Gazete Bilkent: Merhaba; öncelikle sizi tanımak isteriz. bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Yeliz Dingler: Merhaba; kendimi anlatmayı pek sevmem ama kısaca dansçı ve koreografım, Klasik Bale, Modern Dans ve Türk Halk Dansları uzmanlık alanım ama Tap Dance, Latin Dansları, Sirtaki Flamenko, Tango gibi birçok dünya dansını da çalışıp sergilediğim oldu. Hem devlet kurumlarının dans topluluklarında hem de Anadolu Ateşi Dans Topluluğu’nda dansçı olarak temsiller verdim. Bunun yanı sıra Tan Sağtürk Dans Akademi’de Pilates, Dans ve Zumba dersleri verdim. 2014 yılından beri Bilkent Üniversitesi’nde Pilates, Stretching, Poundfit, Zumba dersleri veriyorum. 23 yıl aktif sahne performansı yaptıktan sonra, son 5 senedir sadece hocalık kariyerine yoğunlaşmama rağmen her yeni gün ilk gün heyecanı ile kariyerim devam ediyor.
Gazete Bilkent: Bunların yanında hobileriniz, tutkularınız ve sizi tanımlayacak özelliklerinizi de bilmek isteriz.
Yeliz Dingler: Tutkum tabii ki dans etmek ve öğretmek, ama hiç hobim olamadı çünkü aşırı disiplin ve çok yoğun çalışma gerektiren bir mesleğim var. Ortalama günde 8- 10 saat prova ve temsil yoğunluğu olunca hobi biraz daha uyuyabilmek oluyor. Profesyonel olarak dansçı olmak çok çalışma ve tekrar gerektirdiği için pek boş zamanım olmadı açıkçası ama olsaydı kesin uçmak veya paraşüt gibi hobiler olurdu. Beni tanımlayacak özellikleri ise… Bunu öğrencilerime sordum ve 5 kelime ile beni anlatmalarını istedim. Geri dönüşleri toplayıp göndereceğim size.
Gelen cevaplar:
‘’ Dinamik, dobra, motive edici, disiplinli, pozitif, deli dolu, enerjik, fit, tarz, güzel taytlı, balerin,çılgın, işine aşık, eğlenirken eğlendiren, dünya tatlısı, bilgili, yardımsever, dominant,motivasyon kaynağı, güçlü, güzel vücut temin edici, bağımlılık yaratır,dost, atarlı, kanatsız melek, keyifli, hırslı, acı verici, komik, seksi, cazibeli, huzurlu.’’
Gazete Bilkent: Anlıyoruz ki, okulda verdiğiniz dersler nedeniyle çalışma saatleriniz bir hayli yoğun, fakat Zumba derslerinde ne kadar yorgun olursanız olun, sizi gülümsemediğiniz bir anda asla göremiyoruz nedir bunun sırrı?
Yeliz Dingler: Dışarıdan bakıldığında müzik, dans ve eğlenen insanlar göründüğü için pek ders gibi değil de daha çok parti yapan bir grup insan gibi algılanıyor yaptığım iş ve ben bunu çok seviyorum. Çünkü dışarıdan bakanların; o dersin içeriğini oluştururken, bedeni nasıl çalıştıracağımı, nabzın ne kadar yükselmesi gerektiğini, çok zor hareketleri öğrencilerin çok kolay yapabilmelerini nasıl sağladığımı ya da birbirinden yaş, beden, enerji, yetenek olarak tamamen farklı olan onlarca kişinin öncesinde hiç prova yapmadan ahenk ile hareket etmesini nasıl sağladığımı düşünmeden bu kanıya varmaları ve hatta “Bunda ne var ki bende yaparım.” demeleri amacıma ulaştığımı gösteriyor. Çünkü bedensel olarak ders verdiğinizde çok zor ise hiç kimse yapmaya cesaret edemez. Ben herkesin hareket edip dans edebileceğine ve dahası etmeleri gerektiğine inanıyorum. Bunu başaran öğrencilerimin yüzünde başarımı görüyorum buda benim yüzümde mutluluk olarak size yansıyor.
