Vertov, 1913

1920’lerin Rusya’sı; devrimle kaynayan, meçhul bir geleceğe koşan doludizgin troyka…Bütün bir ülke toprağıyla, şehirleriyle, insanlarıyla ve de sanatıyla bu yabancı çağın rengine bürünüyor. Uzakdoğu’nun taygalarında çeliğin; Batı’nın büyük şehirlerinde ise kalemin, kağıdın ve kameranın savaşı sürüyor: Eski, “beyaz” Rus’a karşı devrimci, kızıl Sovyet!

David Abelevich Kaufman, bilinen adıyla Dziga Vertov böyle bir atmosfere açıyor gözlerini. Ülkesi gibi genç, dinamik, yenilikçi ve köküne kadar Marksist… 1918’de Moskova’da tıp öğrenimini bitirdikten sonra Halk Eğitimi Komiserliği’nde Sovyet hükûmetinin yaptığı ilk haber filmi programlarının editörlüğünü üstleniyor. Bu birimdeki tecrübeleri, aynı dönemlerde kafasında şekillenmeye başlayan yeni sinema vizyonuyla harmanlanınca Vertov’un kariyerindeki dönüm noktası oluyor. 

Yıllar süren deneyler, sayfalar dolusu kuram, Moskova’nın karanlık, nemli bir bodrumunda film şeritleri arasında geçirilen onlarca saatin sonunda bir sinema devrimi doğuyor: Sine-göz ve Sine-gerçek’in sineması. Bu sinemanın yaratıcıları, Vertov’un liderliğindeki Kinoklar, o güne kadar görülmemiş bir hedefle çıkıyorlar yola: Sinemayı tiyatronun ve edebiyatın güdümünden kurtarıp evrensel, nesnel ve proleter bir kimliğe büründürmek. 

Kinokara göre oyuncuların, setlerin ve belirli bir senaryonun olduğu eski sinema (Sine-dram), proletaryayı uyuşturmaktan, onları gerçeklikten uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Drama, içli müzikler ve edebî bir omurganın üzerine kurulmuş senaryolar eski dünyanın, burjuvazinin ürünleridir. Kinokların ülküsüne göre sinema, kendi başına ve kendi malzemeleriyle (dört boyut=mekan+ zaman) ayakta duran, tek işlevi gerçek dünyayı araştırmak olan bir mecra olmalıdır. Bu cüretkar ülküye göre gözleri Sine-dram’la boyanmış proletaryanın kurtarıcısı hem mekanda hem zamanda hareket edebilen; dünyayı insan gözünden daha açık seçik ve dinamik bir şekilde kaydedebilen makine-göz, Vertov’un deyişiyle Sine-göz (Kinoglaz), olacaktır.

“…Şimdiye kadar kameraya karşı çıktık ve onu gözümüzün çalışmasını kopyalamaya zorladık. Ve kopyalama ne kadar iyi olursa filmin de o kadar iyi olduğu düşünülüyordu … Bugünden başlayarak kamerayı özgürleştiriyoruz ve onu ters yönde çalışmaya itiyoruz -kopyalamaktan çok uzak bir yere. İnsan gözünün zayıflığı açıktır. Sine-göz’ü, hareketin kaosunda Sine-göz’ün kendi hareketinin sonuçlarını keşfetmeyi savunuyoruz; Sine-göz’ü, güççe ve kendini savunma potansiyelince gelişen kendi zaman ve uzay boyutlarıyla savunuyoruz.”

Sine-göz, Vertov’un film kuramında merkezî bir kavram. Sine-gerçek’in yularları bu makine gözün eline veriliyor. Kinoglaz Manifestosu’nda yönetmen filmi edebî bir akış hâlinde sunan bir sinematograf değil; bir “Kin-ok” (Sine-göz adam). Yönetmenin görevi filmlerinde Sine-göz’ün aracısı olmak, insan gözüyle makine göz arasında bir köprü kurmak. Sine-gerçek’te drama ve yazın yerlerini üstün makine Sine-göz’e bırakıyor: 

“Ben Sine-gözüm, mekanik bir gözüm. Bir makine olan ben, size dünyayı ancak benim görebileceğim şekilde gösteriyorum. Şimdi ve sonsuza dek, kendimi insan hareketsizliğinden azat ediyorum, daima hareket hâlindeyim, nesnelere yaklaşıyor, sonra uzaklaşıyorum, sürünerek altlarına giriyor, üzerlerine tırmanıyorum. Dört nala giden bir atın ağızlığıyla aynı hızda hareket ediyorum, son hız kalabalığın içine dalıyorum, koşan askerleri geride bırakıyorum, sırt üstü düşüyorum, bir uçakla birlikte göğe yükseliyorum … Benim yolum dünyaya dair yepyeni bir algılayış yaratmaya uzanıyor. Sizin bilmediğiniz bir dünyayı yeni bir şekilde deşifre ediyorum.”

