İlk okuduğunuz kitabı ve kahramanını hatırlıyor musunuz ? Bu kitap, okuma bilmediğiniz dönemlerde birinin size okumasını istediğiniz öyküyü içinde barındırıyor olabilir. Sizin okuduğunuz ve etkilendiğiniz ilk kitap da olabilir. Yani bahsettiğim kitap, çocukluk döneminizden aklınızda kalan en özel kitap. Sizlerden, bu kitaba yoğunlaşmanızı isteyeceğim. Kitabın kahramınının sevinçleri ve üzüntüleri ile sizin sevindiğiniz ve üzüldüğünüz olgular arasında nasıl bağlantılar olduğunu düşünün. Hayattan beklentileriniz bu kahramanın beklentileriyle aynı mı ? O kahraman büyümüş olsaydı; yaşadığınız yaşamı mı yaşardı, kurduğunuz hayalleri mi kurardı ? Bahsettiğim kahraman ile aramızda hayat boyu süren bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Onlar, dünyayla kurduğumuz ilk bağlardan ve ileride “her şeyin bir nedeni vardır.” diye yorumlanan davranışlarımızın nedenini oluşturuyorlar. Yaşamımız boyunca elimizden tutuyorlar. Bu durum bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde gerçekleşiyor. En nihayetinde, hayatımızın yaklaşık 8 yılını birlikte geçirdiğimiz çocuk kitapları aslında kim olacağımızı belirlemiş oluyor. Bu sebeple, sandığımızdan daha önemliler. Bu bağlamda, Türk Edebiyatı’nda çocuk kitaplarına hassasiyetle yaklaşan yazarlardan olduğunu bildiğim Cahit Zarifoğlu’nu bir kez daha okudum.
Çocuklar için yazmakta, çocukça, katışıksız bir mutluluk vardır,
bir görevin yerine getirilme duygusu ve tatmini vardır,
bir sorumluluğa evet demenin kahramanlığı vardır…
Cahit Zarifoğlu denilince, akla ilk olarak Yedi Güzel Adam başyapıtı gelir. Şair yönüne aşinayızdır daha çok. Oysa İkinci Yeni’den sonraki 60 Kuşağı’nın önemli şairi, edebiyatın hemen hemen her türünde eser vermiştir. Çocuk yazarlığına ilişkin sorulan soruları da “Bir tek bu alan kalmıştı denemediğim.”* diyerek yanıtlamaktadır. Bu üretkenlik niteliğinin sorgulanmasına neden olmamalıdır bence. Zira, Zarifoğlu yalnızca yazmamakla kalmamıştır. Yazma nedenlerinin hep derinlikleri vardır. Kalemiyle dokunabileceği yaşamların farkında bir çocuk kitabı yazarıdır. Dolayısıyla, yazımın başında da belirttiğim gibi, hassasiyetle yazmaktadır.
Çocuklara yazmak hiç kolay değildir. Onların algılarına inmek, kelimelerin gücüne onları ikna etmek oldukça zordur. Kendi yaşamları ile nedensellik bağı kurmalarını sağlamak belki de bu noktada yazarları en çok zorlayan unsurdur. Zarifoğlu içinse çocuklara yazmak adeta sığınaktır. “Çocuklar için yazmak bana at oynatabileceğim çok geniş bir alan açtı. Burada masal, rüya, hayal, hikâye, gerçek, gerçeküstü ve akla gelebilecek her şey vardı. Bir anda büyük olmanın zorluklarının ötesine geçiveriyordunuz. Sizi bağlayan bir şey yoktu. Yazarken bir tür çocuk safiyetini,çocukluğu giyiniyordunuz.”*
Küçük Prens’i hâlâ okuyan yetişkin bir neslin varlığından hepimiz haberdarız. Hatta, bir çoğumuz da o neslin içinde yer alıyoruz. Küçük Prens’in imgelerini çok seviyoruz. Hatta imgelerinin hayata dair önemli felsefeleri içinde bulundurduğunu biliyoruz. Bu durumu Zarifoğlu’nun Konuşmalar kitabı ışığında değerlendirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum: “Büyüklere yazdığınız zaman bu sadece büyükler için olur. Çocuk kitaplarının okuyucularının yüzde ellisinden fazlasının büyükler olduğunu sanıyorum.”** Zarifoğlu’na katılıyorum. Yetişkinler, çocuk kitapları ile kimi zaman kendi içlerindeki çocuğu yeniden keşfederler kimi zamansa yaşama dair sembollerle örtülü bir metinden hayata dair çıkarımlarda bulunurlar. Cahit Zarifoğlu’nun yazarlığı da böyledir. Yetişkinlere de hitap eden masallar anlatır. Tıpkı Küçük Prens gibi, okuyucularına yaşam deneyimleri doğrultusunda yeni anlamlar çıkarma imkanı sunar.
Çocuk kitabı yazarlarının didaktik tutumu dikkat çekicidir. Öyle ki, sanki kendi geçmişlerine öğüt veriyormuşçasına yazanlar vardır. Bu sebeple de çoğu zaman, yazarın kendi çocukluğu ile yüzleşmesi olarak ele almak mümkündür çocuk kitaplarını. Zarifoğlu’nda ise bu tutuma rastlanıldığını düşünmüyorum. Yazar, özellikle kitaplarına kendi çocukluğunu katmaktan uzak durmaktadır. “Ne korkunç bir iklimdi çocukluğum“*** diyen Zarifoğlu, yalnızca büyüklere anlatabileceği bir çocukluk yaşadığını belirtir. Bu sebeple, çocuk kitaplarında ne çocukluğa özlem ne de geçmişle yüzleşme olgularına rastlanmaz. Büsbütün çocuklara ve içindeki çocuğun uyanmasını bekleyen yetişkinlere yazar.
Zarifoğlu’nun çocuk kitabı yazarlığına ve imgelerine dair daha detaylı okumak yapmak isterseniz, aşağıda yer alan kaynakları öneririm.
*ŞİRİN, Mustafa Ruhi,Ergin Çocukların Yazarı: Cahit Zarifoğlu, Türk Dili Dergisi
**Zarifoğlu, Cahit, Konuşmalar
***Zarifoğlu Cahit, Şan,
Görseller :
https://www.google.com/url?sa=i&source=images&cd=&ved=2ahUKEwjwlpPqkInhAhUN3KQKHQvxAhQQjhx6BAgBEAM&url=https%3A%2F%2Fmekandergi.net%2Fadanmis-bir-omur-cahit-zarifoglu%2F&psig=AOvVaw1BSRiekTJSYU3keBbLBKu6&ust=1552910571195326