Bilkent’ten Turizm Bakanlığına Uzanan Bir Kariyer: Fatma Özsoy

Bilkent öğrencileri ve mezunları bulundukları yerlerde fark yaratmaya devam ediyor. Bir öğrenci olarak mezunlarla konuşmak ve onların hikayelerini dinlemek bana hep ufuk açıcı ve keyifli gelmiştir. Birkaç hafta önce staja başladığım Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünde bir mezunumuzla karşılaştım: Fatma Özsoy. Amerika, İngiltere, Orta Doğu ve Asya-Pasifik Daire Başkanı olarak görev yapan Özsoy,  güler yüzüyle ve parlak kariyeriyle dikkat çekiyordu. Kendisi gazetemiz için yaptığım röportaj teklifimi beni kırmayarak kabul etti. Röportajın yapılacağı gün çok hasta olmama rağmen iş hayatında birçok kişinin yakındığı izin sorunuyla ben de yüzleşmek zorunda kaldım. Yine de Fatma Hanımın yüksek enerjisi sayesinde güzel geçen röportajımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.

GazeteBilkent: Merhaba Fatma Hanım. Öncelikle Bilkent Üniversitesi Öğrencilerine yol göstermek amaçlı yapılan bu mezun röportajına katılmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Sizi biraz daha yakından tanıyabilmemiz için çok kısa öz geçmişinizle başlayalım isterseniz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Fatma Özsoy: 1978 Ankara doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi TED Ankara Kolejinde okudum. Sonra Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünü bitirdim. Bitirdikten sonra bir sene özel sektörde çalıştım. Daha sonra Devlet kadrolarında çalışmak için sınavlara girdim. Öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığında Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğüne bağlı olarak Kültür Merkezlerinin iç donanımı ile alakalı çalışmaya başladım. Kültür Merkezlerinde çalışırken İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Endüstriyel Ürün Tasarımı bölümünde yüksek lisansa başladım. Fakat biraz tembellik ettim ve iki dersim kaldı, bitmedi. (Güler) Daha sonra Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğündeki Arazi Tahsis Bölümüne geçtim. 6 yıl bu bölümde görev yaptım. Daha sonra Tanıtma Genel Müdürlüğünde Amerika ve İngiltere Masasında sorumlu uzman olarak çalışmaya başladım. 2013-2016 yılları arasında New York kültür ve tanıtma ataşesi olarak görev yaptım. Döndükten sonra Milli Eğitim Bakanlığından bir teklif geldi ve burada daire başkanı olarak başladım. Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünde Yurtdışı Burslar ve Uluslararası Anlaşmalar Daire Başkanı oldum. Burada 8 ay kaldım. Son olarak Kültür ve Turizm Bakanlığına geri döndüm ve Tanıtma Genel Müdürlüğünde Amerika, İngiltere, Orta Doğu ve Asya-Pasifik Daire Başkanı olarak hala görev yapıyorum.

GazeteBilkent: Bilkent İç Mimarlık bölümünü tercih etme sebepleriniz nelerdi? Şu anki bilgi birikiminizle ve bakış açınızla, tercih yapacak olsanız üniversitelerden hangisini, hangi bölümü ya da hangi iş kolunu tercih ederdiniz?

Fatma Özsoy: Açıkçası İç Mimarlık ve Çevre Tasarımını merak ve yeteneklerimden dolayı tercih ettim. Çizim yeteneğim vardı. Bizim dönemimizde Yetenek Sınavı vardı ona girdim. Sonra da burs alınca burslu devam ettim. Fakat şimdi olsa Uluslararası İlişkiler ya da Kamu Yönetimi okumak isterdim. Çünkü yurtdışında diplomatlık yaptım. Şimdi yine hep yurtdışıyla çalışıyoruz. Uluslararası İlişkilerin bana daha faydalı olabileceğini düşünüyorum.

GazeteBilkent: Peki, öğrenciyken bu alanlara ilginiz olduğunun farkında mıydınız?

