Ahlaki embesillik yani bilinen adı ile sosyopati, hakkında çok çok az bilgiye sahip olunan bir konu. Adeta bir kapalı kutu. Son zamanlarda dizi ve film karakterleri ile popüler kültürün bir parçası olmaya başladı. Ünlü dedektif Sherlock Holmes, Şeytan Marka giyer filmindeki şeytan, Miranda Priestly ve Batman’in düşmanı Joker sosyopat olarak bilinenlerden…
Dizilerde ve filmlerde karşımıza çıkan karizmatik karakterler sayesinde, birçok kişinin sosyopat kavramının ne anlama geldiğini bile bilmeden kullanmasına ve hatta “sosyopatım” diye ortada gezinmesine tanık oluyoruz. Bu insanlar dizilerde bize gösterilen karakterler gibi üstün zekaya sahip oldukları imasını, sosyopati üzerinden vermeye çalışıyor. Sosyopat oldukları için (!) havalı çekici ve güçlü sıfatlarını taşıdıklarına dair inceyi almamızı da bekliyorlar. Aslına bakarsanız sosyopatların bu sıfatları taşıdıkları doğru. Son derece zeki, çekici, dili harika kullanan insanlar. Ancak kolay kolay kendilerini ortaya dökmezler. Yani gerçek bir sosyopatın ben sosyopatım diye gezinmesi saçmadır çünkü evliliklerini bile toplumda eş/baba imajı için yapar bu insanlar… Çocukları doğduğunda korku ve heyecan yaşamaz aynı zamanda onların büyümesini izlemekten neşe de duymazlar. Her şey kendilerini topluma kabul ettirmek için. Eğer toplumda kabul görmezlerse kimi sömürecekler? Güçsüz kalmak gibi kocaman bir korkuları varken nasıl güç elde edecekler ?
Sıfır Vicdan
Alfa olmanın yolu bir alfayı elde etmekten geçer. Bu yüzden sosyopatlar kurbanlarını kendi imajlarına katkı sağlayacak insanların içinden seçerler. Bu insanlara kurban diyorum çünkü vicdanı ve etik değerleri olmayan sosyopatlar, onlara istedikleri her şeyi yapabilirler. Kandırmak, zarar vermek, öldürmek… Sosyopatları uyaran bir iç sesleri olmadığı için de hiçbir şekilde yaptıklarından suçluluk ve pişmanlık hissetmezler. Ayrıca sürekli yalan söylemeye karşı bir obsesyonları var ve obsesif kompulsif bozukluğu da bu yolla taşıdıkları söyleniyor. Üstün zekaları ile kurmalarına rağmen yalanlarında tutarsızlıklar sezebilirsiniz. Zaten bu kadar fazla yalana zeka da dayanmaz. Kendi zekalarının bile zaman zaman kaldıramadığı yalanlarını sorgulamaya kalkışan kişiyi de acımasızca eleştirirler ve yalanı ortaya çıkarmaya çalışan kişiye psikolojik baskı oluştururlar. Ayrıca bir sosyopatın yanında kendinizi asla tam anlamıyla rahat hissedemezsiniz. Sanki hep bir şeyler yanlış gibi gelir ve kendinizi suçlamaya meyilli olursunuz onun yanında. Ona konduramazsınız. Sorunun hep sizde olduğuna inanırsınız, bunun sebebi de sizi manipüle etmesidir.
Manipülasyon… Anahtar kelime… Kendilerini güçlü hissetmeye bağımlı oldukları için çok çeşitli şekillerde sizi manipüle ederler. Bu uğurda olmanızı istedikleri kalıba sizi sokmaya çalışırlar. Benliğinizi kararlarınızı, fikirlerinizi, dış görünüşünüzü hatta geleceğinizi bile değiştirmeye çalışırlar. Siz onun gözünde bir yere gelmek için kendinizden feda etmeye başlarsanız amacına ulaşıyor demektir. Manipüle olduğunuzun farkına da varmazsınız. O sürekli size oyunlar kuruyordur ve oynuyordur.
En Başarılı Oyuncular
Leonardo DiCaprio ya da Meryl Streep gibi Oscar kazanan oyuncular ile tanışamadığınıza üzülmeyin. Toplumda her 100 kişiden 4’ünün sosyopat olduğu bilgisine sadık kalırsak çok çok büyük bir ihtimalle Hollywood’u sallayabilecek o yetenekle karşılaştınız. Harika bir gözlem yeteneğine sahiptir sosyopatlar. Duyguları varmış gibi yaparlar, normal birinin vereceği tepkileri taklit ederek varlıklarını sürdürürler. Empati yapamazlar ancak biraz muhabbet kurunca onun sizi çok iyi anladığına inandırırırlar. Hatta sizi sizden bile iyi tanığını düşünürsünüz ki bunun da doğruluk payı vardır.
