İnsanlara İslam felsefesinin ve biliminin gerçeğini anlatmak ve özellikle Müslümanların 17.yüzyıldan bu yana Batı medeniyeti karşısında yaşadığı aşağılık psikolojisinden çıkarmak amacıyla İslam bilimler tarihine adanmış bir ömür. Bilim tarihi alanında yetiştirdiğimiz en müstesna isimlerden biri olan Fuat Sezgin dün uzun süredir tedavi gördüğü hastanede vefat ettiği haberini aldık. Arkasında ciltlerce kitap birçok müze çalışması ve enstitü kurumları bırakan bu büyük ismi gelin yakından tanıyalım.

 

Fuat Sezgin 1924 yılının Ekim ayında Bitlis’te dünyaya gelir. Ortaokul ve liseyi Erzurum’da okuyan Sezgin 1943 yılında İstanbul’a gelir. 1943-1951 yılları arası hayatı en çok etkileyen ve bir bilim tarihçisi olmasında önemli bir yeri olan büyük hocası Alman oryantalist Hellmut Ritter’in yanında öğrenim gördü. Özellikle hocası bilimlerin temelinin İslam bilimlerine dayandığını söylemesi Sezgin’in bu alana yönelmesinde çok önemli bir kilit taşı oldu. Yıllar sonra bu olayı Bilim tarihi sohbetlerinde aynen şöyle anlatıyor:

‘’1943 yılında akrabalarımdan biri beni Edebiyat Fakültesi’ne götürdü. Hâlbuki ben mühendis olma sevdası peşindeydim. O zaman büyük bir Alman âlim vardı. Arapça’yı çok iyi bilirdi. Bana ‘’seni onun seminerine götürmek istiyorum’’ dedi. Ben de ‘’gidelim’’ dedim ve o büyük âlimin seminerine gittim.  O gün o büyük âlim beni adeta büyüledi. Ben artık mühendis olmayı veya başka bir mesleğin peşinde koşmayı kafamdan çıkardım. O büyük âlimin talebesi olmaya karar verdim.’’ (bilim tarihi sohbetleri sayfa: 13-14) 

1951 yılında İstanbul üniversitesi Edebiyat fakültesini bitirdikten sonra Arap dili ve edebiyatı üzerine doktora yaptı. Burada doktora tezi özellikle İslam kültürü içerisindeki Hadis ilmi için çok önemli sayılabilecek bir konu üzerineydi. Buhari’nin kaynaklarını sözlü kültürün bir ürünü değil yazılı kültürün bir ürünü olduğu fikrini ortaya attı.  Daha sonra 60 darbesiyle birlikte hükümetin siyasi tarihimizde 147’ler olarak bilinen birçok akademisyenin üniversiteden uzaklaştırdığı listede adını gören Sezgin Almanya’ya gitmeye karar verir. Burada Frankfurt üniversitesiyle birçok çalışma yapan ve Arap-İslam bilim enstitüsünün kurulmasında öncü isim olur ve ayrıca 1983 yılında buranın müzesini kurulmasında büyük bir emeği vardır.

İnsanların zihinlerindeki yıkıcı ve baskın önyargılardan kurtarmak ve onlara gerçeği sunmak için hayatını İslam bilimlerine ve bu işe adayan Sezgin 1967 yılında ilk cildini tamamladığı ve bütün çalışmalarının toplandığı 18 ciltlik eseriyle kültürel ve medeniyet hayatımıza eşsiz bir eser sundu. Bu eserlerinde özellikle Müslüman bilim adamlarının bilinmeyen ve eksik yönlerini bu eserlerinde derinlemesine incelemiştir. Özellikle bilim sohbetlerinde bu konuyla ilgili Batı’nın klasik eserlerindeki kaynakça belirtmemesinden dolayı birçok tarihsel yanlışlık olduğunu ve birçok buluşun veya keşfin sahibinin aslında Müslüman âlimlere ait olduğunu belirtmiştir.

 

Yaratıcılık Özelliğimizi Kaybettik!

Biz mütemadiyen bir yol bulmaya çalışıyoruz. Aslında yol bulmaya çalışmak fena bir şey değildi. Fakat hareket noktası yanlış olunca insan yanlış yerlere gidiyor. Biz evvela insan düşüncesindeki insan medeniyetindeki yerimizi bilmiyoruz. Bazen hayranlık duyuyoruz bazen üzüntüye düşüyoruz ve aşağılık duygusuna kapılıyoruz başkalarını taklit ediyoruz. Ve böyle yol alıyoruz. En büyük noksanımı ‘’yaratıcılık’’ özelliğimi kaybetmiş olmamızdır.

