Heavy Sky’ın Solisti Batu Akdeniz ile Keyifli Bir Röportaj

GazeteBilkent: Merhabalar, öncelikle kendinden bahseder misin?
Rock müziğin tüm evrelerinden etkilenmiş, sade ve sadece içinden gelen müziği yapan, İngilizce sözlü Ankara çıkışlı bir rock grubuyuz.

GazeteBilkent: Nasıl bir araya geldiniz? 

2011 yılının sonlarında Çağlar ve Hakan ile başka bir cover grubu projesi için bir araya geldik. Rock coverları yapıyorduk. İşler yolunda gitmedi ve cover çalmaktan istediğimiz hazzı alamadık. Bunun üzerine beste yapmaya karar verdik ve ben şarkılar yazmaya başladım. 2013 yılının sonlarına doğru da kadromuza Mehmet’i dahil ettik ve son halimizi aldık.

GazeteBilkent: Müziğe nasıl başladın? Ailen mi teşvik etti yoksa sen mi istedin?

Dedem ben 5 yaşındayken bana ufak bir oyuncak klavye almıştı. Bununla reklam müziklerini çıkarmaya başlayınca bendeki yeteneği gördü ve aileme beni müziğe yönlendirmelerini söyledi. Hikaye orada başlıyor. Ankara Çok Sesli Müzik Derneği korosunda yıllarca söyledim. Bana çok şey kattı. Çok sesli müziği tanıdım, kulağımı ve sesimi geliştirdim ve kullanabilmeyi öğrendim.

GazeteBilkent: Grubun adı nasıl ortaya çıktı?

Çok fazla fikir  vardı ama hiçbiri tam olmuyordu! Zaten ‘’Ben grup ismi bulacağım‘’ diye yola çıkarsanız genelde hep bu kaos olur. Biz kendi aramızda tartışırken çok sevdiğim dostum Anıl çıkıp ‘’Heavy Sky‘’ dedi. İlk başta tereddüt yaşadık ama sonra çok sevdik. Çünkü hem yaptığımız müziği hem de çıktığımız şehir Ankara’yı anlatıyor! Gri şehir, kapalı hava…

GazeteBilkent: İkinci singlenız Broken hem müziği hem de verdiği sosyal duyarlılık mesajı ile adından sıkça söz ettiriyor. Nasıl yazıldı Broken? Siz Broken’ı nasıl anlatırsın?

2013 yılında gazetede okuduğum ve o dönem sıkça konuşulan ama sonra tabii ki unutulan ve unutturulan bir haber… 40 günlük bir bebek soğuktan, yaşam koşullarının elverişsizliğinden ölüyor. Korkunç bir hikaye. O dönemde deli gibi şarkı yazıyordum, neredeyse her gün yeni bir fikirle uyanıyordum. Bu hikayeden de bir parça yapmak istedim ve söylemeye başladım; ‘’He was 40 days ooooold…‘’

GazeteBilkent: Ankara deyince aklına gelen ilk kelime ne?

Ev…

GazeteBilkent: İlham aldığın nesneler, kişiler ya da şehirler var mı?

O kadar çok ki! Çocukluğumdan beri çok fazla rock grubu dinledim, grup üyeleri benim için sanki çizgi roman kahramanlarıydı! Çoğu insan bunu yaşar… Müzik gerçekten farklı bir tutku…
Bunun dışında Ankara’nın insana verdiği bürokratik ve beşeri kaynaklı bir ‘kaygı‘ duygusu var, siz de biliyorsunuz. Başta kötü bir şey gibi duyuluyor ama bunu müziğinize yansıtıp rahatlama yaşayabilirsiniz.  Her gün sokakta bin tane hikaye orada sizin onu keşfetmenizi bekler. Ben çok üst bir kültürden gelmedim. Hayatım boyunca dış görünüşüm yüzünden garipsendiğim bir semtte büyüdüm ve çok parlak olmayan okullarda okudum. Ama bütün bunlar bana çok şey öğretti! Bir şeyler karalayabilmek için büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum bunun.

GazeteBilkent: Günlük hayatında kimleri dinlersin? Bizlere tanıtmak ya da tavsiye etmek istediğin müzisyenler/gruplar var mı?

