Spor ve Sağlık

Çoğumuz eğitim veya iş hayatımızın yoğunluğundan ötürü kendimize vakit ayıramamaktan yakınırız. Gerek sağlıklı bir yaşama sahip olmak anlamında, gerekse bu yaşamın bir parçası olan spor yapma anlamında kendisini eksik hissedenler çok. Bu yazıda sağlıklı bir yaşamın ayrılmaz parçası olan spora, hem sporcunun hem de spor izleyicisinin tarafından bakacağız.

Öncelikle sporun tanımıyla başlamak lazım geliyor. TDK’nin tanımına göre spor, bedeni veya zihni geliştirmek amacıyla kişisel veya toplu olarak gerçekleştirilen, bazı kurallara göre uygulanan hareketlerin tümüne verilen isim [1]. Bu demektir ki spor, aslında temel olarak sağlıklı bir gelişim için yapılan bir etkinlik. Bunun yanı sıra eğlence ve heyecan gibi diğer duygular da sporun hayatımıza kattığı güzelliklerden. Özellikle sağlık için spor yapacak insanların ise dikkat etmesi gereken bazı noktalar var.

Her spor her bireyin beklentisini karşılamayabilir.

Genel olarak bahsetmek gerekirse, ortalama olarak spor yapan yetişkinler diğerlerinden %34 daha az ölüm riskine sahip [2]. Bununla beraber uygun miktar koşu ve futbol kalp fonksiyonları ve beden aktivitelerine iyi gelmekte; özellikle futbol kas performansını daha fazla arttırıyor [2]. İngiliz yetişkinler üzerinde yapılan bu araştırma düzenli olarak yüzmenin ölüm riskini %28 düşürdüğünü de belirtmekte. Bisiklet, aerobik, raket sporları da bu riski düşüren sporlar arasına eklenmiş. Basketbol ise bir saatte 700 kalori civarı yakabildiğimiz, ayrıca hem denge ve fiziksel koordinasyon yeteneklerimizi geliştirebildiğimiz hem de bedenimizin neredeyse bütün kaslarını kullanabildiğimiz bir spor [3]. Ancak, kimi sebeplerden ötürü saydığımız sporları yapmanın sakıncalı olduğu durumlar bulunmakta.

Spor yapmak eğlenceli, ama doktor tavsiyelerine uyulmazsa sonu kötü olabilir.

Ağır sporlar, ya da aşırı süre yapılan spor aktiviteleri özellikle kondisyonu eksik olan kişiler için büyük bir tehlike etmeni. Travmatik veya kardiyak nedenlerle, hele hele kalp damar rahatsızlığı bulunan kimselerde spor kontrolsüz bir şekilde yapılırsa ritim bozukluğu ve ani kalp krizlerine sebep olabiliyor [4]. Bu kontroller doktor tarafından özenle yapılan testleri içeriyor. Ayrıca önceden kalp krizi geçiren insanlar gibi, riskli kesim için ise ağır sporlardan kaçmak doktor tavsiyesine bile ihtiyaç duyulmayan bir zorunluluk. Bu şekilde hem spor yapan gençlerdeki genetik kaynaklı, hem de spor yapan ergin bireylerdeki koroner arter sebepli ölümlerin önüne geçilebilir [5]. Prof. Dr. Çetin İşleğen ayrıca spora yeni başlayan ve çok ara vermiş olanların da egzersiz şiddetini yavaşça arttırması gerektiğini de belirtiyor [5].

Peki ya iş veya eğitim hayatında kendisine spor için bir zaman ayıramayanlar? Onlar içinse işe giderken araba yerine bisiklet kullanmak, işyerinde -varsa- spor salonuna gidip görevli kişilerle bu durum hakkında konuşmak ve sunulabilecek egzersiz imkanlarından yararlanmak gibi çözüm önerileri var. Ama bunların dışında, spor yapmak kadar olmasa da sağlığınıza iyi gelebilecek bir aktivite daha var, o da spor seyretmek.

Araştırmaya göre genel olarak spor takipçileri fiziksel ve sosyal olarak aktif insanlar, bu da sağlıklı bir insanda olması gereken özellikler aslında [6]. Aynı araştırma yerel takımları tutan taraftarların psikolojik olarak daha sağlıklı olduğunu da gösteriyor, tabii bu durumu abartıp bir mağlubiyetle kalp krizi geçirecek fanatiklikte olunmadığı müddetçe. Maç izlerken artış gösteren hormonlar ise insanın daha enerjik olmasını sağlarken, bunun yanı sıra maçı izleyen kişi, zihninin derinliklerinde kendisini maçı oynayan kişinin yerine de koyabiliyor; bu da spor yapmadan spor yaparmış gibi beden reaksiyonlarını görmemize sebep olabiliyor [6]. Bunun altında yatan sebep ayna nöronlarımızın görülen ortamı içselleştirmesi ve aktive olması, sonrasında da bedenimizin kas ve sinir sistemini bu ortama göre ayarlaması deniyor [7]. Tabii sadece bedensel gelişimi göz önüne almamak lazım, spor izleyicisi olmak zihni gelişimimiz için de faydalı. Chicago Üniversitesinin yaptığı araştırmada maç izleyicilerinin bir maçla alakalı bir konuşmayı dinlerken hem beynin ilişkili kısmını hem de bu sporun kendisini yaparken kullanılan kısmını da harekete geçirdiğini tespit etmiş [8]. Ayrıca bu sayede izleyiciler kendini ifade etme becerilerini de geliştirmiş oluyorlar. Kısacası spor yapmak şart, hareket etmek gibisi yok ama bunda kendini eksik hissedenlere yapmayı sevdikleri sporun izleyicisi olmayı da tavsiye ediyoruz, özellikle takım sporları gibi hareket içerenleri.

Özellikle İngilizler bu konuya yatkınlıklarıyla bilinen bir millet.

Özetlemek gerekirse sağlık; zengin-fakir, genç-yaşlı hepimizin ihtiyacı. Spor yapmak ise her ne kadar reçetelere pek yazılmasa da sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmaz bir parçası. Her ne kadar işimiz çok olsa da, küçük değişikliklerle hayatımıza sporu sokmak mümkün; yine de kendisini eksik hissedenler içinse sevdikleri bir sporun takipçisi, bir takımın -fanatik olmadığı sürece- taraftarı olmak sağlık bakımından oldukça güzel bir davranış.

*Kapak resmi southwestmedical.clinic sitesinden, diğer resimler sırasıyla joburgwest.getitonline.co.za, oupeltglobal.files.wordpress.com, rayslastironman.files.wordpress.com, sciencenordic.com ve upload.wikimedia.org sitelerinden alınmıştır.

Kaynaklar

[1] http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.59d0f79224d8b1.38570712

[2] https://theconversation.com/which-sports-are-best-for-health-and-long-life-67636

[3] https://www.betterhealth.vic.gov.au/health/healthyliving/basketball-health-benefits

[4] http://www.milliyet.com.tr/agir-sporlar-kalbe-zararli-gundem-2183851/

[5] http://www.sabah.com.tr/cumartesi/2013/03/30/bu-yaziyi-okumadan-spor-yapmayin

[6] http://edition.cnn.com/2012/04/13/health/side-effects-sports-fan/index.html

[7] http://www.medicaldaily.com/mind-and-body-sports-fan-sports-games-388444

[8] http://www.aktuelpsikoloji.com/mac-seyretmek-zeka-gelistiriyor-2573h.htm

Leave a Reply