“Dünyanın en büyük günahları da insan zihninde işlenir.”

Ben, insanların yüzlerindeki kırışıklıkların anılar olduğuna inanırım. Atılmış her bir kahkahanın, dökülmüş tüm o gözyaşlarının bıraktığı derin çizgiler… Oysa çoğunluk nefret eder yüzlerini değiştiren bu derin sıyrıklardan. Yaşlanmak korkunç bir zulüm, bunun getirdiği çirkinlik de kabustur onlar için. Gerçek çirkinliğin yılların etkisiyle değil de yapılan kötülüklerin etkisiyle oluştuğunu bilmezler. Tek bir güzellik olduğunu bilir, ona uymaya çalışırlar. Kendi yarattıkları güzellik algılarının esiri olur, parmaklıklar arasında, hayatın tadını yaşlanmak korkusuyla çıkaramayıp yitip giderler. Tıpkı Lord Henry gibi, Dorian’a onun tarafından verilmiş tüm o öğütler gibi, yaşlanınca kaybolacağına inanırlar güzelliklerinin. Peki bu düşüncenin doğurabileceği en kötü sonuç nedir? Dorian Gray…

Ahlak, güzellik ve gençlik üzerine çarpıcı detaylar barındıran Dorian Gray’in Portresi, yazarı Oscar Wilde’nin roman niteliğindeki ilk ve son kitabı. Derin anlatımıyla insanı etkisi altına alan roman, üç karakter etrafında gelişiyor: soylu bir geçmişe ve dış güzelliğe fazlasıyla önem veren bir anlayışa sahip Lord Henry, tam tersi nitelikteki ressam Basil Hallward ve güzelliğiyle herkesi büyüleyen genç Dorian Gray. Bütün olaylarsa Basil’le çok yakın olan Lord Henry’nin, onun aracılığıyla genç Dorian’ı tanımasıyla başlıyor. Lord Henry, Dorian’a bir gün yaşlanıp elindeki tüm güzelliği kaybedeceğini, bu yüzden içinden ne geliyorsa yapması gerektiğini anlatıyor. Saf ve temiz Dorian, hemen Henry’nin etkisi altına giriyor ve içini gençliğini kaybetme korkusu kaplıyor. Tam da bu sırada Basil, model olarak kullandığı Dorian’ın muazzam bir portresini çiziyor. Portreyi gören ve aklı karışmış Dorian ise onun yerine portrenin yaşlanması ve işlediği tüm günahların onda tesir etmesi için dua etmeye başlıyor.

Bastırmaya çabaladığımız her güdümüz, zihnimizde yuvalanan bir yılan gibi bizi zehirliyor.

Beklenmedik bir lanet gibi gerçek olan dua, işleri tamamıyla değiştiriyor. Asla yaşlanmayacağını ve işlediği günahların kalbinde yarattığı karartının hiçbir zaman yüzüne yansımayacağını anlayan Dorian, saflığını yitirmeye başlıyor. Başlarda, asla yaşlanmayan bu genç adam herkes tarafından çok sevilse de zamanla işler değişiyor ve hakkında dedikodular yayılmaya başlıyor. Yaptığı ahlaksızlıklar, insanlarda ona karşı başlayan kıskançlığın yayılmasıyla su yüzüne çıkıyor. Kaçınılmaz son gerçek oluyor. Dedikoduların da etkisiyle yalnızlaşan Dorian’ın cesediyse çatı katında sakladığı portrenin yanında bulunuyor. Portrede güzelliğiyle herkesi büyüleyen genç Dorian Gray’in muhteşem bir tasviri, hemen yanında yerde de yaşlı ve bulanların başta tanıyamadığı yaşlı bir adam yatıyor. Portrede bıçak izleri, yaşlı Dorian’ın kalbindeyse bıçağın ta kendisi…

Aslında önemli olanın sonsuza dek genç ve güzel kalmak olmadığını anlıyoruz kitabın sonunda. Böyle düşünen herkesin kalbine saplanıyor o bıçak. Gençlik maskesinin ardına gizlenmiş, günahlarla ve kötülükle yoğurulmuş o yaşlı yüzler ortaya çıkıyor tıpkı Dorian’a olduğu gibi. Ve Dorian Gray’in laneti aslında ölümle son bulmuyor. Bir itirafla son buluyor. Dorian kendine asıl önemin nerede olduğunu itiraf ettiğinde kurtuluyor yıllar önce ettiği o duadan. Hatta Dorian kendini bıçakladığında değil, portreyi bıçakladığında ölüyor bence. Çünkü yaşlanmamış vücudu boş bir manken ve portrede, parmaklıkların arkasında sıkışmış ve gerçekten yaşlanabilmiş sahici bir ruh oturuyor.

İnsanın ruhunu suçluluk duygusundan arındıran şey itiraf etme eyleminin kendisidir; günah çıkartan rahip değil.

Ben kitaptan sonra farklı bir son hayal ettim kendimce. Fazlaca bağlandığım Dorian’a mutlu bir ölüm atfettim asla gerçekleşmeyecek olsa da. Bıçağı portreye değil, sadece kendine sapladığı ve ölmeyip hayatının son anlarını huzurla yaşayabildiği bir son. Hiçbir şey için geç olmadığını anlatan yeni bir başlangıç… Belki Oscar Wilde ona böyle bir son ve başlangıç yazmadı ama siz hala kendiniz için yazabilirsiniz. Belki bugüne kadar içinizde önümüzdeki yirmi yıla dair bir korku vardı. Belki artık doya doya yaşayamıyordunuz hayatı otuzlarınızın ortasında. Aslında yaşlılık kalptedir. Kalpleri kararmış olanlar güzelliklerini gerçekten kaybeder ve yaşlanır. Yüzünüzde oluşan birkaç çizgi, sarkan yanaklarınız, saçlarınıza düşen aklar sizi yanıltmasın veya bunların oluşma ihtimali sizi korkutmasın. Kendinize yeni bir başlangıç yazın. Yaşlanmaktan korkmayın. Her şeye rağmen mutlu kırışıklıklar biriktirin. Sağlıkla kalın.

Kaynakça

Wilde, Oscar. Dorian Gray’in Portresi. İstanbul: İş Bankası Yayınları, 2018. Baskı.

Leave a Reply