Herkesin sevdiği ve dinlediği klasikleşmiş rock gruplarının hepsini dinlerim. İngiliz, Amerikan ayırt etmem. Rock’ın bütün türlerini fazlaca dinlemeye çalışıyorum ayrım yapmadan. Son zamanlarda Kasabian’ı çok dinliyorum. Son albümlerini dinlemediysen şiddetle öneririm. Elektronik ögelerle rock elementlerini çok başarılı bir şekilde birleştiren bir grup. Artık iyice aşmışlar. Bu sanırım 4. ya da 5. albümleri. Onun dışında Kings of Leon’u çokça dinledim son bir iki ayda. Sonra Ladytron’u çok dinliyorum son bir haftadır. Muhteşem bir elektronik müzik grubu. Lana Del Rey’i de çok severim (üzgünüm rockçı kardeşlerim) o da yeni albüm çıkarmış sanırım. Daha dinleme fırsatı bulamadım…

GazeteBilkent: Müzik dışında neler yapıyorsun?

Benim hayatımın çok büyük bir kısmını müzik kaplıyor. Açıkcası bundan biraz şikayetçiyim. 20’li yaşlarımın ortalarına yaklaştığım şu günlerde kendimi başka bir şeyle de tutkuyla ilgilenirken görmek isterdim. Yıllar geçtikçe ve bu beste projesi oturmaya başladıkça eğlenmek için yaptığım diğer şeylere eskisi gibi zaman ayıramadığımı farkediyorum ve bu beni üzüyor. Çünkü yaptığım iş pek somut bir iş değil. Senin fiziksel olarak vaktini çalmadığı zamanlarda da zihinsel olarak çalmaya devam ediyor. Yakında albümümüzü yayınlayacağız ama şu an EP şeklinde mi yayınlanacak 10 şarkılık bir albüm şeklinde mi? Bundan emin değilim. Maddi parametreler çok fazla… Bak gördün mü? Konu nasıl buraya geldi?! İşte bundan bahsediyordum… Sürekli işgal altında bir zihin!

GazeteBilkent: Bizlerle paylaşmak istediğin, verdiğiniz konserlerde unutamadığın bir anın var mı?

İlk konserimizde çok heyecanlanmıştık. Mekanla da ilgili bir sürü tatsız durum yaşanmıştı. Sonuç olarak kötü bir performanstı. Geçen Mayıs ayında ODTÜ Vişnelik’de bir açık hava konseri verdik. Tam biz çalmaya başladığımızda hava kapattı ve müthiş bir yağmur yağmaya başladı. Ama insanlar çok eğlendiler, biz de öyle. Çok komik bulduğumuz olaylardan biri bizim çalacağımız gün mutlaka hava kapalı oluyor ya da sağanak yağmur oluyor. Gerçekten bu 4-5 kez oldu ve artık iyice komik bir hal almaya başladı. Bazen grubun adını ‘Sunny Sky‘ mı koysaydık diyoruz kendi aramızda.

GazeteBilkent: Sence Türk Rock tarihinin kilometre taşları neler?

Moğollar, Barış Manço, Cem Karaca… 70’lerde yaptıkları inanılmaz işler var. Şu anki kalitenin o kadar üstünde ki! Bunun dışında günümüze daha yakın örnekler vermek gerekirse Yavuz Çetin bu ülke için çok önemli bir değerdir. Hayatının bu şekilde son bulması beni bir dinleyici olarak çok yaralar çünkü potansiyeline ulaştığını göremedik ve göremeyeceğiz. Hala müzik yapıyor olsaydı o ilk 2 albümünden de muhteşem işler yapıyor olurdu. Kıymetinin bilinmesi mutluluk verici ama inan çoğu insan bu konuda çok samimiyetsiz. Ben eminim bugün yaşasa ona çok fazla çamur atılacaktı ‘ukala dinleyici kitlesi‘ tarafından ve kıymeti böyle bilinmeyecekti. Bazı insanlar yeni bir parçayı –eleştiri– perspektifiyle dinliyorlar. Onu çalıp arkalarına yaslanıp keyif almayı bilmiyorlar. Bizde çok var bu. Hep kötü şeyleri duymaya çalışmak… Sadece kendi müzisyenimize yaparız bunu da. Çok garip bir kafa gerçekten.