Fatma Özsoy: Hayır. Hiç alakam olmayacağını düşünüyordum çünkü devlette çalışmayı düşünmüyordum. Kendi ofisimi açıp mimarlık yapacağımı düşünüyordum. Kader bir şekilde beni buraya getirdi.

GazeteBilkent: Üniversite döneminde veya sonrasında yurt dışı tecrübeleriniz oldu mu? Öğrencilere bu yönde tavsiyeleriniz nelerdir?

Fatma Özsoy: Evet. Ben ataşe olarak görev yaptığım dönemde 3 yıl New York’ta yaşadım. Bana çok katkısı oldu. Hayat tecrübesi oldu. Diplomatik anlamda Amerika-Türkiye ilişkilerini birebir gözlemledim, orada o havayı teneffüs ettim. İnsan ilişkileri, uluslararası ilişkiler… Bu alanlarda çok faydası olduğunu düşünüyorum. Bence öğrencilerin yurtdışı tecrübesi olmalı. Erasmus olabilir, değişim olabilir. Ya da üniversiteyi bitirir bitirmez yurtdışına gidip en başta hayatı öğrenebilirler. Dilleri, farklı kültürleri ve farklı iş alanlarını tanıma adına faydalı olabilir.

GazeteBilkent: Üniversite hayatınız boyunca staj/iş tecrübelerinizden bahseder misiniz? Üniversiteden sonra nasıl bir kariyer planlaması yaptınız? Yaptığınız tercihlerin hayatınıza kazandırdıkları/kaybettirdikleri nelerdir?

Fatma Özsoy: Staj gerçekten çok önemliydi. Bizde bir büro stajı ve bir şantiye stajı vardı.  Şantiye stajımı Barmek İnşaat, şu anki Angora Evlerinde 2 ay kadar yaptım. Büro stajımı ise şimdi hala inşaatı atıl olarak devam etmekte olan Köroğlu’ndaki bir otel inşaatında, Hattat İnşaat’ta yapmıştım.  Açıkçası okulu bitirdikten sonra mesleğin içine girdikten sonra daha iyi kavrayabiliyorsunuz. Yıllar, tecrübeler insana daha çok şey kazandırıyor. Mesela bizim meslekte ilk yaptığınız tasarım süper olmayabilir ama üçüncü-beşincide daha iyi olabiliyor. Bence tecrübe her şeydir. Üniversite döneminde yaptığım stajlar bana tecrübe kattı.

GazeteBilkent: Bilkent’i 3 kelime ile tanımlayın dersek bu kelimeler neler olurdu?

Fatma Özsoy: Özgüven, Bilimsellik, Sanat.

GazeteBilkent: Üniversite hayatınızda yaşadığınız veya unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşabilir misiniz?

Fatma Özsoy: Biz hep proje yapardık, F binasında sabahlardık. Okul bittikten sonra ne yapmayı düşünüyorsun derlerdi. Hani genelde master-doktora yapmak istiyorum ya da yurtdışına gideceğim gibi cevaplar olur ya… Bizim bölümde genelde arkadaşlar ve ben dâhil, mezun olduktan sonra uyuyacağım derdik. Öyle hasret kalmıştık uyumaya dört yıl boyunca.

GazeteBilkent: Daire Başkanı olarak çalıştığınız Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü’nün vizyon ve misyonlarından bize kısaca bahsetmek ister misiniz?

