1980’lerde Tayvan’ın Taichung şehrinde ufak bir çay dükkanı olan Chun Shui Tang‘da hayat bulan tapioca incileri, farklı damak lezzetlerine uygun çeşitli tatlarla hazırlanan bir çeşit süt ve çay karışımıyla, yeni neslin içeceği olan Bubble Tea‘yi oluşturur. Günümüzde özellikle sosyal medyada sükse yapan bu ürünü, birlikte derinlemesine inceleyeceğiz.
Esrarengiz kılan hammaddesi: Boba
Patlayan baloncuklarıyla bizlerde adeta bir lezzet patlamasını tümüyle yaşatan Bubble Tea’yi sıradan bir çaydan farklı kılan özelliği ise içerisindeki baloncuklar! Tapioka incisi veya boba olarak adlandırılan bu baloncuklar, her ne kadar başlangıçta yüksek şeker oranıyla sağlığımıza zararlı görünse de bu sadece meyve pürelerinin, manyok* ve nişastadan oluşan küçük topçuklara enjekte edilmesiyle oluşur. Sanılanın aksine belirli aralıklarla tüketildiğinde, bizlere sunduğu çeşitli opsiyonlarıyla kahve molalarımızın yerini dahi alabilmektedir.
Sanılanın aksine günümüzde çeşitli ülkelerde kullanılan orijinal boba, siyah renklidir ve Türkiye versiyonu olan beyaz bobalara kıyasla daha küçüktür. Her ikisini de içmek için özel üretilen daha geniş ağızlı pipetler üretilmektedir. Aynı zamanda sürdürülebilirlik açısından tıpkı sıradan pipetlerde de olduğu gibi bu pipetlerin de geri dönüştürülebilir veya doğada kolay çözünebilir plastikten yapılması üzerine çeşitli çalışmalar da yürütülmektedir.
Güney Afrika kökenli, manihot esculenta bitkisinin kökü ile üretilmiş olan tapioca incisi tatsız, kokusuz ve renksizdir. (Görsel: Türkiye’de kullanılan manyok)
İlk zamanlar yalnızca soğuk içeceklerde kullanılan bubble tea, Otel kafe ve restoranlarda da sıkça karşılaştığımız bir ürün haline gelmeye başlamıştır. Şimdilerde özellikle fit tatlı, waffle ve kurabiyelerde de karşımıza çıkmaktadır.
Hatta pizzada bile!
Damak zevkinize uygun çeşitli eklemelerle tamamen hayal gücünüzün eseri olabilen Bubble Tea, restoranlara eklenmeye başlayan vegan seçenekleriyle de hiçbir müşterisini unutmuyor.
Aromalarla zenginleştirilen çay…
Bu başlığı pek uygun görülmeyen üç nokta ile başlattım çünkü hem kendi yazım tarzımdan bir parça katmak istedim hem de ”çay” kavramının sizin için ne anlama geldiğini size fark ettirmeden, birkaç saniyeliğine de olsa çayla ilgili anılarınızı hatırlamakla, bu basit görünen ama hikayelerle derinleşebilen içecek üzerine düşünmekle baş başa bıraktım.
Aslında sadece hayatımızda bulunan tıpkı su gibi sıradan içilebilir bir likit fakat en çok çay tüketen ülke olarak da hepimizin çay ile özel bir anısı olduğu kanaatindeyim ki tıpkı en sevdiğimiz çiçek gibi bizim özel olarak gördüğümüz bir çay aroması elbette vardır/ varlığını sürdürmektedir.
Önemli olan damak zevkimize uygun doğru aromayı bulmaktır, böylece kendimize mükemmel bubble çaylarımızı oluşturabiliriz. Bu hayatın tamamı için geçerlidir kanımca ki belki de soldaki görseldedir aradığımız tat, belki de çok uzaklardadır, kim bilir…
Bu bölümde size çayınızda doğru aromayı bulmanızda yardımcı olmak için ufak bir yolculuğa çıkaracağım ama unutmayın ki ben sadece bir rehberim, son karar sizin!
Öncelikle, tapioka incili çayımızın aromasının çoğunluğunu oluşturan su ve çay bazlı kısmının konsantre veya soğuk çay bazlarıyla hazırlandığını bilmeliyiz. Eğer siz de benim gibi soğuk içecek düşkünüyseniz veya bunaltıcı yaz sıcaklarına ferahlatıcı bir çözüm arıyorsanız, çayınızı 60-40 oranıyla sırasıyla konsantre ve soğuk baz şeklinde oluşturmalısınız. Diğer bir yandan ”Çay sıcak içilmez mi ya!” diyenlerdenseniz, çayınızı sadece konsantreden ibaret tutmak sizin için daha uygun olabilir.
Yukarıda bulunan ve onlara ek olan tüm meyveler, boba çayı için çeşitli kombinasyonlarda sunulabilir. Dikkat etmemiz gereken tek şey, tatların dengesini iyi ayarlamaktır. Uyumu yakalamakla sizi baş başa bırakırken alternatif tıbbın göz bebeği olarak görülen doğa harikası bitkilerden de bahsetmemek olmaz.
Yeni şeyler denemeyi kendine misyon edinmiş işletme sahipleri ise bu ucu açık sektörde içerisinde gojiberry, cranberry, hindistan cevizi, şeftali, misket limon, zerdeçal, bal, nane, süt reçeli ve tarçın gibi birbirinden farklı içeriklerin kombinasyonlarını bizlere servis etmektedir.
