Artık paylaşmak deyince karşı komşunun kapısını bir yumurta için tıklatmak, ekmeğini bölüşmek değil de daha farklı paylaşım platformları aklımıza geliyor. Paylaşmak bu dünyayı güzelleştirecek yegâne şeylerden biriyken bölünen ekmeğin, komşudan alınan yumurtanın değerini yabana atacak değiliz elbet, fakat bir gerçek var ki paylaşmak dediğimiz kavram zamanla birlikte evrimleşme sürecine girmiş durumda. Tıpkı zamanın peşine takılmış haldır huldur ortaya çıkan hızına yetişemediğimiz pek çok gelişme gibi… Ama paylaşım kavramının evrimleşme süreci diğer pek çok şeyin aksine iyi ki varlar dediğimiz gelişmelerle karşımıza çıkıyor. Paylaşmaktan kastım elbette ki fotoğraf ya da bir yazı paylaşmak değil. Paylaşım ekonomisi denen bir kavramı da beraberinde getiren oluşumlardan, bize tekrardan paylaşmayı hatırlatan girişimlerden bahsediyorum. Aralarında oldukça aşina olduğumuz Airbnb, Bla Bla Car gibi platformlar da var; belki de hiç adını duymadığınız ama öğrendiğinizde sarılıp bir daha bırakamayacağınız kadar faydalı başkaları da…
Peki paylaşım ekonomisi derken neyi kastediyoruz?
Öncelikle işin ekonomi boyutuna girdiğimizde oldukça karışık ve kapsamlı bir dünyanın bizi beklediği bir gerçek. O sebeple ben daha çok kullanıcı boyutundan bahsetmek istiyorum. Paylaşım ekonomisi, ortak tüketim girişimlerinin oluşturduğu, tüketicilere alternatif ve sürdürülebilir bir tüketim deneyimi sağlayan bir kavram olarak da nitelendirilebilir aslında. Toplumsallık bilincini kuvvetlendiren, toplum içi dayanışma ve güven duygularını perçinleyen, tüketimi azaltan ve bununla beraber çevremize verdiğimiz zararı minimuma indirgeyen bir değerden bahsedebiliriz. Ayrıca girişimcilik ekosisteminde yarattığı kıpırdanmalar göz ardı edilemeyecek kadar kuvvetli. Bir nevi var olan kaynakların ortak kullanımı fikriyle ortaya çıkan paylaşım ekonomisi kavramı madem böyle nimetlere kadir o zaman şimdi, bildiklerinize var oldukları için bir kez daha minnet duyacağınız ve yeni öğreneceklerinize ise sarılıp bırakmayacağınız paylaşım platformlarına bir göz atma zamanı.
Konaklama
Kabul etmeliyiz ki paylaşım ekonomisinin hayatımıza yaptığı en hissedilir dokunuşlardan biri yıllardır alışılagelmiş konaklama tercihlerimiz üzerinde oldu. Artık bir yere seyahat ettiğimizde konaklamak için sadece hosteller, oteller veyahut pansiyonlar değil; bunların çok daha ötesinde seçenekler aklımıza geliyor. Neden bahsettiğimi elbette ki çoğumuz biliyoruz ve bununla beraber aklınıza gelecek platformların başında AirBnb’nin yer alması kuvvetle muhtemel. AirBnb pek çoğumuzun bildiği gibi insanların evlerini ya da evlerinde bir odalarını belirli bir ücret karşılığında başka misafirlere açtığı bir platform. İster ev sahibi olup evinizdeki boş odada dünyanını farklı yerlerden insanları ağırlarken aynı zamanda gelir elde edin, isterseniz de gittiği her yerde evinde gibi hissetmek isteyen bir gezgin, burada herkese göre bir şeyler var. Eğer burada aradığınızı bulamadıysanız benzer bir konseptle karşımıza çıkan Home Away de güzel bir alternatif olabilir. Şimdilik sadece Londra, Los Angeles, New York, Paris ve Roma ile sınırlı olsa da benzer bir konseptte fakat daha lüks bir konaklama seçeneği isterseniz yönünüzü One Fine Stay‘e çevirebilirsiniz.
Konaklama dediğimizde seçenekler sadece bununla sınırlı kalmıyor. Geleneksel tatil anlayışının tersine, insanların karşılıklı olarak evlerini bir süreliğine değiştirerek, ev ortamında tatil yapmasını sağlayan bir oluşum: Home Exchange. Tek kullanım şartı ise seyahate gideceğiniz lokasyonda bulunan bir üyenin de sizin şehrinize gelmeyi istiyor olması ve karşılıklı olarak ev değişmeyi kabul etmeniz. Herhangi bir ücret ödemeden evinizdeymiş gibi bir tatil yapmaktan daha güzeli olabilir mi? Benzer alternatifler için Love Home Swap‘e de göz atabilirsiniz.