Eğer sosyopatları birazcık araştırmak isterseniz her yerde “Sosyopatların duyguları yoktur.” ifadesi ile karşılaşırsınız. Bunun doğru bir ifade olmadığına dair bir yazıyla karşılaştım. Aslında duyguları var, sadece çok yüksek bir bilinç halinde oldukları için bütün duyguları aynı anda hissediyorlar. Sevgi ve nefret aynı anda var onlar için, sadece ayırt edemiyorlar. Bu yüzden de duyguları yok ve bu yüzden de empati yapamıyorlar deniyor. Yani aslında duyguları var, olması gereken tek şey odaklanıp o duyguyu dışarıya çıkarmaları. Odaklanırlarsa yaparlar deniyor. Ancak bundan nasıl emin olunur tartışılır. Fazla iddialı bir söylem. Sosyopatların çok çok minik bir kısmının aşık olabileceği de karşılaştığım söylemler arasında ancak hissettikleri aşkın normal insanlardan farklı olduğu söyleniyor. Yüksek bilinç halinde ne hissediyorlarsa artık…
Ünlü sosyopatlara gelince, sanırım bilinen en popüler sosyopat Sherlock Holmes ancak Sherlock aslında bir sosyopat değil çünkü duyguları taklit etmiyor. Ayrıca Şeytan Marka Giyer filminden tanığımız Miranda’nın da sosyopat olduğu söyleniyor. Sonuç olarak ünlü sosyopatlar diye bir başlık atmak kurgu karakterler dışında mümkün değil gibi görünüyor. Çünkü defalarca söylediğim gibi kendilerini gizliyorlar. Tarihte sosyopat olduğu bilinen insanlar var ancak hikayeleri çok ürkütücü olduğu için burada onlara değinmeye gönlüm el vermedi.
Hapishaneler ve Sosyopatlar
Acımazsız katiller vicdansızlığın sonucu değil. Olay “oyun” . Yani birini öldürmek zevk için yaptıkları bir şey değil. Oynadıkları oyunun bir parçası. Risk almak, yasadışı eylemlerde bulunmak onlar için adeta bir bağımlılık. Buna rağmen hapishaneler sosyopatlarla dolu değil. Çünkü yakalanmıyorlar. Çünkü çok zekiler ve çok ama çok tehlikeliler.
Yalnız bir sosyopat illa cinayet işleyecek diye bir şey yok. Hepsini katil sanmayalım. Hepsi katil falan değil. Üstüne üstlük toplumda iyi yerlerdeler çünkü toplumsal kurallara uyum sağlar gibi görünmenin ve hatta yasalara uymanın kendilerine fayda sağlayacağını biliyorlar. Ayrıca bir sosyopat işinde çok başarılı olabilir ki etik değerleri olmadığı ve kafaları iyi çalıştığı için genelde çok başarılı olurlar. Hatta Wall Street çalışanlarının içinde sayısı göz ardı edilemeyecek kadar çok sosyopat olduğu iddia ediliyor.
Son olarak psikopati ve sosyopati arasındaki farkı merak edenlerimiz olacaktır. Psikopatlıkta genetiğin etkisi fazla sosyopatlıkta ise çevrenin. Ayrıca psikopatların ve sosyopatların eylemlerini gerçekleştirmekteki motivasyonları farklı ve bu da ayırıcı bir etmen ancak Harvard Üniversitesi’ nden bir araştırmacının notlarına göre bir sosyopatın sosyopat olduğuna o yaşarken emin olmanın yolu yoktur. Sadece o öldüğünde emin olunabilir çünkü her zaman öldüklerinde kaybederler ve çok kötü şekillerde ölürler.
Bilfiil ölmeseler bile hayatınızdaki potansiyel sosyopatlarla ilişkinizi kesip zihninizde onları öldü kabul etmek isteyebilirsiniz. Sizi psikolojik yönden yıpratmışlardır çünkü, acı çektirmişlerdir, manipüle etmişlerdir. Ancak bir gerçek var ki, siz ilişkinizi sonlandırıp onları kafanızda öldürdükten sonra, hiç beklemediğiniz bir anda adeta bir zombi gibi hortlayıp hayatınıza tekrardan dahil olurlar.
Zombi sosyopatlar ve onlarla mücadelenin yolları anlatacağım yazım için beklemede kalın…
Kaynakça
Stout, M. (2009). Yanı başınızdaki sosyopat. İstanbul: Pegasus.
Thomas, M.E. (2017). Bir sosyopatın itirafları. İstanbul: Say.
https://www.psychologized.org/top-5-famous-sociopaths/
https://www.psychologytoday.com/intl/articles/201305/confessions-sociopath
https://www.psychologytoday.com/intl/basics/sociopathy
https://www.apopalypse.com/gifs-that-prove-were-all-miranda-priestly-from-the-devil-wears-prada/
https://www.rollingstone.com/movies/news/dc-comics-preps-new-joker-origin-film-w499129
http://comicbook.com/thewalkingdead/2018/03/16/the-walking-dead-robert-kirkman-zombie-virus-origin/
Saadet
Hem çok bilgilendirici hem de çok eğlenceli bir yazı olmuş :D Devamını merakla bekliyorum~~
Ersin
Daha önceki yazılar gibi ilginç olmuş. Sosyopat sayısının arttığını ,son yïllarda daha çok izliyoruz.Toplumdaki bu yaranın sarïlması için akademik çalışmalara son derece ihtiyaç olduğundan yazılarınızın devamını bekliyoruz.
Serpil
Hayatımda zombi sosyopatlar olduğunu fark ettiren gerçeklerle solu ve çok eğlenceli bir yazı. Mücadele için beklemedeyim !!!