Gazete Bilkent: Pilates dersleriniz de ayrı bir havada geçiyor, sizin derslerinize girdiğimizde anatomi konusunda çok yetkin olduğunuzu fark ediyoruz. Sadece spor yapıp kaslarımızı esnetmiyoruz, aynı zamanda vücudumuzda varlığından bile haberdar olmadığımız kasları tanıyor ve bilgi sahibi oluyoruz. Bunları nasıl öğrendiğiniz? Bu sizin özel ilginiz mi yoksa tüm pilates eğitmenleri için gerekli bir artı mı?
Yeliz Dingler: Pilatesin dünyada yayılmasının ilk öncüleri baleciler olmuştur. Pilates kasları uzatarak içten dışa güçlendirir. Bu sayede dansçının sakatlanmasını engellediği ve daha çok güçlendirdiği için günlük rutin yapılan bir çalışma programına dönmesini sağlamışlar. Sonrasında atletler ve profesyonel sporcular yararlanmış ve günümüze kadar gelmiştir. Pilates ülkemizde de gün geçtikçe daha iyi anlaşılmakta ve ilgi görmektedir. Pilates için uzmanlık gerektiren bir vücut çalışma programı ve çok iyi anatomi bilmek yetmez bunların yanında hareketi bilmek, bildiğin hareketi yapabilmek ve bu hareketi öğrencinin hücrelerine nüfuz edecek kadar iyi anlatmak, öğrencinin bunu yapmasını sağlamak lazım. Üstelik bunu 20 kişiye aynı anda yaptırabiliyor olman gerekiyor. Yapılacak iş değil. :)
Derste sadece hareketi yaptırmayıp aynı zamanda vücudunuzu tanımanızı sağlıyor olmam tabii ki ciddi bir eğitim süreci sonrasında asla bitmeyen araştırmalar ve anatomi bilgisinin sürekli güncel tutulması, vücut bozuklukları ve sakatlıklara alternatif hareketlerle çözüm bulmak gibi tamamen benim işimi çok iyi yapma opsesyonumdan kaynaklı bir durum. Her pilates veya yoga eğitmenin bu bilgi düzeyinde olması tabii ki çok iyi olur.
Gazete Bilkent: Verdiğiniz tüm derslerde görüyoruz ki yalnızca dans edip spor yapmıyorsunuz aynı zamanda sizinle sohbet edip, gülmek, eğlenmek için gelen birçok katılımcınız da var. Nasıl sağlıyorsunuz bu dengeyi ya da ortamı?
Yeliz Dingler: Beden çalışması çok ciddi bir durum ancak günümüz koşullarında spor yaparken aynı zamanda deşarj olmak gerekiyor. Gün içinde iş, aile, ev sorumlulukları, yaşam mücadelesi zaten yeterince enerjimizi tüketmişken birde sporda ego yapan ya da sürekli zorlayan ve ciddi bir ifade ile sayı sayan bir eğitmeni görmek benimde pek tercihim olmaz. Biraz önce söylediğim gibi hep beraber eğleniyoruz hissiyle ama saniye boşa harcamadan hem sosyalleşip hem sağlıklı bir saat geçiriyoruz ve bunun sonucu olarak bir bütünü parçası olmak da bonus oluyor. Bu arada derse gelenler her meslek yaş ve ülkeden olunca daha renkli ve eğlenceli oluyor.
Gazete Bilkent: Derslerinizin arasında adını yeni duyduğumuz bir ders var. PoundFit tabii ki! Dünyada büyük ilgi toplayan bu sporu Türkiye’ye getiren ve profesyonel anlamda uygulayan ilk kişi sizsiniz! Öncelikle Pound Fit’i daha yakından tanıyalım.
Yeliz Dingler: PoundFit® 2010 yılında müzisyen 2 kadının spor ve müzik aşkını birleştirme fikri ile tasarlanmış bir kardiyo programı. Derste müzik ve RIPSTIX® ( drumstisk) kullanılıyor. Yani davul bagetleri gibi tasarlanmış, özel ağırlık ve dizaynı olan RIPSTIX kullanıyor. Tempo tutarken müziğin bir parçası olup tüm vücudunuzu çalışabileceğiniz, terleyeceğiniz ve kesinlikle stres atabileceğiniz bir ders. Her yaştan insanın kolaylıkla yapabileceği bir ders. Ortalama saatte 900 kalori yakıyoruz.