Diğerlerinden oldukça farklı olan ve pek çoğumuzun duymuş olduğu bir diğer platform ise Couchsurfing. Dünyanın herhangi bir yerinde konaklamak için ne paraya ne de kendi evinizin olmasına gerek var. Tek ihtiyacınız olan karşılıklı güven, sevgi ve bunlarla beraber sizi ağırlayacak bir ev sahibi. Üstelik sadece bir konaklama değil unutamayacağınız arkadaşlıklar bonusu ile geliyor.
Bir diğer konaklama alternatifi ise maceraperest kampçılar için geliyor. “Yakınındaki en iyi kamp alanını keşfet” mottosu aslında bu oluşumun nasıl bir hizmet verdiği konusunda yeterince ipucu veriyor. Hipcamp adı verilen bu oluşum kamp yapmak için alan arayan gezginleri belirli bir ücret karşılığında onlara en yakın kamp alanlarıyla buluşturuyor. Bu alan özel bir bahçe, üzüm bağı, çiftlik, bir şelale kıyısı ya da kamusal bir alan olabilir. Hipcamp’ı kullanmak için tek yapmanız gereken üye olmak ve sonrasında konaklamak istediğiniz konuma yakın olan kamp alanları arasından size en uygununu seçmek. Kamp alanları şimdilik sadece ABD ile sınırlı olsa da umarız ki yakın zamanda tüm dünyaya yayılır. Olur da yolunuz ABD’ye düşer ve çadırınızın ucunda rüya gibi manzaralara uyanmak isterseniz Hipcamp’ı aklınızın bir köşesine yazmayı unutmayın!
Ulaşım
Paylaşım ekonomisinin konaklama konusuna olduğu kadar ulaşım konusuna da yeni bir boyut kazandırdığı su götürmez bir gerçek. İster şehirler arası uzun bir yolculuğa çıkalım ister 10 dakikalık bir mesafe kat edecek olalım artık bizim için taksi çağırmak ya da şahsi arabamızı kullanmak dışında da seçenekler mevcut. Bu seçeneklerin başında pek çoğumuzun da duyduğu ve belki de kullandığı Bla Bla Car geliyor. Bla Bla Car bir arabadaki boş koltukla, aynı yere gitmek isteyen yolcuları ve şoförleri buluşturan harika bir uygulama. Yolcu ya da şoför olmanız fark etmez. İki türlü de maddi olarak daha kazançlı çıkıyor, yeni insanlarla tanışıyor ve unutulmaz yol hikâyeleri dinliyorsunuz. Daha az trafik ve daha az egzoz salınımı ise bu oluşumu daha da güzel kılıyor.Bla Bla Car ile aynı konseptte olan diğer bir alternatif içinse Lyft‘i deneyebilirsiniz.
Özellikle şehir içi ulaşım için güzel bir alternatif olan oluşum ise yine pek çoğumuzun aşina olduğu Uber. Katılmak isteyen, uygun arabası olan ve programa seçilecek şartları sağlayan tüm şoförler araçlarıyla birlikte uygulamanın bir parçası olabiliyor. Bir yere gitmek istediğinizde ise tek yapmanız gereken uygulamaya girerek bir araç talep etmek ve yerinizi otomatik olarak bulan uygulamanın size en yakın Uber aracını göndermesini beklemek. Konfor ve beraberinde kullanıcı memnuniyeti seviyesinin ise taksilere oranla oldukça yüksek olduğunu hatırlatalım. Geri bildirim özelliği, fiyat tutarlılığı ve kredi kartıyla ödeme kolaylığı ile taksiden birkaç gömlek üstün bir ulaşım aracı olduğunu söylesek yalan olmaz sanırım.
Eşya Paylaşımı
Kimi eşyalar var ki onlara her an ihtiyaç duymuyoruz. Bazen sadece bir kez kullanıyor bazense birkaç saat ya da birkaç günde ihtiyacımızı giderebiliyoruz. Fakat bazen öyle bir an geliyor ki lazım olmayacağı için satın almadığınız o eşyaya çok ihtiyacınız oluyor. Ya da tam tersinden düşünürsek elbet lazım olur diye aldığınız bu eşyalar evde kullanılmadan öylece bir kenarda bekliyor. İşte Bumerangla, Lendal, Streetbank ve Eşya Kütüphanesi gibi eşya paylaşım platformları ise bu noktada devreye giriyor. Kampa gidecek olduğunuzda bir çadır veya sırt çantası, bir günlük sualtı deneyiminiz için GoPro, arkadaşlarla toplanıp yeni çıkan bir oyunu oynamak için bir PlayStation konsolu ya da küçük çaplı tadilatınız için bir matkap… Bu oluşumlarda en sıradanından en sıra dışı olanına kadar pek çok eşyayı bulmanız mümkün. Dahası, eşyalarını kiraya verenler o an ihtiyaçları olmayan bu ürünlerden gelir elde ederken kiralayanlar da bu kısa süreli ihtiyaçlarını daha az masraflı yollardan çözmüş oluyor. Bu paylaşım döngüsündeki eşyaların yelpazesini genişletmekse tamamen bizim elimizde. İhtiyacınız olan ürüne ve lokasyonunuza göre tercihinizi Bumerangla, Lendal, Streetbank ya da Eşya Kütüphanesi’nden yana kullanmaksa tamamen size kalmış.
