Karlı ve ayazla geçen bir haftanın sonunda yapılacak en güzel şeylerden biridir kendinizi klasik müziğe bırakmak. Hele ki canlı bir orkestradan, Mahler’i dinliyorsanız. Mahler’in ilk kez 1904 yılında Köln’de sahnelediği, performansın ardından “Kimse anlamadı, keşke ilk performansı ölümümden elli yıl sonra yönetseydim” dediği, ağır duygusal yüküyle anılan 5. Senfoni’yi nihayet canlı duymak, şef Işın Metin’in ve orkestrasının yeteneğiyle de birleşerek muhteşem bir deneyim oldu.
Mahler, 1911 yılında hayata gözlerini yumsa da klasik müzik için önemini hâlâ koruyan bir sanatçı. Müzik dünyasında, hem ondan önce gelenlerin eserlerinin kıymetini bilip onların yolunu takip eden, hem de müziğin geleceğine ve gelişimine de göz kırpan bir besteci olarak Mahler, 19. yüzyıl Romantikleri ile 20.yüzyılın modernizmi arasındaki köprü olarak biliniyor.
Mahler’in bir kır evinde yazdığı, ancak ilhamıyla çelişircesine sarsıcı ve kimi zaman karmaşık olan eseri; üç kısma ayrılmış beş bölümden oluşuyor. Karanlık ve bunalımlı başlayan senfoni, önce bunun tam zıddı bir canlılıkla, sonra da melankolik ve yavaş ama biraz da huzurlu bir şekilde devam edip, görkemli, belki de biraz öfkeli bir finalle sona eriyor. Ağır ve sert ilerleyen başlangıcı hızlı ve vahşi bir bölüm takip ediyor. Bu hız, bir süre fırtınalı bir şekilde devam ettikten sonra yavaşlıyor ve seyrine bir süre yavaş ama kuvvetli bir şekilde devam ediyor. Senfoninin sakin yavaşlığı ise en az ilk bölümün sonundaki kadar tutkulu bir şekilde, vurmalı çalgıların egemenliğinde çalınan final bölümüyle sonlanıyor.
Mahler’in 5. Senfonisini, sonradan eşi olacak ressam Alma Schindler ile tanıştığı aylarda yazdığı biliniyor. Senfoninin sonundaki Adagietto (yavaş tempolu kısım), birçokları tarafından, Alma’ya olan bir ilan-ı aşk olarak değerlenirken, aynı kısım, ironik bir şekilde Robert Kennedy’nin cenazesinde de çalınmış. Yalnızca telli çalgılar için yazılmış olan Adagietto, Mahler’in eserlerinin çoğunda hissedilen ölüm takıntısıyla örtüşen bir yavaşlık ve ciddiyetle. Ancak, senfoninin bütünüyle birlikte düşünüldüğünde, bu yavaş ama bir yandan da bir nebze öfkeli müziğin romantik bir tarafı olduğu da inkâr edilemez. Bu romantizm ve ölüm temasının birlikteliğini hissetmemek o denli imkansız ki; ünlü buz patenci Sergey Grinkov’un zamansız ölümünden sonra, eşi ve partneri Yekaterina Gordeyeva’nın onun anısına sergilediği buz pateni gösterisinde de Mahler’in Adagietto’su kullanılmış.
Senfoni, müzisyenler arasında sergilemesi güç bir senfoni olarak bilinse de, Bilkent Senfoni Orkestrası bu zorlu görevin altından kalkmayı başararak, eserdeki yoğun duyguları dinleyiciye geçirmeyi başarıyor. Eser boyunca coşkusunu kaybetmeyen şef Işın Metin ve senfoninin en hararetli kısımlarından birinde kemanının yayından birkaç teli koparacak kadar kendinden geçerek çalan ve hiçbir şey olmamış gibi telleri bir anlık boşlukta kopartıp atarak çalmaya devam eden konzertmeister İrina Nikotina’nın tutkusu eserin çalınışına da yansıyor. Ben klasik müziğimi duygu dolu, öfkeli ve güçlü severim diyorsanız, Mahler’in 5. Senfonisi tam size göre!
Ağlama havasında olanlar için Yekaterina Gordeyeva’nın gösterisi:
BSO’da Gelecek Program:
12 Aralık: Bitmemiş Senfoniler
19 Aralık: Yer Gök Barok
25 – 26 Aralık: Yeni Yıl Konserleri