ABD ve Avrupa’da çok hızlı bir şekilde yaygınlaştı, Türkiye’nin gururu sevgili Dr. Öz den Harry Connick Jr.’ a kadar birçok popüler televizyon programında yer bulan, Addidas’ın ana sponsoru olduğu geniş kitlelerin favorisine dönüşen bir kardiyo programı oldu. Dans tabanlı bir program OLMADIĞI için yeteneğim yok deyip yapmak istemeyen erkek öğrencilerimin de favorisi oldu. Güç ve esneklik dengesi kazandıran benzersiz bir program.
Gazete Bilkent: Pound Fit’in resmi sayfasına girdiğimiz de Türkiye sınıflarında yalnızca sizin adınız ve Bilkent çıkıyor bu çok büyük bir gurur, peki üniversitemizdeki ve ülkemizdeki ilgi nasıl Pound Fit’e karşı?
Yeliz Dingler: Evet Türkiye’de ilk ve tek lisanslı eğitmenim ve Türkiye’de tek ders verilen yer Bilkent Üniversitesi. Poundfit’in resmi sitesinde tüm dünyaya hem benim hem de üniversitemizin ismi lanse ediliyor tabii ki harika bir duygu ve büyük bir gurur, yurt dışı üniversiteleri spor programlarını önde tutup reklamlarını yapar ve bununla çok övünürler, biz biraz mütevaziyiz sanırım bu konuda. Türkiye de henüz çok bilinmiyor ama ‘’eli kulağında’’ derler ya o pozisyondayız şuan. Masterclass ve tanıtım dersleri olacak, 2018 yılı programı çok yoğun. Tabii ki ünivesitemizde verdiğim ders programı çok yoğun ondan biraz yavaş gidiyordum ancak yeni yılda tamamen buna odaklanacağım ve güzel haberler için çok çalışıyorum. Umarım yakın zamanda burada paylaşırız tekrar.
Gazete Bilkent: Sizin bu sporla tanışmanız veya bu spora yönelmeniz nasıl gerçekleşti?
Yeliz Dingler: Yıllar önce görmüştüm ancak çocuklar için bir müzikal hazırladığım dönemdi bundan dolayı rafa kaldırmıştım. Sevgili Seda Günaltay (Bilkent Üniversitesi, Yoga Instructor) dostum bana POUND ‘un videosunu izletti ve “Sana çok yakışır mutlaka bunu yapmalısın!” dedi bende ön araştırmayı yapıp çalışma prensibini anlayıp gerçekten öğrencilerim için uygun olup olmadığına bakıp karar verdim. Ve Avrupa’da eğitimi tamamlayıp döndüm. Sonrasında hafta da bir dersle başladım ve deneyen her öğrenci çok sevdi. 2017 Bahar şenliğinde küçük bir demo yaptım ve daha çok sorulmaya başladı, şimdi haftada 4 ders yapıyoruz. Merkez spor salonu önünden geçerken sesi duyup gelip katılanlar oluyor.
Gazete Bilkent: Sporda kullanılan çubuklar bateri çubuğunu andırıyor ve PoundFit® müzik eşliğinde gerçekleştiriliyor. Bunları göz önüne aldığımızda bir çeşit dans olarak adlandırabilir miyiz bu sporu?
Yeliz Dingler: Hayır Dans değil, tamamen vücut çalışımı ve kilo kaybına yönelik bir egzersiz programı. Herkes ritim tutmayı sever, bir müzik duyduğumuzda en azından ayağımızla ritim tutarız değil mi? Bu dersteki his tam da böyle hep beraber ritim tutup müzisyen oluyoruz hatta müziğin kendisi… Yetenek veya ekstra bir ilgi gerekmiyor. Her yaş, her sahne bizim özellikle erkek öğrenciler dans olmadığı için gönül rahatlığıyla geliyorlar.
Çok özel ve kendine has bir tasarımı var bu bateri çubukları dediğiniz RIPSTIXlerin. Ağırlığı ve dizaynı ile tamamen Pound için özel yapılmış.
Gazete Bilkent: Sporun herhangi bir cinsiyetçi yaklaşımı yok. Fakat ülkemizde özellikle bu tarz sporlar kadınlar tarafından daha fazla benimseniyor. Siz bu düşünceye katılıyor musunuz? Öğrencileriniz arasında kadın erkek sayısı arasında uçurum var mı? Varsa nedenini neye bağlıyorsunuz?
