa; yirminci yüzyılın ortalarında, John Bowlby adında bir İngiliz psikolog tarafından ortaya atıldı. Bu teoriye göre; çocukluğumuzda bize bakan kişiyle aramızdaki ilişkiye paralel gelişen bağlanma stilimiz, yetişkinlik yıllarımızda kurduğumuz ilişkiler üzerinde belirleyici bir rol oynuyor. Bağlanma stilleri, erken çocukluk döneminde oluşuyor ve yetişkinlikte zor da olsa değişebiliyor.
Öncelikle, bağlanmanın sözlük anlamından bahsetmekte fayda var. Kubbealtı Lugatı‘na göre “bağlanmak” sözcüğünün anlamlarından biri “Güvenmek, îtimat etmek.” Yani kişi, erken çocukluk döneminde bakıma muhtaç olduğu için ve hayatta kalabilmek için birine bağlanma, güven duyma ihtiyacı duyuyor. Peki bağlanmayı tanımlayan özellikler nelerdir? Bir çocuğun bağlanıp bağlanmadığını anlayabilmek için temas sürdürüp sürdürmediğine, ayrılık acısı çekip çekmediğine, karşıdaki kişiyi güvenli bir liman ve güvenli bir dayanak olarak görüp görmediğine bakılmalıdır. Temas sürdürme, içsel faktörler (açlık, hastalık vb.) ve dışsal faktörlerden (karanlık, yabancı insanlar vb.) tetiklenmek üzere ikiye ayrılır. Çocuk belirli bir sebepten dolayı kaygı içindeyse, bağlanma figürünü yanında ister. Ayrılık acısı ise, çocuğun bağlanma figüründen uzak olduğu anlarda onun yokluğunu hissetmesi ve bunun sonucunda tepki göstermesidir. Bu, bağlanmanın oluştuğunu gösteren en temel özelliktir. Çocuk, bağlanma figürünü güvenli bir liman olarak görerek ona sığınabilir. Bağlanmayı tanımlamada en son gelişen özellik ise çocuğun, bağlanma figürünün ne olursa olsun yanında olduğunu bilmesi, onu bir dayanak olarak görmesidir.
Farklı ebeveynlik yöntemlerinden dolayı oluşan farklı bağlanma stilleri vardır. Bunları; güvenli bağlanma, kaygılı bağlanma ve kaçınmacı bağlanma olarak üçe ayırabiliriz. Güvenli bağlananlar, tutarlı şekilde ilgi ve şefkat gören ve toplumun yaklaşık %67’sini oluşturduğu düşünülen çocuklardır. Bu kişiler; kendilerine güvenir ve ilişkilerinde yakınlık kurmaktan çekinmezler. Kaygılı bağlanan çocuklar, tutarsız biçimde ilgi ve şefkat görmüştür. Bu çocukların, toplumun yaklaşık %12’sini oluşturduğu düşünülür. Bu kişiler; reddedilme ve ihmal edilme korkusu yaşar. Kendilerine güvenleri düşüktür. Son olarak, kaçımacı bağlanan çocuklar ise tutarlı olarak ilgi ve şefkat görmeyen çocuklardır. Çocukların yaklaşık %21’inin bu kategoride olduğu düşünülmektedir. Kaçınmacı bağlanan kişilerin kendine güvenleri azdır ve bununla birlikte diğer insanlara da güvenmezler. Bu güvensizliğin üstesinden, kimseyle çok yakın ilişki kurmayarak gelirler.
Bağlanma figürü tek bir kişi olmak zorunda değildir. Birden fazla kişi de olabilir. Bu kişiler; birincil, ikincil, üçüncül ve devamı olmak üzere bir hiyerarşi içinde dizilidir. En tepedeki bağlanma figürü genelde anne olur. Annenin olmadığı durumlarda bu kişi baba, akrabalar veya bakıcılar olabilir; fakat, çocuğun etrafındaki herkes bağlanma figürü olamaz. Çocuk, bağlanma figürünü seçerken olgunluk ve yetkinlik arar. İhtiyaçlarını kim giderebilirse, kim kendisine şefkat gösterirse onu seçme olasılığı artar. Bunun için küçük bir kardeş, bir bebek için bağlanma figürü olamaz. Bağlanma figürleri hayat boyunca ebeveynler olarak da kalmaz. Bu hiyerarşi içerisindeki birincil figür zaman içerisinde yer değiştirir. Kişi büyüdükçe, bu figür arkadaşlar ve sonrasında romantik partnerlere evrilir. Birincil figür olmayı bıraksalar bile ebeveynlerimiz çoğunlukla bu hiyerarşi içerisinde yer almaya devam eder.
Bağlanma stilleri, nadir görülse de yetişkinlik yıllarında değişebilir. Çocukluk döneminde oluşturulan bağlanma stilleri ve yaşananlar kişinin alın yazısı niteliğinde değildir. Güvenli bağlanma dışında bir bağlanma stiline sahip olmak, kişinin sağlıklı ilişkileri olmayacağı anlamına gelmez.
Kaynakça
“Bağlanma Stilleri Çocuklukta Nasıl Oluşur?” Yakın İlişkiler, Spotify, 27 Haziran 2020, open.spotify.com/episode/0qPGK94RbqvLxdSktp5JPO?si=SGvlgaC8QBC6Uu0o6Wdqjw.
“Théorie de l’attachement : sécurité affective et bien-être des enfants.” France Culture, 20 Mayıs 2019, www.franceculture.fr/conferences/universite-de-nantes. Web. 02 Nisan 2021.
Bilmez, Berk, ve Ekin Akyazıcı. “Bağlanma Stilleri.” Yakın İlişkiler, 1 Ekim 2018, yakiniliskiler.com/2018/10/01/baglanma-stilleri/. Web. 23 Mart 2021.
Gömleksiz, Pelin. “Bağlanma Stillerimiz Değişebilir Mi?” Yakın İlişkiler, 21 Ekim 2018, yakiniliskiler.com/2018/10/21/baglanma-stillerimiz-degisebilir-mi/. Web. 23 Mart 2021.
Jarrett, Christian. “How your parents may have shaped the way you act at work.” BBC Worklife, 11 Kasım 2019, www.bbc.com/worklife/article/20191108. Web. 27 Mart 2021.
Kesebir, Sermin, ve diğ. “Bağlanma ve Psikopatoloji-Attachment and Psychopathology.” DergiPark, 2011. dergipark.org.tr/tr/download/article-file/115119. Web. 26 Mart 2021.
Shemmings, David. “A quick guide to attachment theory.” The Guardian, 15 Şubat 2016, www.theguardian.com/social-care-network/2016/feb/15. Web. 01 Nisan 2021.