Filozof yazarlardandır Jorge Luis Borges. Kurgusal ögeleri zekasının düşsel oyunlarıyla birleştirir ve eşsiz öyküler yaratır. Alegorik ve mizahi üslubuyla evreni ve düzeni öyle derinlikli sorgular ki, hikayelerinin baştan alınmadan okunması mümkün değildir.
Gerçeküstü hikayeciliğin dünyada önde gelen isimlerinden olan Borges, beraberinde birçok ismi de etkilemiştir. Umberto Eco’nun Gülün Adı romanındaki Kör Kütüphaneci karakteri Borges esintileriyle oluşmuştur. Böyle bir ilhama neden olmasının nedeni, ailesinden gelen bir hastalık sebebiyle çektiği görme bozukluğuna dayanır. Zamanla Borges bu hastalık yüzünden görme yetisini tamamen kaybetmiştir. Aynı zamanda, bu dönemde Arjantin Ulusal Kütüphanesi’nin müdürüdür Borges. Hayalindeki mesleği yapmaktadır. Bu durum üzerine “Bana aynı anda hem 800,000 kitabı hem de karanlığı veren Tanrı’nın muhteşem ironisi…” der. Borges’ın bu iddialı cümlesi üslubunun da bir bakıma özetidir aslında.Tıpkı bu cümlesindeki gibi öykülerinde mizahı ve tezatı harmanlamaktadır. Bunun en güçlü örneği bana kalırsa Alçaklığın Evrensel Tarihi kitabında yer alan öyküleridir.
“Bunlar, kendi başına öykü yazmayı göze alamayan, dolayısıyla da başkalarının masallarını bozup çarpıtarak kendi kendini eğlendiren utangaç bir delikanlının sorumsuzca oynamaya kalkıştığı oyunlardır.”
Arjantin’de çok satan Criticia gazetesinin pazar ekine yazdığı yazılardan oluşan Alçaklığın Evrensel Tarihi’nde dünyanın her yerinden ve her döneminden öyküler yer alır. Alçak olarak ünlenenlerin maskelerinin düşüşlerini anlattığı öykülerin kahramanları gerçekten yaşamış kişilerdir. Gerçekle oynamak bu anlamda Borges’in yazılarında en dikkat çeken noktadır. Kitapta yer alan Bilimde Kusursuzluk Üzerine adlı öykünün üzerinde durulması gereken Borges öykülerinden olduğunu düşünüyorum. Zira, bu hikayenin ışığında hem Borges’in yazarlığının hem de bilim felsefesinin temel sorularının anlaşılması mümkündür.
Bilimde Kusursuzluk Üzerine
”… O İmparatorlukta Haritacılık sanatı öylesine bir Yetkinliğe erişmişti ki, Tek bir eyaletin Haritası bütün bir kentin kapladığı alanla örtüşüyordu, İmparatorluğun Haritası da bütün bir Eyaletle. Gel Zaman git Zaman, bu Engin haritalar yetersiz bulunur oldu; o zaman, Haritacılar Okulu, İmparatorlukla bire bir ölçekte ve tümüyle çakışan bir İmparatorluk Haritası gerçekleştirdi. Hatiracılık Çalışmalarına eskisi kadar özen göstermeyen yeni Kuşaklar, bu Büyüklükte bir haritanın çok hantal olduğu kanısına varıp Saygısızlığa varan bir tavırla, onu güneşin ve Yağmurun acımasızlığına terk ettiler. Batı Çöllerinde Haritanın zaman zaman bir Hayvana ya da dilenciye Barınak olan yırtık Parçalarına bugün bile rastlanır; tüm Ülkede, Coğrafya Biliminden tek geriye kalan da budur.”
Travels of Praiseworthy Men’den (1658) J.A. Suarez Miranda
Klasik bilim görüşüne yöneltilen soruları merkezine alan öykü çeşitli unsurlarla süslenmiştir. Yani, bu unsurlarla birlikte bilimin kusursuzluğuna üzerinde Borges’in Gözü’nün gezindiğini söyleyebiliriz. Bir hayli sembolik olan öykünün bilim felsefesinden bağımsız değerlendirilemeyeceğini düşündüğüm için, ben de felsefenin prensibine riayet ederek metni sorularla irdelemeyi tercih ediyorum: Harita nedir ? Gerçeğin bir temsili midir ? Gerçek derken neyi kastederiz? Gerçek bir masada durmaktadır ve keşfedilmeyi mi beklemektedir ? Yoksa gerçek masasında durmuyordur da sürekli değişim halinde midir? Hangi gerçeği baz alarak çizmekteyiz haritalarımızı? Bilim gerçeği objektif bir şekilde nasıl gözlemlemektedir? Teleskoplarımızdan gördüğümüz gerçek nerededir ve ne kadar uzaktadır? İnsan duyularıyla algılanan gerçek hakikaten objektif midir? Gerçek denilenler bir kurgudan ibaret olamaz mı zira haritalarımız eskimektedir? Yani bilim ilerlemekte midir, değişmekte midir? Klasik görüşe göre bilimin yasaları kesindir, o halde haritalar nasıl olur da eskir? Bilimin kusursuzluğuna bu bağlamda eleştirel yaklaşmak mümkün müdür?
