1809’da Kazak bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açan Nikolay Vasilyeviç Gogol, Rus Edebiyatı’na damgasını vuran yazarlar arasında sayılır. Eserlerinde genelde memur kesimi ele alan Gogol’ün komik ve trajik ögeleri kendine özgü bir yolla birleştiren çarpıcı karakter analizleri, fütursuz yergisi, alışagelmedik üslubu, ona dünya çapına bir ün getirmiştir ve eserlerinin birçok dile çevrilmesini sağlamıştır.
Yazarın olayın ya da hikâyenin akışına karışması Türk Edebiyatı’nda genelde Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerinde görülmüştür. Tanzimat Edebiyatı dönemine bakıldığında yazarların okuru aydınlatma amacıyla kaleme aldıkları öğretici edebiyat metinlerinde, yazarlar olay akışını sık sık keserek olayın geçtiği muhit, karakterlerin kıyafetlerinin modadaki yeri veya sosyal durumla ilgili çeşitli bilgiler vermişlerdir. Fakat Gogol’ün hikâyede akışı kesmesiyle, Tanzimat Dönemi yazarlarımız akışa karışması arasında farklar vardır. Gogol bunu hikâyenin doğal bir parçası olarak satır aralarına yerleştirirken, bir Tanzimat sanatçısının akışı kesmesi okuyucunun canını sıkabilmekle birlikte gayet yapmacık kaçmaktadır. Gogol ’den bir örneğe bakalım:
“Yalnız bu arada sekizinci dereceden memur Kovalev hakkında bir iki kelime bir şeyler söylemeliyiz ki, okurlarımız Bay Kovalev’in ne türden bir memur olduğunu anlayabilsinler. (…) Fakat Rusya acayip memlekettir. Şimdi biz burada 8. derece memurluktan bahsettik diye Riga’dan Kamçatka’ya kadar nerde ne kadar 8.dereceden memur varsa, söylenenleri üzerine alacaktır.” (Gogol, 49-50)
Fikirlerini beyan etmesinin yanında akışa farklılık sağlayan Gogol, yapmacık bir anlatıma kaçmadan kendi hikâye dünyasını ikame eder.
“Sen bana gel güzelim, Binbaşı Kovalev’in daire diye sordun mu hemen gösterirler. İşte bütün bu açıkladığımız nedenlerle söz konusu sekizinci dereceden memuru bundan böyle biz de binbaşı diye anacağız.” (Gogol, 50)
Yukarıdaki parçada gerekçelendirmeli bir şekilde bilgi verir. Kitabın başka bölümlerinde dipnot olarak gördüğümüz bu bilgiyi (devlet memurlarının makam isimleri askeri makam isimleriyle aynıdır dönemin Rusya’sında), satır arasına sıkıştıran Gogol estetik çirkinliğe kaçmadan karakterine ait bir özelliği bize aktarır.
Karakterinin özelliklerini sıralayarak hikayeleştirdikten sonra yine akışı tamamlamak için aşağıdaki örnekteki gibi hikâyenin sınırlarının dışına çıkar:
“Evlilik konusunda olumsuz düşüncelerinin olduğu söylenemezdi, tabii, gelin adayının iki yüz bin rublelik drahoma getirmesi koşuluyla. Böylece okurlarımın gözünde daha iyi canlanmıştır umarım, böyle adamın hiç de biçimsiz sayılmayacak burnunun yerinde aptal bir düzlükle karşılaşınca hangi düşüncelere kapılmış olabileceği.” (Gogol, 50-51)
Örnekleri incelediğimizde, Gogol’ün üçüncü tekil kişili anlatımda, hikayede akışı keserek, hikayeci olarak yorumlar getirdiği ve okurlara kendi ağzından seslendiği görülür. Fakat bu kesiş, Tanzimat Edebiyatı’mızda görüldüğü gibi ne uzun uzun bilgiler verme ne de yazar tarafından karaktere bir cephe alma içerir. Gogol’de akışı kesişin amacı anlatımı farklılaştırmaktır ve Gogol, bu tekniği nerede kullanacağını çok iyi tespit ederek yapmacıklığa ve estetik çirkinliğe düşmemiştir.
Kaynakça
Gogol, Nikolay Vasilyeviç, Bir Delinin Anı Defteri-Palto-Burun, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul: 2013
Görsel Kaynakları: