Osmanlı – Yahudi Bir İşçi Hareketi: Sosyalist Selânik İşçi Federasyonu

Türkiye’de sol hareketin doğuşu, sıklıkla milli mücadele ve SSCB yanlısı Türkiye Komünist Partisi’nin (1920) ortaya çıkışı ile anılmaktadır. Bu durumun, büyük ölçüde Geç Osmanlı Dönemi’nde Balkanlar ve Anadolu’daki muhalif hareketlere dair bilgilerin yeterince ortaya çıkmamış olmasıyla ilintili olduğu söylenebilir. 1870-1923 yılları arasında Osmanlı’da faaliyet gösteren politik hareketler üzerine gerçekleştirilen yeni incelemeler, sol hareketin bizzat Osmanlı içerisinde varlık gösteren, yerel-ulusal mücadelelerde ve işçi hareketinde önemli roller oynayan gayrimüslim yapılarıyla geliştirildiğini gösteriyor. Makedonya İç Devrimci Örgütü, Hınçak Sosyal Demokrat Partisi, Daşnaksutyun (Ermeni Devrimci Federasyonu), Armenakan, Türkiye Rum Sosyalist Merkezi, Osmanlı Sosyalist Fırkası, Demokratik Halk Birliği ve Selânik İşçi Federasyonu gibi Rum, Yahudi, Ermeni, Bulgar ve Sırp halklar tarafından oluşturulan bu örgüt ve yapılanmalar, zamanın büyük işçi sendikalarında ve yükselen ulusal mücadelelerinde önemli roller edinmeyi başarıyorlar.

[box_light]Osmanlı Sol Hareketi’nin Politik-İdeolojik Temelleri ve Selânik İşçi Federasyonu[/box_light]

1870’lerden Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar gelişen süreçte, Osmanlı sosyalist hareketlerinin politikasında iki ana ideoloji belirleyici olmuştur: milliyetçilik ve sosyalizm. Tüm toplumsal sınıflara hitap eden milliyetçiler, Osmanlı’nın hegemonyasına karşı Balkan Federasyonu’nu ya da yerel bağımsız devletlerin kuruluşu için mücadele edilmesini savunuyordu. Sosyalistler ise, işçi mücadelesini ve sendikal eylemliliği genişletmeyi ve ulus, din gözetmeksizin tüm emekçilerin kurtuluşunu amaçlıyordu. Osmanlı sosyalist hareketlerinin politik-ideolojik yaklaşımlarını, yer yer çelişen veya “ulusların kaderlerini tayin hakkı (UKTH)” noktasında birleşen bu iki ideoloji şekillendirmiştir. Osmanlı’nın önemli yaşam merkezlerinden biri olan Makedonya’nın başkenti Selânik’te kurulan sosyalist Selânik İşçi Federasyonu, bu politik-ideolojik yaklaşımların arasından sıyrılmış, Makedonya Yahudilerinin ve işçilerinin umudu olmuş bir sendikalist yapı olarak ilgi çekicidir. Osmanlı’daki tüm ulusal kurtuluşçu ya da sosyalist sol hareketlere tek seferde değinmek mümkün olmadığı için bu yazıda, özellikle Selânik İşçi Federasyonu’nun kısa ömürlü ama politik açıdan etkin yaşamını anlatmaya çalışacağım.

Osmanlı'da Selanik [Ottoman Imperial Archives]

Osmanlı’da Selânik [Ottoman Imperial Archives]

Selânik İşçi Federasyonu, Yahudi, Rum, Bulgar, Türk, Arnavut ve başka pek çok azınlığa ev sahipliği yapan, Osmanlı Avrupası’nın en önemli şehirlerinden birinde ortaya çıkmıştır. Geç Osmanlı’da Selânik, dış ticaretin ve endüstrinin yoğunlaştığı, ciddi bir işçi sınıfı kitlesine sahip bir şehir olmakla beraber, eğitim ve basın gibi kamusal hizmet alanlarında da ön plana çıkıyordu. Şehirde Yahudi, Rum, Bulgar, Sırp, Romen ve Müslümanlara ait okullar bulunuyor, gazete ve dergiler basılıyor ve pek çok ibadethane olanağı sağlanıyordu. Ticaret ve endüstri burjuvazisini gayrimüslimler oluşturuyordu. Tütün, ulaşım, dokumacılık, marangozluk, terzilik, matbaacılık gibi alanlarda üretim, yine şehrin önemli bir bölümünü oluşturan gayrimüslimlerce sağlanıyordu.