Yaratıcılığımız kaybediyoruz ve sonra yeteneğimizi geliştirmek yerine, mütemadiyen başkalarından körü körüne bir şeyler almakla yetiniyoruz. Ben başkalarından, yabancılardan alınmasının düşmanı değilim. Bilakis alınmasının zaruretine inanıyorum. Fakat aşağılık duygusuna kapılmadan ve şuurlu bir şekilde, bu almanın mahiyetine bilerek almalıyız.(bilim tarihi sohbetleri sayfa 107-108)

Sezgin İstanbul’a açılan İslam Bilim ve Teknoloji tarihi müzesinde de ciddi bir emeği, vardır. Bu müzede yıllardan beri yapmış olduğu çalışmalar ve araştırmalar sonucunda elde ettiği verilerle Müslüman bilim adamlarının keşfettiği veya icat ettiği birçok araç ve gereci sergilemektedir.Müzede astronomi,denizcilik,matematik,kimya ve tıp alanında birçok araç gereç sergilenmektedir.

 

Abdurrahman eş-Şufi’nin gökküresi

yıldız yüksekliklerini dakikalarla ölçen ilk usturlab

Bütün geçmiş uygarlıklarda olduğu gibi İslam uygarlığı da politik, jeolojik ve iktisadi koşullarla 16.üzyıldan itibaren bir yıpranma çağı içine girdi. Uygarlık bayrağını taşıyacak ardılı kendisi geliştirmişti: Şimdi o uygarlığın bugünkü ve yarınki kuşakları bu ardılın başarısı önünde aşağılık ve yabancılık duygusuna düşmeden ondan süratle öğrenmek ona ulaşmak gerçeği ile karşı karşıyadır. ( İslam bilimler tarihi üzerine konferanslar sayfa:23)

ÖDÜLLERİ

  • Kral Faysal Ödülü (1978)
  • Frankfurt am Main Goethe Plaketi (1980)
  • Almanya 1. Derece Federal Hizmet Madalyası (1982)
  • Almanya Üstün Hizmet Madalyası (2001)
  • İran İslami Bilimler Kitap Ödülü (2004)
  • Hessen Kültür Ödülü  (2009)

ÜYELİKLERİ

  • Arap Dili Akademisi (Kahire)
  • Arap Dili Akademisi (Şam)
  • Fas Kraliyet Akademisi (Rabat)
  • Arap Dili Akademisi (Bağdat)
  • TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) şeref üyeliği

Değerli Eserleri:

1-İslam Uygarlığında Astronomi ve denizcilik

2-İslam’da Bilim ve Teknik

3-İslam Uygarlığında Mimari, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp Saatler, Optik, Mineraller, Savaş Tekniği, Antik Objeler

4-The Pre-Columbian Discovery of the American Continent By Muslim Seafarers

(Amerika Kıtasının Müslüman Denizciler Tarafından Kolomb Öncesi Keşfi ve Piri Reis)

5-Astronomy Geography And Navigations İn Islamic Civilization

6-Buhari’nin Kaynakları

7-Tanınmayan Büyük Çağ İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi’nden

8-Önsözler Frankfurt Üniversitesi Arap – İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü Özel Yayını

9-Bilim Tarihi Sohbetleri

10-İslam Bilim Tarihi Üzerine Konferanslar

İslam dünyasının bilim ve felsefe alanındaki o büyük mirası bizlere aktarmak için tek başına sırtlayan Fuat Sezgin çalışkanlığı ve zekasıyla her zaman bizler için bir öncü olacaktır. Bizler de Gazetebilkent ekibi olarak bilim tarihi alanındaki bu değerli çalışmaları ve öncü kişiliğinden dolayı kendisini her zaman şükran ve minnetle anacağız. Gazetebilkent ekibi olarak bu kıymetli hocaya Allah’tan rahmet diliyoruz.

Kaynakça

1-Bilim Tarihi Sohbetleri

2-İslam Bilim Tarihi Üzerine Konferanslar

3-http://www.wiki-zero.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRnVhdF9TZXpnaW4

 

Leave a Reply