Çağın En Güzel Gözlü Maarif Müffettişi

Devlet erkanının ciddiyetten yoksun ve dış politikada aklın yerini duyguların almış olduğu şu günlerde, Cumhuriyeti’mizin kendini aydınlanmaya adamış bir görev adamı olan Hasan Âli Yücel’i yazmak, biraz olsun gündemde olanların negatifliğinden kurtulmak istedim. Geçmişte büyük işler başarmış bir bakanımızın olduğunu bilmek, giderek artan umutsuzluğuma bir nebze olsun umut oldu. Geçen ay 26 Şubat’ta ölüm yıldönümünde andığımız eski Milli Eğitim Bakanı’mızı bir kez daha bu yazı vesilesiyle saygı ve minnetle anıyorum.

Hasan Âli Yücel için eğitim “Büyük işler yapacak insanlar yaratmak” demekti. Bu amaçla başlatılan reform hareketi, akılcı adımlarla gerçekleştirilmiş; bugün bile örnek alınması gereken başarılara imza atılmıştır. Eğitim sistemi diye bir şeyden söz etmenin mümkün olmadığı Cumhuriyet’in emekleme yıllarında Yücel, birinci Türk Neşriyat Kongresi’ni toplamıştır. Araştırmacılar, milletvekilleri, yazarlar, sanatkarlar ve yayıncılardan oluşan Kongre, eğitim ile ilgili bir çok konu üzerine çalışmalar yapmıştır. Tercüme Büroları kurulmuş ve 496 dünya edebiyatı klasiği türkçeye çevrilmiştir. Yine Hasan Âli Yücel’in bakanlık döneminde 13 ciltlik Fransızca ve Almanca olan İslam Ansiklopedisi’nin çevirilerine, ilk resmi Türkçe Ansiklopedi olan 33 ciltlik İnönü Ansiklopedisi için ise çalışmalara başlanmıştır. Türk Neşriyat Kongresi dışında Birinci ve İkinci Maarif Şurası, Birinci Coğrafya Kongresi gibi birçok toplantılar düzenlenmiştir. Güzel sanatlar alanında da çalışmalar yapılmış günümüze değin süren sergilerin birincisi olan Devlet Resim ve Heykel Sergisi açılmıştır.

Bütün bu çalışmaların yanında en büyük başarı şüphesiz Köy Enstitüleri’dir. Tamamen Türkiye’ye özgü bir eğitim projesi olan Köy enstitüleri “Türk Vatanının dağlarında, bayırlarında ve kırlarında, hatta en ücra yerlerinde kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız.” denilerek kurulmuştu. Tam da genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ihtiyacı olan projeydi. Aydınlanmaya giden yolun anahtarıydı. Türk sinema tarihinde duyduğum ve asla unutmadığım replik Devrim Arabaları filmindeki “Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz.” olmuştur. Köy Enstitüleri de aynı mantıkla cezalandırılmış ve vatanın en ücra köşesinde kendi kendine açıp solan çiçek bırakmamak üzere kurulmuş olan kurumlar soldurulmuşlardır. Köy Enstitüleri’nin kapanması bu ülkeye yapılmış en büyük kötülüklerden biridir. “Biridir” yazmak bile fazlasıyla acı vermektedir.
images

Hasan Âli Yücel burada yazan yazmayan bütün reformları vatanperver ve akılcı politikalarla başarmıştır. Belki bunda felsefeci yönü etkili olmuştur. Yücel, Kant’ın aydınlanma felsefesindeki gibi bir aydınlanmayı amaçlamıştır. Nitekim Kant’ın “Aydınlanma Nedir ?” yazısında da belirttiği gibi

“Dogmalar ve kurallar, insanın doğal yetilerinin akla uygun kullanılışının ya da daha doğru bir deyişle kötüye kullanılmasının bu mekanik araçları, erginleşme ve olgunlaşma için sürekli bir ayakbağı olurlar.”

Yücel ise dogmaları, ortaya ilk atanlar tarafından düşünülmüş fakat daha sonra onu kabul edenlerin düşünmeden aldığı inanma klişesi olarak tanımlamıştır. Aslında atılan adımlar tam da Ulu Önder’in kurarken amaçladığı bir devlet olma adına atılmış adımlardır. Zaten Hasan Âli Yücel Atatürk’ü en iyi anlamış devlet adamlarındandır ve hatta belki tektir. Nitekim Mustafa Kemal, Hasan Âli Yücel’e Türk milleti ne zaman kendini kurtulmuş sayar diye sorduğunda “Türk milleti ne zaman kurtarıcı arama ihtiyacını duymayacak hale gelirse o zaman kurtulmuş olur.”cevabını vermiştir. Ben bugün hâlâ kurtulmadığımız inancındayım.

Bugüne baktığımızda ise 15 yaşına gelmiş zorunlu eğitimden geçmiş çocukların hayata ne kadar hazırlıklı yetiştirildiklerini gözler önüne seren en son PISA sonuçlarına göre Türkiye bilim alanında 70 ülke arasında 52. olurken okumada 50, matematikte ise 49.sırada yer alıyor. Sorunun çocuklarda olmadığı ortada sorun eğitim sistemimizde ve maalesef eğitim hakkında çok az tartışıyoruz. Geçtiğimiz Pazar Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı yapıldı. 1 dakika yüzünden öğrencilerin mağdur edildiğin, okul kapılarından içeri alınmadığını gördük. Sanki eğitim sistemimiz çok mükemmelmiş gibi bir de insanların bir yıllık emeklerini 1 dakika için yok sayıyoruz. Sonra da kalemlerin arkasına “Emeğiniz emanetimizdir.” yazıyoruz. Kıssadan hisse, eğitim işini yeterince önemsemediğimi için beceremiyoruz. Neden denirse birbirimizle kavga etmek birbirimizden sıkıldığımızda başka ülkelerle kavga etmek daha cazip geliyor. Çok sık kurduğum, başkalarından da duyduğum bir cümle var : Bu ülkeye çok yazık ediliyor. Yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılıyor ki bilgi üretmeyen toplumların gelecekte yeri yok. Hasan Ali Yücel bu anlamda bir rol modeldir ve bu ülkede istenildiğinde yapılabileceklerin bir kanıtıdır.

Çok çalıştığı için babasını görememiş olan Can Yücel’in dizeleriyle Hasan Âli Yücel…

“En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.”

images-4

 

Kaynakça

  • http://www.meb.gov.tr/meb/hasanali/egitimekatkilari/suralar.htm
  • http://www.meb.gov.tr/meb/hasanali/hayati/halibiyografi.htm
  • http://www.meb.gov.tr/meb/hasanali/egitimekatkilari/resim_heykel.htm
  • http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/egitimde-2003un-gerisindeyiz
  • http://www.allmendeberlin.de/Aydinlanma_Nedir_Kant.pdf
  • Gözcü, Alev. ““Aramızdan Ayrılışının 50. Yılında Hasan Âli Yücel’den Günümüze Eğitim, Bilim, Kültür Politikaları”(25-26 Şubat 2011).” (2011): 163-168.
  • Erdem, H . “Düşünce ve Uygulamada Aydınlanmanın Sesi: Hasan-Âli Yücel”. Toplum ve Demokrasi Dergisi 2 (2008): 123-130 <http://dergipark.gov.tr/toplumdd/issue/22732/242642>

Leave a Reply

1 comment

  1. Hulya Demir

    Harika.