Ben ise sizlere sıkça karşılaşabileceğiniz birkaç bitkiden bahsedeceğim:
Matcha lezzetiyle açılışı yapacak olursam, kendileri Japonya’da Tencha adı verilen gölgede yetişen yeşil çayın, taş değirmenlerde ince bir toz haline getirilmesiyle üretilen geleneksel bir yeşil çay tozudur. Genellikle sütle birlikte tercih edilir.
Acı ve tatlı tatları bir arada bulunduran bir lezzete sahip olmasının yanı sıra sağlığa yönelik birçok faydası da biliniyor. Yeşil çay üretiminde de kullanılan itkisinden sadece siyah çay, matcha ve yeşil çay değil, günümüzün popüler çaylarından olan oolong çayı* ve beyaz çay* da elde edilebiliyor ve ilginçtir ki bu çayların üretimleri arasındaki tek fark fermente işlemlerinin süresidir. Kısaca Matcha dilde bıraktığı acı tada rağmen yudumladıkça tatlı gelen bir bitki tozudur.
Çoğumuzun Hibiskus olarak bildiği Hatmi çiçeği, halk arasında Narçiçeği, Medine Gülü ya da Amber olarak da bilinmekle birlikte kafelerde Kış çayı olarak da satışa sunulmaktadır. Kuzey Afrika ya da Güneydoğu Asya kökenli olduğu sanılan ve özellikle Tayland ve Çin’de yoğun olarak yetiştirilen ebegümecigiller familyasına ait bir bitki çeşidi olan Hibiskus, aynı zamanda ilaçlarda, doğal tatlandırıcı olarak ve baharat olarak da kullanılmaktadır.
Beyaz, turuncu, mor, kırmızı ve sarı renkleri de vardır fakat en çok tercih edileni ve en fazla üretileni kırmızı olandır. Kendine özgü aroması, keskin kokusu ve sağlığa olan faydalarıyla ekşiseverlerin favori bitkilerinden biridir.
Huzur veren bitki olarak da bilinen Bergamota geldi sıra. Aslında bir turunçgil olan bergamot, şekli ve ağır kokusuyla bizleri şaşırtmaktadır. Limonu andıran şekliyle Bergamot, minicik beyaz çiçekleriyle de gözlerimizi kamaştırmaktadır.
Kanımca Bergamotun en güzel ve en özel yanı ise eşsiz lezzeti ve mutluluk veren kokusudur ki zaten günümüzde (özellikle de kabukları ve suyu) parfüm, krem ve esans yağlarında yoğunluk arttırıcı olarak kullanılmaktadır. Sadece kozmetik sektöründe değil aynı zamanda da tütsü, banyo bombası gibi rahatlatıcı ürünlerde de kullanılmaktadır.
Son olarak benim de favorilerimden biri olan Mavi Kelebek Sarmaşığı (diğer bir adıyla Blue Butterfly Pea) Tayland’ın kuzey bölgesindeki dağlık alanlarda yetişen orkide bitkisi çiçeklerinin güneşte kurutulmasıyla elde edilmiştir. Günümüzde Güney Doğu Asya mutfağında bitkisel çaylarda ve doğal yemek boyası olarak kullanılmaktadır. Hindistan’da vücudu atıklardan ve stresten arındırmak üzere alternatif tıpta uzun bir süredir kullanılmaktadır.
Kısa ismiyle Mavi Çay, orkide aromasıyla beraber pirinç tadı sunmakla beraber içinde hiçbir katkı olmadan demlendiğinde masmavi bir renk verir. Limon ve onun gibi asitlerin mavi çayla buluşturulması sonucunda Mavi Çay, tıpkı bir indikatör gibi maviden pembe-mor renge dönüşür. Süslü restoranların sunumlarında bu bitkiyle sıkça karşılaşabilirsiniz.
Farklı damak lezzetlerine hitap eden aromalarla oluşturulan çaylar, çeşitli meyve püreleriyle doldurulan bobalarla işte bu efsanevi içeceği oluşturuyor. Sizleri de büyülediğini umduğum bu orijinal çayı hem kafelerde bulabilirsiniz hem de size hitap edecek şekilde kendiniz hazırlayabilirsiniz. Ya da belki siz de Shui Tang gibi kendi deneyimlerinizle hikayenizi yazarak kendi küçük işletmenizi ve tarifinizi oluşturabilirsiniz.
Sizleri Turgut Uyar’ın şu sözleriyle birlikte aromanızı bulma yolculuğuyla baş başa bırakıyorum…
''...Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de
Duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle...''
Tüm bitkilerden ve hikayelerinden bahsetmek isterdim fakat bu yazım için benim için özel ve sıkça tükettiğim bitkileri tercih ettim. Eğer merak ettiyseniz siz de kesinlikle botaniği araştırmaya başlamalısınız.
Farklı bir deneyimde yine, takipte kalın esenlikle…
Kaynakça:
- https://www.teaco.com.tr/popping-boba-nedir-ve-nasil-kullanilir/
- https://www.bobajoy.com.tr/haber/bobajoy-popping-boba-nedir-popping-boba-nerede-kullanilir
- https://www.timeout.com/istanbul/tr/restoranlar/bubble-tea-mekanlari