fft107_mf4923935

Christopher Nolan, 2006 yapımı olan kült filmi The Prestige ‘de sihirbazlığın üç evresinden bahseder. Vaat, Dönemeç ve Prestij. Vaat, sihirbazın yapacağı sihrin sunumu olurken Dönemeç yani dönüm noktası ise sihirde kullanılacak malzemelerin sunum evresidir. Bu evrelerden en önemlisi ise son evre yani Prestij evresidir. Sihrin yapıldığı ve seyircilerin etkilendiği an. İşte Karşıyaka’nın geçtiğimiz üç senedeki gelişimi bu evrelerin birer karşılığı ve kazandıkları şampiyonluk; kurdukları hayâlin prestij evresi.

Genelde her takımın başarıya giden yolda kendilerini motive etme anlamında bir mottosu oluyor. Örneğin; dört sene önceki Oktay Mahmuti yönetimindeki Galatasaray “Son Topa Kadar!” mottosunu benimsemiş ve bu doğrultuda ilerlemişti. Ufuk Sarıca ve Karşıyaka ise bu yola “Bizim bir hayâlimiz var.” diyerek çıktı. Üç senelik bir gelişim sürecinin ardından hayâlleri realize etmeyi başardılar. Peki Ufuk Sarıca ve ekibi bu üç senelik süreçte neleri başardı? Bu noktaya gelmeyi nasıl başardılar?

Öncelikle Ufuk Sarıca’nın nasıl bir basketbol mantığına sahip olduğunu incelemek gerekiyor. Ufuk Sarıca antrenörlük kariyerine ilk adımlarını atarken 2007-2008 yılında Beşiktaş’ın yardımcı antrenörlüğünü yapıyordu. O zaman takımın başında Ergin Ataman vardı ve Ergin Ataman gibi önemli bir koç ile çalışma fırsatını yakaladı. Bu önemli çünkü iki antrenörün de benimsediği oyun felsefesinin benzerlikler taşıdığını düşünüyorum. Bunun izlerini de 2012 yılında Karşıyaka’nın başına geldiğinde yaptığı oyuncu tercihlerinden görebiliriz. Ergin Ataman yıldız oyuncularla çalışmayı seven ve yüksek egoları bir arada tutmayı başarabilen bir antrenör. Onun oyun yapısında oyun kurucu, forvet ve pivot pozisyonları önemli bir yer kaplar. Oyun kurucu; topa yön verebilen, lider özellikli bir oyuncu olmalıdır. Kısa forvet pozisyonunda oynayan oyuncu ise fizik gücü yüksek, takımı ateşleyici bir oyuncu olurken pivot pozisyonunda ise atletizm özellikleri yüksek iyi bir çember koruyucusunu tercih eder.

1614712-34291890-640-360

Ufuk Sarıca’nın 2012 Karşıyaka’sına baktığımızda bu bağlamda göze çarpan üç oyuncu var. Bobby Dixon, John Diebler ve Alade Aminu. Topa yön veren lider bir guard, yay gerisinden çok iyi bir atıcı ve takım adına X – Faktör olabilen bir kısa forvet ve atlet bir uzun. İlk senesinde takımın iskeletini bu oyuncular üzerine kuran Ufuk Sarıca 4 numaralı pozisyona da şutu olan bir uzun tercih etti. Çünkü modern basketbolda oyun kurucular ile oyunu açamadığınızda 4 numaralar çilingir görevi görmekte ve bu oyuncuların iyi şut atması sizin adınıza önemli bir güç çarpanı oluşturuyor. Bu kadro ilk seneden meyvesini vermiş ve Eurochallenge kupasında finali görmüştü. Finali dramatik bir şekilde kaybetse de Ufuk Sarıca ve takımı ‘Vaat‘ evresini tamamlamşlardı.

Geçtiğimiz sezon ise kadroda bazı değişikliklere gitti Ufuk Sarıca. Pivot pozisyonunda atletizmden vazgeçerek Esteban Batista gibi ikili oyun becerisi yüksek bir oyuncu tercih ederken takımın yapı taşları olan Bobby Dixon ve John Diebler kadroda kalmıştı. Pivot pozisyonunda vazgeçilen atletizm; 4 numaralı pozisyonda Leo Lyons ile denenmeye çalışıldı ama uyum sorunu yaşayan oyuncudan istediği verimi alamadı Ufuk Sarıca. Geçtiğimiz sezon Barış Hersek, Evren Büker ve Can Altıntığ gibi gözden düşmüş yerli oyuncuları tekrar vitrine çıkarmayı başaran Ufuk Sarıca sezonu Türkiye Kupası şampiyonluğu ile bitiriyordu. Artık ‘Dönemeç‘ evresi de tamamlanmış ve artık asıl hikayenin başlayacağı evreye adım atıyordu.

Sene başında Esteban Batista’nın gidişi ile Ufuk Sarıca burada yine atlet bir uzuna yöneldi ve 4 numaralı pozsiyonda da şutu olan bir atlet oyuncu tercih etti. Pivot pozisyonu için Lietuvos Rytas’ta iyi bir sezon geçiren Juan Palacios takıma katıldı. Palacios hücum anlamında ikili oyun silahı öne çıkmış bir oyuncuydu ama bu sezon orta mesafe atışlarını ve sırtı dönük hücumlarını Karşıyaka’da geliştirerek ligin en iyi pivotu konumuna evrildi diyebilirim. Bununla beraber atlet 4 numara Kenny Gabriel’ı bir ribaund canavarı olarak da görebiliriz. Genellikle kenardan oyuna dinamizm getiren bir oyuncu olan Gabriel takımı adına çok önemli bir tamamlayıcı oldu. Bununla beraber sezon başında takımın iskeleti yine korunmuş ve Türkiye Kupası’nın kazanılmasında önemli katkıları olan Dixon, Diebler ve Barış Hersek kadroda tutulmuştu. Öte yandan final serisinin en kilit oyuncusu olan DJ Strawberry ise takımın savunma lideriydi ve önce Goudelock – Bogdanovic daha sonra da serinin iki maçını kaçırmış olsa da Heurtel ve Janning’i durduran isimdi.

CHo6m2VWsAARKk2

Karşıyaka sezon başında hiç kimsenin şampiyonluk şansı vermediği bir takımdı. Bu da gayet doğal bir durumdu hele ki Obradovic ve Ivkovic gibi antrenörlerin bulunduğu bir ligde bu tarz bir iddiada bulunmak kolay değil. Ancak gün geçtikçe üzerine koyan ve bir önceki günden daha iyi olan bir Karşıyaka gördük. Bu tarz düşük bütçeli takımlarda bu tarz hedeflere ulaşmak için oyuncuların saha içinde keyif alması gerekir ve her geçen gün kendi oyunlarını geliştirip, çeşitlendirmesi gerekir. Bu kimyayı yakalamak da oldukça zor. O nedenle Ufuk Sarıca ve ekibinin bu başarısı oldukça kıymetli. Ufuk Sarıca ve ekibi “Bizim bir hayâlimiz var.” diye çıktıkları yolda hayâllerine ulaştılar. Ancak hayatta hedefler ve hayâller bitmez. Belki de bugüne şampiyon koç olarak uyanan Ufuk Sarıca’nın artık yeni bir hayâli var. O da Euroleague’de neler yapacağı…

Leave a Reply