Her ne kadar felsefe esasında soruları temel alıyor olsa da, göz önünde bulundurması gereken bir detay mevcuttur metinde. Acaba Borges bu soruları yanıtlandırmakta mıdır ? şeklinde düşünmemize neden olabilecek cinsten bir detaydan bahsediyorum.
Borges, öykünün J. A. Suarez Miranda isimli bir yazarın “From Travels of Praiseworthy Men” isimli 1658 tarihli bir kitabından alıntısı olduğunu yazmaktadır. Oldukça sembolik bir dille bezenmiş bu öykünün altında böyle bir kaynakçaya rastlamış olmasam Borges’in yazdığına hiç şüphe duymazdım. Gerek bilimi değerlendirdiği bağlam, gerekse alegorik anlatımıyla hakikaten bir Borges öyküsüdür. Haliyle, Borges’in ilhamını merak ettim. J. A. Suarez Miranda’yı araştırdım. Borges’in alıntıları olmaları haricinde yazara ve esere dair hiçbir bilgi bulamadım. Ardından alıntının kurgusal olduğunu belirten çeşitli kaynaklara denk geldim. Kendisine ve okuyucusuna sürekli gerçeği ve kurguyu soran Borges’in böyle bir alıntılama yoluna gitmesi, dehasının sınır tanımadığının en canlı göstergesi. Biçimsel blöfüyle adeta sembolik anlatımının somut bir temsilini göstermiştir. Alıntı bilgisi, Borges’in kurgusudur. Yani, gerçek temsilidir tıpkı eskimiş haritalar gibi. Bilimde Kusursuzluk Üzerine adlı öykünün yazarının Jorge Luis Borges olduğuysa gerçek olandır. Bu sebeple gerçeğin var olduğu, keşfedilmeyi beklediği sonucuna ulaşabilmemiz mümkün olacaktır. Yine de öğrenilecek başka bir bilgiyle metnin Borges’e ait olmadığı ortaya çıkabilir ve bu birikimlerimiz yıkılabilir. Yani, cevapladığımız anda dahi başka cevapları düşünmemek elde değildir. Çemberin dışında bir yorum yaparken dahi çizilebilecek diğer çemberleri göz ardı etmemekte fayda olduğu fikrindeyim. Zira, çemberlerin içinde kalmak ve kendimizi en dıştaki çemberde sanmak karanlığımızın ironik bir görüntüsü olacaktır. Evet, Borgesçe ironik bir görüntüden bahsediyorum ! Tüm bunları bir yana bırakırsak, gerçekliği irdelediği kısa hikayesine kurgusal bir alıntı sıkıştıran Borges’in yaratıcılığına hayran kalmamak mümkün değil. Teşekkürler Borges, ihtimalleri keskin zekanla gösterdiğin için !
Kaynakça:
https://www.google.com.tr/search?biw=1242&bih=525&tbm=isch&sa=1&ei=JIg_XMumPITpsQGpjYrAAw&q=borges+illustrations&oq=borges+ill&gs_l=img.3.0.0.44957.45314..46102…0.0..0.172.487.0j3……1….1..gws-wiz-img…….0i8i30j0i30j0i5i30.FSe7K1hXaO4#imgdii=_LDXMpRqaXDXmM:&imgrc=SMI-bDbHA_FCmM:
https://www.google.com.tr/search?biw=1242&bih=525&tbm=isch&sa=1&ei=JIg_XMumPITpsQGpjYrAAw&q=borges+illustrations&oq=borges+ill&gs_l=img.3.0.0.44957.45314..46102…0.0..0.172.487.0j3……1….1..gws-wiz-img…….0i8i30j0i30j0i5i30.FSe7K1hXaO4#imgrc=SMI-bDbHA_FCmM:
https://genius.com/Jorge-luis-borges-on-exactitude-in-science-annotated
https://patterns.architexturez.net/doc/az-cf-172577
Jorge Luis BORGES, Alçaklığın Evrensel Tarihi, 2017, İletişim Yayınları, İstanbul