Balkanlardaki milliyetçi rüzgârla Bulgarlar, Sırplar ve Rumlar, ayrılıkçı fikirlere yönelmeye ve Osmanlı iktidarına karşı açıktan açığa mücadeleye girişmişlerdi. Selânik’in etnik çoğunluğunu oluşturan Sefarad Yahudileri ise diğer Balkan halklarından farklı olarak, Osmanlı kimliğiyle yaşamlarını sürdürmek istiyorlardı. Yahudilerin, Osmanlı’ya karşı kendilerini “savunmasız” ve “zayıf” bir toplum olarak görüyor olmaları ve olası bir kopuşta oluşabilecek etnik ayrımcılık ve pogrom tehlikesi, bu toplumsal eğilimin sebepleri olarak sayılabilir. Selânik Yahudileri, gelişen Siyonist milliyetçiliğine dahi pek ilgi göstermediler. Balkanlar, ulusal çatışmanın yeni merkezlerinden biri hâline gelirken Yahudiler, Osmanlı içerisinde kalma konusunda hâlâ ısrarlıydılar. Nitekim, 1908 Devrimi ile azınlıklara yayın, inanç, örgütlenme ve sendikalaşma yönünde tanınan bazı hak ve özgürlükler, Selânik Yahudileri tarafından kısa zamanda benimsenmiştir. Yahudiler, mevcut durumlarından yeteri kadar memnun olmasalar da, doğacak politik ve etnik çatışmaların kendilerini yaşam alanlarından uzaklaştıracağına ve sosyal haklarını kaybedeceklerine dair inanca sahiptiler.

Avraam Benaroya (1914)

Avram Benaroya (1914)

Selânik’te işçiler açısından çalışma koşulları, çoğu ülkede olduğu gibi içler acısıydı. İşçiler, günde 10-16 saat arasında iş günü yapıyor ve 9-15 kuruşla yetinmek zorunda kalıyorlardı. Çocuk ve kadın işçiler, yetişkin erkek işçilerden çok daha düşük maaşlar alıyorlardı. 1900’lerin başında enflasyon sebebiyle düşen maaşlar ve zorlaşan çalışma koşulları, işçileri hak mücadelesi vermek için otonom bir biçimde örgütlenmeye itmiş ve işçi grevlerini tetiklemiştir. 1908’de rıhtım işçilerinin başlattığı grev, tütün işçileri, marangozlar, fırıncılar, kunduracılar, telgrafçılar, demir yolu işçileri, bar-restoran işçileri ve inşaat işçileri arasında yayılır. 1908 Eylül ayına kadar onlarca greve sahne olan Selânik, kısa sürede işçi sınıfının hareketliliği açısından Osmanlı’nın en etkin şehirlerinden biri hâlini alır. Sefarad Sosyalist İncelemeler Çevresi adındaki toplulukta bir araya gelen sosyalist aydınlar ve işçiler, bu işçi mücadelesi içerisinde Sosyalist Selânik İşçiler Derneği’ni kurarlar. Avram Benaroya başkanlığındaki derneğin amacı, Osmanlı’nın uluslararası işçi kitlesini ortak bir hedef için bütünleştirmekti. 1 Mayıs 1909’da farklı etnik kesimlerden ve farklı iş alanlarından binlerce işçinin meydanlara taşınmasıyla, derneğin ve diğer Selânik sosyalistlerinin doğru bir şekilde yol aldığı ortaya çıkmış oldu. 19 Haziran 1909’da Selânik sosyalist örgütlerinin çağrısıyla 6.000 kadar işçi, görkemli bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Yürüyüşün amacı, Osmanlı Hükûmeti tarafından yürürlüğe konması planlanan, grev ve sendikal hakları kısıtlayacak yeni yasa tasarısını engellemekti.

İşçi hareketindeki bu başarılı yükselişin ardından dernek, Selânik İşçiler Federasyonu adıyla farklı uluslardan gelen örgütlerin bileşen olarak yer aldıkları konfederal bir parti olma yolunda ilerlemeye ve İkinci Enternasyonel’in Selânik seksiyonu olarak çalışmaya başlayacaktır. Benaroya öncülüğündeki Federasyon, Sırp sosyalist örgütlerinden Filistin’e, Ermeni devrimci partilerinden Bulgar ve Rum sosyalistlerine kadar pek çok yapıyla ilişkiler geliştiren bir yapı hâline gelmişti. Osmanlı uluslarının ortak mücadelesini amaçlayan Federasyon, Türkçe adı Amele Gazetesi olan ve Ladino, Rumca, Türkçe ve Bulgarca bir gazete yayımlama girişiminde bulundu. Osmanlı karşısında pasif ve zayıf durumdaki Selânik Yahudi halkının sosyalist mücadelede önemli rol oynamasını sağlayan Selânik İşçi Federasyonu’nun amacını Benaroya şöyle özetliyordu:

“Osmanlı milleti, aynı ülkede yaşayan ve her birinin ayrı dili, kültürü, edebiyatı, göreneği ve nitelikleri olan çeşitli milliyetlerden oluşmaktadır. Etnik ve filolojik sebeplerden ötürü, öyle bir teşkilat kurmak istedik ki, insanlar kendi dil ve kültürlerini terk etmeden ona girebilsinler. Hatta daha iyisi, aynı ülkü uğrunda -sosyalizm ülküsü uğrunda- çalışırlarken, her biri kendi kültürünü ve kendi bireyliğini geliştirme olanağı bulabilsin…”

