“geceden kalma bir şeyle oynuyor kalbim

 bugün biraz daha yorgun başlıyorum”

“Bir  Gün Sevişmeyi Bana”, Arkadaş Z. Özger

 

Asıl ismi Zekâi Özger. Şiirlerini öyle samimi, öyle davetkâr yazdı ki okuyanlara bir arkadaş olma umuduyla onları Arkadaş Z. Özger ismiyle yayınladı. Bursa’da ikamet eden Selânik göçmeni yoksul bir ailenin oğluydu. Vakti gelince Ankara’ya okumaya gidecekti. Belki de bu yeni yerde, tedirgin insanların ve ardı arkası kesilmeyen kasvetli günlerin şehri Ankara’da Radyo-Televizyon okurken kendi deyimiyle “erkek olacaktı” Özger, erkek olmak her ne demekse öğrenecekti önünde sonunda. “Ve erkekliğin ne işe yaradığını / louis charles royer’dan soracaktı“; fakat 1973’te yine tedirginliğin sel gibi Ankara sokaklarına aktığı bir nisan gecesi, izbe bir sokakta merdivenlerden aşağı düştü. Meşrutiyet Caddesi’nde tedirgin olmakla meşguldü insanlar, kimsenin ruhu duymadı. Ağır düşmüştü Özger, öngörülemezlik bir karın gibi içine almıştı onu. Karanlığın en dibini boylamış ve orada öylece kalakalmıştı. Ertesi sabah düştüğü yerde bulunduğunda ise genç şaire erkek olabilmiş miydi, erkeklik neyin nesidir, ne işe yarar diye kimse sormadı, soramadı.

“bordo diyorum bordo bir renktir

 kan pıhtılaşınca bordoya

 ölüm uzadıkça bordoya çalar

 çünkü nerede bir böcektir çiçeğe konar

 döllenme dullanmış bir kızın bordo çiçeği olur”

“Güzleme”, Arkadaş Z. Özger

 

 

Okulu bitirdikten sonra TRT Ankara Televizyonu’nda kurgucu olarak çalışmaya başladı. Arkadaş Z. Özger’in yayımlanan ilk şiiri “Niye Kapalı Kapılarınız – Bulamıyoruz” oldu. Bunu Soyut, Forum, Papirüs, Yordam, Dost, Yansıma dergileri ile Ulus gazetesinde yayımlanan yazı ve şiirleri izledi. Şiirlerini genellikle öz keşfinin bir yansıması olarak kaleme aldı. Sevgi, cinsellik, cinsel kimlik ve davranış, ölüm gibi dönemin hassas ve tabulaştırılmış konuları ona ilham oldu. Okurların çoğuna yabancı gelecek, kötümser hatta “ürkünç” üslubuyla ve absürt, norm dışı benzetmeleriyle yazdığı şiirleri yukarıda adı geçen dergilerde yer aldı. Sahici ve dolaysız bir yazım stili benimsedi; örneğin ölümle ilgili yazarken “kan”, “yara”, “irin”, “cenin” gibi kelimeleri sakınmadan kullandı şiirlerinde. Gerçek olanı aktarmaktan şüphe etmedi. İlginç olansa temayla ilişkili bu doğrucu kelimeleri “alakasız” kelimelerle harmanlamasıydı; fakat anlatımı öylesine gündelik, öylesine sıcaktı ki şiirlerinde yaptığı bu girişim bir kez olsun bile sırıtmadı.

“gece

 bir tabut gibi çöker omuzlarıma

 bir ölünün iççekmesi olur rüzgâr

 hüzünle düşünürüm uzaktaki bir evi

 yıldızlar sayılmaz: hasret uzakta

 hasreti bir ben bilirim

 bir de gecenin gözlerindeki baykuş

 baykuş kötü kuş baykuş çirkin kuş

 onu hüznümle güzelleştiririm. hüznümle

 süsler. bir damın üstüne oturturum

 süsler. damımın üstüne oturturum

-sizi hiç bu kadar yakından görmedimdi

 

 

ey insanlar

ey gecede unutulmuşluğumun yargıçları

iğrenerek öpüyorum parmaklarınızı

iğrenerek. hepinizi kucaklıyorum ilkin

ağzınızı dudaklarınızı dişlerinizi öpüyorum

bilmiyorsunuz. ben kendimi öpüyorum”

“Hüzün Mevsimi”, Arkadaş Z. Özger

 

“Merhaba Canım”, Arkadaş Z. Özger belgeselinin afişi.

