Dünyanın Üç Maymunu Oynadığı Yer: Yemen

Medyamızda ve günlük hayatımızda konuşulanın aksine dünyadaki korkunç vahşetin, acı ve gözyaşının yaşandığı tek yer Suriye değil. Nedense toplum olarak bazı uluslararası meselelerde çok hassas olabiliyorken bazen de üç maymunu oynayabiliyoruz. Zira acılar karşılaştırılaştırılacak şeyler değildir. Ancak Filistin’de taş atılınca haberimiz oluyorken, harıl harıl konuşuyorken, Suudi Arabistan’ın güneyinde, 21. yüzyılın belkide en trajik olaylarının yaşandığı, iç savaşın pençesinde, her gün yüzlerce sivilin öldüğü ancak bütün bunların nedense ülkemizde konuşulmadığı Yemen’den bahsediyorum elbette. Yemen örneği aslında bizlere göre güvenlik ve insanlık algılarının da nasıl değişken olduğunu ortaya koyuyor aslına bakılırsa. Tabi ki bu eleştiri sadece ülkemiz için değil; Ortadoğu’da uçan kuştan haberi olan ancak söz konusu çıkarları olmayınca üç maymunu oynayan süper güç ve bölgesel güçlere. Tabi bu konuda Rusya’yı suçlayacak değiliz, zira kendileri -Suriye’den göreceğimiz üzere- hiçbir zaman insani dış politika gibi bir iddiaya sahip olmadılar. ABD’nin ise özellikle Trump döneminde hemen hemen her konuda olduğu gibi Ortadoğu’daki tutarsızlıklarının da Yemen konusunda bir istisna yaratmayacağı belli. Bu noktada Türkiye’nin özellikle son yıllarda ortaya attığı, bir ölçüde de başarılı olduğu mazlumların sesi olma, arabuluculuk rolünü üstlenme gibi değerleri maalesef Yemen konusunda üstlenmediğini görüyoruz.  Şüphesiz, Türkiye’nin başında birçok dert varken bir de bunu mu gündemine alsın diyenler olacaktır, ancak şunu belirtmek gerekir ki, şu anki uluslararası düzende, hem Ortadoğu bölgesinde var olup keskin bir ideolojiye kurban gitmeyen, hem Batı hem de Doğu ile çalkantılı da olsa sürdürülebilir ilişkilere sahip Türkiye’nin rolünü üstlenebilecek başka bir devlet yoktur. Bu noktada Türkiye’nin ufak da olsa atabileceği hamlelerinin insaniyet bakımından büyük sonuçlara ulaşacağını düşünmekteyim. Zira BM raporlarına göre, Yemen’de 14 milyon kişi ölümcül açlık problemiyle karşı karşıya.

Yemen, Aralık 2017

Yemen niçin bu durumda diye kısaca göz atacak olursak: 2011’de yaşanan Arap Baharı ayaklanmaları sonrasında Suudi Arabistan tarafından doğrudan desteklenen 32 yıllık Ali Abdullah Salih yönetimi koltuğunu bırakmak zorunda kalmıştı. Bu boşluğu fırsat bilen İran ile yakın ilişkilere sahip, ülkenin yüzde 30’unu oluşturan Şii azınlık olan Husiler, “Hizbullahvari” bir oluşum olma amacıyla, İranlıların da desteğiyle girdikleri süreçte 2014’te başkent Sana’yı ele geçirdiler. Eylül 2014 ile Mart 2015 arasında geçen altı aylık süreçte, Husiler, Sana’daki etkinliklerini artırmakla birlikte ilerleyişlerini de sürdürdüler. Bu da Suudi Arabistan-BAE ittifakının Yemen’e müdahalesini beraberinde getirdi. Yemen’deki bu iç savaş tam bir vekaletler savaşı konumunda ve taraflar birbirini dengeledikleri için de savaş bitmek bilmiyor. Dolayısıyla bu durumdan en çok zararı görenler ülkedeki milyonlarca masum siviller oluyor. Ortadoğu’nun en fakir bölgesinde yaşadıkları için de haliyle pek seslerini duyuran da olmuyor. Bu noktada ülke olarak da toplum olarak da şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor. Devlet olarak ise bir an önce harakete geçip bu insani krizi bir nebze hafifletmeye çalışmamız umuduyla yazımı sonlandırıyorum.

Kaynakça: 

https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/02/150226_yemen_analiz
https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201810261035858488-yemen-nufusunun-yarisi-aclik-riski-altinda/
https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/iran-korfez-rekabetinin-yemene-agir-bedeli/1293082
Ana Görsel: Mohammed Huwais/AFP/Getty Images

Ara Görsel: Anadolu Ajansı

Leave a Reply