Hizipleşmeler ve İttihat-Terakki Cemiyeti ile Mücadele

Milliyetçi eğilimlerden uzak Osmanlı proleteryasını birleştirmeyi gaye edinen Federasyon, ayrılıkçılığa karşı Osmanlı çatısında kalmayı savunduğu gerekçesiyle, milliyetçi ve sekter sol grupların eleştirilerine maruz kalmıştır. 1909 sonuna doğru, federalist yaklaşımı benimsemeyen ve Federasyon’un iktidar partisiyle ilişkilerini hainlik olarak niteleyen sekter bir Bulgar grubun SİF’ten ayrılması Federasyon içerisindeki ilk hizipleşme ve parçalanma örneğiydi. Federasyon için, etnik çeşitliliği olan bir coğrafyada böylesi kapsayıcı bir politika izlemek son derece doğaldı. Aynı şekilde, 1908 Temmuz Devrimi’ni ve 31 Mayıs Ayaklanması’na karşı Hareket Ordusu’nu desteklemesi, tamamıyla ilerici sebeplere dayanıyordu. Ancak, 31 Mayıs sonrası baskıcı uygulamaları devreye sokan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı durmaktan da çekinmediler.

İttihat ve Terakki, kısa sürede yürürlüğe giren yasalarla işçi mücadelesini ve muhalif hareketleri zayıflatmaya çalışıyordu. İctimaat-ı Umumiye Kanunu, mesleki örgütlenmeleri denetim altına aldı; Matbuat Kanunu, sansürleşme yarattı; Cemiyetler Kanunu, etnik temele dayalı örgütlenmeleri ortadan kaldırdı; Tatil-i Eşgal Kanunu, grevlerin önüne engel koymak için tasarlandı. Bu olayların yanı sıra, Benaroya hapse atılmış; Federasyon’un büroları ve tütün işçileri sendikası gibi bazı önemli sendikalar kapatılmış ve bazı sosyalist yayın organları yasaklanmıştır. 1909’da aniden gelişen baskıcı politik anlayış neticesinde Cemiyet ve Federasyon’un arası açılmıştır. İlerleyen yıllar içerisinde, 1911’in coşkulu 1 Mayıs kutlaması dışında, Federasyon ve başka sendikalar tarafından gerçekleştirilen grev çağrılarına işçiler olumlu yanıt vermedi.

Yahudi İşçilerin Yürüyüşü 1909 [1]

Yahudi işçilerin yürüyüşü, 1909 [1]

1912 yılında, İttihat ve Terakki’nin baskıcı politikalarına karşı Federasyon, Ermeni Hınçak Partisi ve Osmanlı Sosyalist Fırkası ile birlikte, erken seçimde Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nı desteklediler. Amaçları, İttihat ve Terakki’yi zayıflatmak ve muhalif hareketi güçlü kılmaktı. Baskı ve tehditlerle süren seçim sürecinin ardından, radikal muhalefet seçimlerden yenilgiyle çıktı. 1913 darbesiyle iktidarını pekiştiren İttihat ve Terakki, Balkan Savaşları bahanesiyle birlikte sosyalist hareketi âdeta bitirmeye soyundu. Tüm sosyalist yayınları ve gösterileri yasakladı. Sendikalara İttihatçı yöneticiler atandı.

1913 yılına dek Osmanlı kalmayı savunan Federasyon, 1913 baharı ile birlikte özerk Makedonya yönetimini savunmaya başladı. Yunan işgali sonrası Selânik İşçi Federasyonu’nun enternasyonelist çabaları, Balkanlardaki milliyetçi çatışmalar sebebiyle anlamını yitirdi. Faaliyet gösterdiği 1909-1913 yılları arasında farklı milletlerden on binlerce Makedonya işçisinin umudu olan Selânik İşçi Federasyonu, Osmanlı Hükûmeti’nin sert politikaları ve Balkan Savaşları sebebiyle sosyalist Osmanlı idealini kaybetti. 1913 sonrasında Federasyon, Yunanistan içerisinde mücadele etmeye devam etti. Bugün Yunanistan Komünist Partisi (KKE) olarak anılan Yunanistan Sosyalist İşçi Partisi’nin 1. Dünya Savaşı sırasında kurulmasına öncülük etti. Selânik İşçi Federasyonu, Yunanistan’ın milliyetçi politikalarını eleştiren ve Türkiye’nin işgaline karşı savaşmayı reddettiği için “vatana ihanet” suçlamasıyla Yunanistan Ordusu tarafından infaz edilen iki yüz Yunan sosyalist askerin anısında yaşamaktadır.


[box_light]Kaynakça[/box_light]

Dimitrov, Georgi. “The European War and the Labour Movement in the Balkans.” The Communist International. No. 5, 1924.

Haupt, Georges ve Paul Dumont. Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyalist Hareketler. İstanbul: Gözlem Yayınları, 1977.

Tunçay, Mete ve Erik Jan Zürcher. Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyalizm Ve Milliyetçilik (1876-1923). İstanbul: İletișim Yayınları, 1995.

Leave a Reply