“Kinoglaz” filminden: Sine-göz zamanı tersine çeviriyor.
“Film Kameralı Adam”dan: Halkın Sine-göz ile karşılaşması

Kinoglaz Manifestosu’nun kamera ve gerçeklik arasında dolaysız bir akış sağlanması üzerine kurulu olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda izleyici Vertov’un bu büyük iddiasına şu soruyu yöneltmekten kendini alamıyor: Gerçek, gerçekten de kadraja sığabilir mi? Muhteşem makine Sine-göz; istediği kadar güçlü olsun, gerçek hayatı ne kadar net ve birebir olarak anlatırsa anlatsın, eninde sonunda kendi gerçeklik algısını taşıyan bir yönetmenin buyruğundadır. Doğru, film şeridinde çıkanlar gerçek hayatın birebir karşılığı olacaktır. Peki şeritte ne olması gerektiğini, yani hangi gerçekliğin olması gerektiğini belirleyen yönetmen değil midir?

Bu basit gözlem dikkatli okuyucu tarafından anlamsız bulunabilir. “Elbette görüşleri, duyguları, eğilimleri olan insanın elinden çıkmış bir eser öznel olacaktır, nasıl tamamen nesnel olabilir ki zaten?” Gelgelelim Sine-gerçek ve dış dünyadaki gerçeğin arasındaki nüansı belirtmek için bu gözlem gereklidir. Vertov’un kurmak istediği Sine-gerçek, sapına kadar Komünist bir “gerçektir” çünkü. Kinokların manifestosu, Bolşevik devriminin sinema dünyasındaki analogunu andırır. Dünyanın geniş sahnesini proleterlere ve makinelere verir, onları olabildiğince yüceltir. Dönemin radikal ve saldırgan ruhunu da yansıtır bu çalışmalar. Vertov’un süregelmiş dramatik sinema geleneğini her fırsatta acımasızca eleştirdiği görülebilir:

“Biz kendimize, paçavralarını pazarlayan bir çöpçü sürüsü olan ‘sinemacılar’ın aksine Kinoklar diyoruz.”

Uzun lafın kısası, Vertov’un Sine-gözü apolitik bir izleyicinin açısından bakıldığında sola doğru şaşıdır. Elbette bu ideolojik arkaplan bu Sine-göz’ün sinema tarihindeki değerini azaltmaz. Vertov’un çalışmaları, en azından kanımca, engin sinema tarihinin büyük mirasları arasında sayılabilir; ideolojik eğilimleri ne olursa olsun. 

Sine-gerçek; özgünlüğüyle, cesaretiyle, olağanüstü yenilikçiliğiyle ve bu yazıya sığmayan birçok başka özelliğiyle biz izleyicilere yepyeni dünyalar sunabilir. Nitekim sunmaktadır da diyebiliriz. Günümüzün belgeselleri ve filmleri -eski dostumuz Sine-göz’ün de yardımıyla- bizi farklı ülkelere, farklı kıtalara, hatta farklı dünyalara taşımıyor mu? Anlaşılan o ki dostumuzun mekanik gözü, bizim insan kalbimizle birleşip filmlerimizin içine karışmış da biz fark etmemişiz. 

O vakit, Sine-göz’ün doğumunun ardından neredeyse yüz yıl geçmişken kutlayalım insan ve makinenin ebedi birlikteliğini. Nice devrimlere!

Kaynakça:

Vertov, Dziga. Sine-göz. Agora Kitaplığı, 2007. Kitap.

Vertov Dziga. Film Kameralı Adam. 1929. Ukrayna Fotoğraf Sineması İdaresi. Film.

Vertov, Dziga. Kinoglaz. 1924. Goskino. Film.

Meraklısına Vertov’un başlıca filmlerinin restore edilmiş versiyonları:

Dipnot: Bu videoda duyduğunuz film müziği Vertov’un kendi gösterimlerinde kullanılan müzik değildir. Daha fazla bilgi için: https://en.wikipedia.org/wiki/Man_with_a_Movie_Camera#Soundtracks

https://www.youtube.com/watch?v=CD4ztM5IMho

Leave a Reply