Fatma Özsoy: Ülkemizi yurtdışında PR, reklam, ağırlama bakımından temsil ediyoruz. Yurtdışındaki insanların Türkiye algısını onları bizzat buraya getirerek ya da orada yaptığımız reklamlarla bütünleştirmeye çalışıyoruz. Türkiye’nin modern yüzünü anlatmaya çalışıyoruz. Eskiden olduğu gibi fesli, bıyıklı, çarşaflı insanların ve develerin olduğu Arap tarzı vizyonundan ne kadar Asya-Avrupa bütünleşmesine yöneldiğimizi göstermeye çalışıyoruz. Bunu reklam, ağırlama yolları ile yapıyoruz. Gazetecileri ülkemizde ağırlıyoruz. Mesela Amerika’dan gelen turist, kültür ya da din turizmi için Efes’e, Kapadokya’ya, İstanbul’a gelir. Bir Alman turist deniz, kum, güneş için Antalya’ya, Ege’ye gelir. Ya da bir Arap turist Karadeniz’e yayla turizmine gelir. Bunları göz önünde bulundurarak lanse etmeye çalışıyoruz. Zaten Türkiye’ye gelen turistler bakımından dünya 6.sıyız. Bunları bu şekilde lanse ederek tur operatörü, fuarlar ve acenteler sayesinde elimizden geldiğince reklam yapıyoruz.

GazeteBilkent: Mezun olmak üzere olan birçok üniversiteli gencin aklında şu soru işareti vardır: Devlet mi özel mi? Sizce hangisi ve neden?

Fatma Özsoy: Bence ikisi de çok önemli. Özelde çalışan birinin de devlet tecrübesi olmalı. Devletten emekli olduktan sonra ya da emekli olmadan da özel tecrübesi elde edilmeli. Açıkçası ben devlette olmayı hiç hayal etmiyordum. Hiç istemiyordum çünkü benim işimle alakalı olduğunu düşünmüyordum. Ama devlete girince yurtdışı fuarlarında görev yaparak mesleğimi icra edebildim. Şahsi olarak devletteki kariyerimden sonra da özel sektörde belki yönetici pozisyonunda bir kariyer düşünebilirim.

GazeteBilkent: Devlet kadrolarında yer almak isteyen öğrencilere neler tavsiye edersiniz? Akademik başarı, sosyal etkinlikler ve kişisel ilişkiler düzleminde değerlendirebilir misiniz?

Fatma Özsoy: Network çok önemli. Akademik başarı bence çok da önemli değil. Ben çok başarılı bir öğrenci değildim ama çok kötü de değildim. Ortalama bir öğrenciydim ama iş hayatında Allah’a çok şükür iyi bir pozisyondayım. Daha da iyi olmasını isterim. Her şey tecrübeyle alakalı. Deneyip gözlemlemek gerekiyor. Ülkenin şartları da çok önemli. Bunun dışında yurtdışı tecrübesi çok önemli. İş için olmasa da sadece orada yaşamak bile çok şey katıyor insana, önünüzü daha iyi görebiliyorsunuz. Üniversitede bir kariyer hedefliyorlarsa yüksek lisans zaten çok önemli. Olmasa bile kendi alanlarının dışındaki bir branşta yüksek lisans yapmalarını öneririm. Ben şu an Endüstriyel Ürün Tasarımı bölümünde yapıyorum ama bir İşletme yüksek lisansı yapmak isterdim. Dil eğitimi ile ilgili olarak yalnızca İngilizcenin yeterli değil. Çince, Japonca, Korece, Rusça gibi diller de çok önemli. Almanca, Fransızca gibi dillerden bahsetmiyorum bile. Bence insanın en az 3 dili olmalı.

GazeteBilkent: Son olarak gençlere yönelik söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Fatma Özsoy: Hayallerinin peşinden koşsunlar. Herkes sevdiği işi yapsın, yoksa asla mutlu olamazlar. Bu özel hayatlarını da etkiler. Bulundukları ortamı sevmeyi öğrenmelerini öneririm. Yaptıkları işte muvaffak olabilmek için daha fazla gayret, daha fazla çaba göstermeliler. Hiçbir zaman yılmamaları gerektiğine inanıyorum. Tabii ki önlerine onları tökezletecek durumlar çıkacak. Kişiliklerinden ödün vermeden o tümsekleri aşmalarını öneriyorum.

GazeteBilkent: Tavsiyeleriniz bizim için önemliydi. Vakit ayırdığınız için tekrar teşekkür ederim.

Leave a Reply