İnsanoğlu ilk zamanlardan bugüne kadar zamanı takip etmeye çalışmıştır, ne de olsa güneş batmadan önce güvenli bir yere ulaşmak ilk insanlar için önemliydi. İlk başta güneşin ne zaman batacağını tahmin etmek için ufukla güneş arasına uzattığı elindeki parmakları sayarak başlayan serüven, yerleşik hayata geçilmesiyle beraber güneş saati, kum saati, sarkaçlı saat gibi icatlarla devam etti. Teknolojinin gelişmesiyle giderek hızlanan insan hayatıyla birlikte her saniye daha değerli olmaya başlayınca ise insanlar zamanı takip etmek için cep saati ve kol saatlerini kullanmaya başladı. Cep ve kol saatleri insanların değerli vakitlerini takip etmek için kullandıkları birer eşya iken aynı zamanda da bir aksesuardı. Şimdilerde ise aksesuar görevi daha ağır basmakta. Ucuzdan pahalıya birçok modeli olan saatler, varlıklı kimseler için birer gösteriş sembolü ve hatta yatırım aracı görevi görmekte. Futbolcuların elmas kaplı saatlerinin haberine denk gelmişsinizdir elbet. Peki bu gündelik cihazın minik çarklarıyla zamanı kolunuzda nasıl takip ettiğini hiç düşündünüz mü?
Saat yapımı toplumda her zaman ince bir iş olarak görülmüş ve esnaflar arasında saatçilere yaptıkları bu ince iş nedeniyle ayrı bir saygı duyulmuştur. Aynı şekilde İsveç ve Japonya gibi bazı ülkeler saat ustalıklarıyla öne çıkmış ve bu ülkelerde üretilen saatler de saat severler arasında ayrı bir değer görmüştür. Saatleri ve saatçileri bu kadar değerli yapansa, aslında basit fizik kurallarına göre çalışan hassas mekanizmaları olmuştur.
Analog ve Dijital Saatler
Saatler temelde ikiye ayrılırlar: analog ve dijital saatler. Dijital saatler genellikle içlerindeki kuvars taşı sayesinde zamanı takip ederken analog saatlerin kuvarslı modellerine ek olarak otomatik ve kurmalı olarak isimlendirilen modelleri de vardır. Kuvars taşlı saatler ekonomik ve kolay kullanımıyla genellikle tercih edilen mekanizma iken lüks saat markaları sofistike tasarımları nedeniyle otomatik ve kurmalı mekanizmaları tercih etmekte.
Çalışma Prensibi
Bir saat aslında üç temel kısımdan oluşur: enerji kaynağı, periyodik olarak çalışan saat mekanizması ve de sayıların olduğu saat yüzü. Kurmalı saatler enerjilerini kullanıcı tarafından kurulması gereken sarılmış bir yaydan alırken otomatik saatler bu sarma işlemini bileğin hareketinden yararlanarak otomatik olarak yapar. Kuvars saatler ise enerjisini içerisindeki pilden alır. Bu üç çeşit sistemin temeldeki amacı aynıdır. Eşit aralıklarla, periyodik, aynı salınım hareketini yapan mekanizmalar. İşte bu eşit zaman aralığı saat ustaları tarafından bir saniyeye denk gelecek şekilde ayarlanmakta ve saatin içerisindeki çarklar yardımıyla dakika ve saati belirlemektedir.
Otomatik ve kurmalı saatlerde denge tekeri, volan, adı verilen parça eşit aralıklarla salınarak zamanı kontrol eder. Adından da anlaşılabileceği gibi ağırlık dağılımına göre çalışan bu parça, denge yayı adı verilen bir parça yardımıyla da hareketinin düzgün ve sürekli olması sağlanır. Denge tekerinin bu periyodik hareketi ise her bir saniyede çarkları hareket ettirerek zamanı belirler. Kulağa karışık gibi gelen bu mekanizma aslında hepimizin lisede gördüğü sarkaç prensibine göre çalışır. Eskilerdeki sarkaçlı duvar saatlerinde aslında direkt olarak içlerindeki sarkaçla zamanı belirler.
Daha hassas ve ekonomik olan kuvars taşlı saatler ise piezoelektrik prensibine göre çalışır. Pizeoelektrik cisimler mekanik kuvvet uygulandığında elektrik akımı oluştururken, üzerlerinden elektrik akımı geçtiğinde ise salınım hareketi yaparlar. Kuvars taşının temel bileşeni Silikon dioksittir(SiO2). Doğada kristal yapıda bulunan silikon dioksit genellikle kendisini kum ve kuvars olarak gösterir. Silisyum ve oksijen atomlarının dizilim şeklinden dolayı kuvars taşları piezoelektrik özelliğe sahiptir. Mekanik bir etkide bulunulduğunda yüklü parçacıklar arasında mesafenin değişmesinden dolayı potansiyel gerilim oluşur ve böylelikle elektrik akımı meydana gelir. İşte kuvars taşının bu özelliğinden yararlanılarak yapılan saatlerde, pil tarafından oluşturulan akım kuvars taşına iletilirken kuvars taşının 32.768 salınımı bir saniyeye denk gelmektedir.
Özetleyecek olursak bileğimizdeki saatlerimizde periyodik olarak hareket eden küçük mekanizmalar sayesinde değerli zamanımızın bir saniyesini bile kaçırmadan takip edebiliyoruz. Bu kadar küçük ve hassas bir aletin tutarlı şekilde çalışması ise gerçek bir ustalık eseri.