Bunun dışında Duman’ı çok başarılı bulurum özellikle ilk birkaç albümlerini. Bence çok şeyi değiştirdiler. Daha sonra onları taklit etmeye çalışan gruplar ise tam anlamıyla batırdılar. Duman bu ülkenin, bu coğrafyanın müzikal altyapısıyla gitar müziğini birleştiriyor ve ortaya benzersiz bir şey çıkarıyor.
Ankara çıkışlı Renk’i çok başarılı buluyorum. Bizim çok yakın dostlarımız ve birlikte çok çaldık. Ekim’in 8’inde İstanbul’da yine birlikte çalacağız. Kilometaşı olabilmek için sadece doğru insanlara ulaşmaları gerek ve umarım bunu yaparlar. Müziklerini çok güçlü buluyorum ve şiddetle öneriyorum eğer daha önce dinlemediysen.

GazeteBilkent: Eskiden The Doors, Pink Floyd, Janis Joplin gibi isimlerle büyüyen bir nesil vardı şimdiyse tam da adını koyamadığımız, müziklerini hissedemediğimiz isimlerle büyüyen yeni bir nesil var. Sence yeni nesil neler yapacak, bu durum müzik piyasasını nasıl etkiler?

Dünya’da bir değişim var. Bunu kabul etmek gerek. Ama hala canavar gibi yeni rock grupları var. Popüler kültür şu an bu kargaşayı istiyor ve yaratıyor. Nedir o kargaşa? 1 yıl önce 300 milyon kez izlenen ama 3 yıl sonra adı bile hatırlanmayan ve şuursuzca pompalanan parçalar… Yine de rock müziğin dinleyicisi hala çok fazla ve iyi müzik her zaman orada dinleyenin onu bulmasını bekliyor. Her müziğin kalitelisi de var. Elektronik müziğin Moby’si, pop müziğin Lana Del Rey’i Adele’i var. Yıllar sonra onlar dinlenecek. Kimse 50 yıl sonra gidip Miley Cyrus dinlemez. Sanmıyorum.

Müzik piyasasını kaliteden uzaklaştırmamak için biz müzisyenlere düşen tek şey ise çalışıp beste yapmaktır. Kendi materyalimizi yayınlamaktan çekinmeyeceğiz. Müziğimiz zora mı düştü? Daha yüksek çalacağız. Müzik asla sadece ‘eğlence‘ değildir. Bu algı bütün Dünya’ya yayıldı ama tersini idda eden ve milyonlara hitap eden çok sayıda yeni oluşum da var. Problem şu ki bizim ülke pek nasiplenemedi bu yeni oluşumlardan. Kaç tane yeni grup dinledik ki son beş senede? Kaç tane genç sanatçı çıkıyor? Amerika’nın, İngiltere’nin gencecik pırıl pırıl bir sürü yeni sanatçısı var. Gençlik çılgın gibi onları dinliyor. Bizde var mı öyle biri? Yok. Çünkü bizim ülkede ‘abicilik‘ kültürü var. Futbolundan tut müziğine kadar her dalda bu var. Bundan kurtulamadıkça bizden hiçbir şey olmaz. E peki bundan nasıl kurtulunur? Sen eğer 20 yaşındaki bir gitaristsen bara gidip ‘iki bira içerim 50 lira para alırım belki bir tane de kızla tanışırım‘ düşüncesinden çıkacaksın. Hem piyasayı düşürüyorsun hem müziğimizin değerini… Yap evde besteni, kur grubunu, çık o sahneye ve çal. Her şeyin daha iyi olduğunu göreceksin…

GazeteBilkent: Bizi ileride Heavy Sky ile ilgili neler bekliyor? Yeni çalışmalarınız var mı?

Dediğim gibi promosyon ve maddi anlamlarda bazı çıkmazlar var ve neler olacak bilmiyorum… Her şekilde Kasım–Aralık gibi bir EP ya da albüm sözü verebilirim. Yıllardır çok çalıştık, artık materyalimizi yayınlama zamanı…

GazeteBilkent: Bu güzel röportaj için teşekkürlerimizi sunarız.

Leave a Reply