Yeme-İçme
Vizeat, Mealsharing, Eatwith ya da diğerleri. Tüm bunlar aslında birer sosyal yemek daveti siteleri. Kısaca bahsetmek gerekirse dışarıda yemek yemek için bir restoran yerine kendine ait menüsünü hazırlamış birinin evinde, tanımadığınız insanlarla bir akşam yemeği satın alıyorsunuz. Önünüze çıkan seçeneklerden lokasyon, içerik, kişi sayısı gibi kriterlere göre size uygun olanı seçip yerinizi ayırtıyorsunuz. Burada asıl mevzu karın doyurmaktan ziyade dünyanın bambaşka köşelerinde, hiç tanımadığınız insanlarla yeni bir değer yaratmak ve unutulmaz bir deneyim paylaşmak. Tabii ki leziz bir İspanyol tapası yanında buz gibi bir Sangria olsa fena olmaz, değil mi?
Görev Paylaşımı
Diyelim ki yapmanız gereken ve günlerdir yapılmayı bekleyerek sürünen bir işiniz var fakat bunun için hiç vaktiniz yok ya da içinizden gelmiyor. Bu iş ev işi, mobilya taşımak, bahçe işi vb. aklınıza gelebilecek pek çok şey olabilir. Ama civarda bunu sizin için belirli bir ücret karşılığında yapabilecek birileri var. Onlara ulaşmak mı istiyorsunuz? İşte TaskRabbit tam da bunun için var. İşinizi ücret ödeyerek yaptırabileceğiniz gibi diğerlerinin işlerine yardımcı olarak para da kazabilirsiniz.
Bir de bu platformun daha farklı versiyonu olan ve zaman bankası şeklinde adlandırılan biri var ki o da Zumbara. Burda yine siz, yapılmasını beklediğiniz işleriniz ve bunlar için asla yeterli olmayan vaktiniz hiç değişmeyen unsurlar. Fakat bu sefer işin içinde para yok. Sadece zaman var. Artık zaman bankanızda başkalarının işini yaptığınız kadar zaman biriktiriyor, başkaları sizin için çalıştığı sürece de birikmiş zamanlarınızdan ödeme yapıyorsunuz. Bu uygulama dünyayı kurtarır mı bilmem ama pek çoğumuz için onu daha güzel kılması kaçınılmaz.
Giyim
O çok beğendiğiniz fakat sadece bir davette giyeceğiniz elbiseye bir ton para harcamak zorunda değilsiniz. Üstelik dolabınız bunun gibi sadece bir kez giyilmiş parçalarla dolu, öyle değil mi? Davetçokelbisemyok, Renttherunway, Style Lend gibi oluşumlar ise tam bu noktada imdadınıza yetişiyor ve çok beğendiğiniz fakat kısa süreli giyeceğiniz tasarım parçaları kiralamanızı sağlayarak onları daha uygun meblağlara sizlerle buluşturuyor. Bu sayede hem davetin en şık isimlerinden olabilir hem de elbiseyi satın almak yerine kiralayarak dolabınızdaki alandan ve bütçenizden kısabilirsiniz.
Bonus: Hotel My Phone
Hotel My Phone aslında çoğumuza ilaç gibi gelecek bir uygulama. Şöyle ki telefonunuzun şarjı bittiğinde, telefonunuzu evde unuttuğunuzda, telefonunuz bozulduğuna ya da bir sebeple telefonunuza ulaşamadığınızda bu uygulama sayesinde bir başkasının telefonunu kendi telefonunuz gibi kullanabiliyorsunuz. Uygulamayı yükledikten sonra bilgilerinizi kaydeden sistem, daha sonra başka bir telefonu bir süreliğine kullanmaya başladığınızda size bu bilgileri sağlıyor. Üstelik ekstra bir ücret karşılığında kendi numaranız gibi arama yapabilir ya da SMS gönderebilirsiniz. Kısacası artık telefonunuzu kullanamadığınızda kaçırılan aramalar, merak içinde kalan yakınlar ve telefonunuzun yokluğuyla alt üst olan saatler yerine Hotel My Phone var.