Yeliz Dingler: Popüler grup egzersiz derslerinin hemen hemen hepsini bulan, tasarlayan insanlar hep erkek. Örneğin; Zumba aslında Beto Perez adında bir fitness eğitmeni tarafından bulunmuş bir sistem. Amerika ve Avrupa’da erkek eğitmen ve öğrenci sayısı daha çok ama Türkiye’nin ata-erkil yapısı biraz bu gibi egzersizlerin erkekler tarafından yapılmasını engelliyor. Pilatesin, sakatlanmayı önleyip güçlendirici etkisini profesyonel futbolcularla çalışarak bizzat canlı gördüm. Avrupada tüm milli futbol takımlarının onlarca pilates ve stretching eğitmeni ile çalışmasına tanık oldum. Ülkemizdeki durum tamamen bir ön yargıdan kaynaklanıyor. Ama PoundFit tam bizim beylere uygun. Derslerimde erkek öğrenci sayısı gün geçtikçe artıyor çünkü pozitif sonuçlarını gördükleri için derslere devam edip hatta arkadaşlarını da getiriyorlar. Bu da bir gelişme tabii ama yeterli değil. Bu konuda sevgili Bilkent ailesinden biraz destek istiyorum.
Gazete Bilkent: Son olarak öğrencilerle paylaşmak istediğiniz bir mesaj ya da öneri var mıdır?
Var tabii olmaz mı, insan doğası gereği hareket etmeye mahkûm bir canlı. Teknoloji ve günlük hayatın değişimi alışkanlıklarımızı ve yaşam tarzımızı değiştirse de anatomi ve vücut eski hala kafalı! Hareket etmediğiniz her an vücudunuza geri dönüşü olmayan zararlar verme potansiyelini artırmış oluyorsunuz. Şöyle hayal edelim; bacağımız kırıldığında 1 ay sonra alçıdan çıkarılan bacak ile diğerini karşılaştırdığınızda güç kaybını trajik bir şekilde görürsünüz. Aynı durum sizin vücudunuz için de geçerli. Sürekli oturup bilgisayar başında bozuk bir postürle saatlerce çalışıp üstüne arabayla neredeyse yatağa kadar gidip hiç hareket etmeden bir hayat sürmek kulağa nasıl geliyor? Ki bunun kilo ile hiç alakası yok. Zayıf olup çok güçsüz sırt ve bacaklara sahip o kadar çok öğrencim var ki! Bir gün; bel fıtığı, boyun düzleşmesi, disk kayması, diz sorunları duymanız an meselesi. Derslerimde skolyoz sorunu yaşayan omurga bozukluğu olan öğrenci sayısı çok fazla. Ağrı, kalitesiz uyku dersleri ve yaşamı etkiliyor ve bu odaklanmayı zorlaştırdığı için başarıya ulaşmak daha fazla zamanınızı alıyor. Dersim var şimdi uğraşamam deyip gelmediğiniz spor derslerine mezun olduktan sonra sağlık sorunlarınız oluşunca çare aramaktansa şimdiden düzenli bir spor bilinci oturtup hayatınız her dönemini daha kaliteli ve aktif yaşayabilirsiniz.
Sevgili öğrenciler, lütfen ama lütfen sağlıklı yaşam kinoa tohumunda değil bedenini doğru kullanmayı öğrenip hareket etmeyi alışkanlık haline getirmekte !
Bir hocanın yakarışı…
- Editörün notu: Yeliz hocanın dersleriyle yaklaşık iki yıl önce tanıştım ama sınıftaki genç yaşlı herkes gibi bende bağımlısı oldum adeta. Derslerden bunalınca, çok sınav olunca, bel ağrıları başlayınca veya yalnızca gülüp eğlenmek stresten uzaklaşmak istediğimde aklıma gelen ilk kaçış noktam bu dersler oldu. Okulda sürekli karşılaştığımız zamanlama problemine de takılmıyor çünkü yalnızca bir saatinizi alarak hem eğlenip hem günlük telaşlardan uzaklaşıyorsunuz. Sürekli bir stand-up havasında geçen mükemmel dersleri, haftanın her günü bu okuldaki herkese hitap ediyor bence asla kaçırmayın !