24 Ocak 1971 tarihinde Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi yurduna yapılan polis baskını sırasında başına ağır darbeler aldı. Sonradan anlaşıldı ki 1973 Mayıs’ında, gencecik şairi henüz 25 yaşındayken kollarına alan ölümün asıl sebebi, bu ağır darbelerden kaynaklı bir beyin kanamasıydı. O dönem söylenilenlere göre baskında böylesine vahşice dövülmesinin sebebi eşcinsel olmasıydı. Murathan Mungan yaptığı bir konuşmada bu olayı doğrular nitelikte Ankara’da geçen kendi öğrencilik yıllarında, eşcinsellerin gittikleri kafe ve çeşitli mekanlarda  onların baskı ve şiddete maruz kaldığını belirtmişti. Özger, Ankara’daki öğrencilik yıllarını Murathan Mungan’dan birkaç yıl önce yaşamıştı ve çoğu zaman politik kişiliğiyle göze çarpmış olsa da eşcinselliğe ve toplumdaki eşcinsel rollere dikkat çekerek de şiirlerini yazdığı olmuştu.

“ben az konuşan çok yorulan biriyim

 şarabı helvayla içmeyi severim

 hiç namaz kılmadım şimdiye kadar

 annemi ve allahı da çok severim

 annem de allahı çok sever

 biz bütün aile zaten biraz

 allahı ve kedileri çok severiz

 

 

 ve bir gün hiç anlamayacaksınız

 güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum

 düşüverecek ellerinizden ellerinizden ve

 bir gün elbette

 zeki müreni seveceksiniz

 (zeki müreni seviniz)”

“Merhaba Canım”, Arkadaş Z. Özger

 

“ah şaşıyorum nasıl ölmediğimize”

“Adak”, Arkadaş Z. Özger

 

Ölümünden sonra şiirleri Şiirler isimli kitapta toplandı. Fakat bu durum Özger’in isteğine aykırıydı; çünkü o, şiirlerinin toplanacağı kitap için “Ne zaman yayımlarsam yayımlayayım adı ‘Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası’ olacak!” demişti. Gelgelelim erken ölümü sebebiyle onun bu isteği o zaman karşılanamamıştı. Kitabın ikinci basımı Sevdadır ismiyle yapıldı. Nihayet 2014 yılında, şairin ölümünün kırk birinci yıldönümünde yeni baskı Ve Yayınevi tarafından Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası ismiyle yayımlandı. Ölüm, o 28 Nisan gecesi Arkadaş Z. Özger için bu denli erken gelmemiş olsaydı belki bugün LGBT hareketinin geldiği yolu o da görüp övünebilirdi. Gördüğü baskı ve şiddeti belki de unuturdu.

Bundan böyle, umuyoruz ki başka Arkadaş’larımız ölmez ve LGBT bireylere yapılan nefret suçları cezasız kalmaz.

“ben çok deniz oluştum

 ağzı kılçıklı dili çatallı balıklara

 şölen kurdum sularımda

 soluğu yosunlu deniz delikanlıları

 yüreğime attıkça nasırlı ağlarını

 ürpertiyle köpürürdü dalgalarım

 

 acı hicranla atsa da ağını yorgun sularıma

 bir balıkçı en çok balıksız havalardan hoşlanır

 çünkü yalnız balıkçı bilir balık aşkının ne olduğunu

 balık sevgisinin balık avına erdem olduğunu…”

“Kurdeşen”, Arkadaş Z. Özger

 

Kaynakça:

 

Özger, Arkadaş Z. Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası. Zeytinburnu/İstanbul: Ve Yayınevi, 2014.

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/6326/bir-gun-degisir-elbet

25’inci Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü “kitapsızlara” verilecek …

Bir Arkadaş Z. Özger belgeseli: “Merhaba Canım” — Gazete Karınca

Arkadaş Zekâi Özger belgeseli “Merhaba Canım”dan fragman – bant mag

 

Leave a Reply