BAHARA HOŞGELDİN RİTUELİ OLARAK “CİNSEL BİRLEŞME”

Günümüzden geçmiş zamanlara baktığımızda antik insanların bir çok geleneğinin ve ritüelinin bize oldukça saçma ve anlaşılması zor gelmesi çok olası. Ama unutulmaması gereken nokta, yaşadığımız dünyanın tamamen farklı olmasından dolayı dünyayı algılayış biçimimizde tamamen farklı. Bizim için oldukça tuhaf olan şeyler onların gündelik hayatlarının içindeydi. Bizim her gün gündemimizde olan “milliyetçilik” kavramının bir kaç yüzyıl önce olmaması sanırım bunu oldukça güzel özetleyen bir örnek. Yüzyıllar içerisinde dünyayı algılayış bu denli değiştiğine göre birazdan bahsedeceğim binlerce yıl öncesinin dünyayı algılayış biçiminin oldukça farklı olmasına hiç şaşmamalıyız.

Peki binlerce yıl önce insanların nasıl bir dünyayı algılama biçimleri vardı ki günümüz dinlerinin en büyük tabularından olan cinsellik onlar için kutsaldı?

Sümer tabletlerinden ve bir çok eski kaynaktan, Mezopotamya çevresinde ve Anadolu’da “kutsal fahişeliğin” oldukça yaygın olduğunu biliyoruz. Kutsal fahişe olarak anılan kişiler, tapınakta yaşayan para karşılığı seks yaptığı halde parayı tapınağa bağışlayan din görevlileriydi.

Bu hayret verici ritüeli anlamamız için nasıl bir dünyada yaşadıklarına biraz daha yakından bakmamız gerekiyor.

Günümüzden binlerce yıl öncesinde insanlar doğa ile müthiş derecede iç içe yaşıyorlardı. Doğada meydana gelen her değişiklik insanlar için hayati önem taşıyordu. Barınma, beslenme ve bir çok temel ihtiyaçları tamamen doğaya endeksliydi. Doğada meydana gelecek en ufak bir bozulma veya düzenin aksaması antik insanlar için çok büyük bir felakete neden olurdu. Tarım yaparak yaşamını sürdüren insanlar için baharın gelmemesi onlar için en büyük felaketti. Bundan dolayı antik insanlar Makro kozmos (Evren) un sorunsuz devam edebilmesi için mikro kozmosta (yani gündelik hayatta) baharı çağırmak için ritüeller yapılması gerektiğine inandılar. Günümüzde, ülkemizde ve dünyada hala popüler olan baharı kutlama şenlikleri (Hıdırellez gibi) buraya dayanaktadır.

Baharın gelişi dünyada ki bir çok toplumda mitsel ve sembolik bir anlatımla tanrı ve tanrıçanın bir araya gelmesi ile açıklanmıştır. Kadının doğuran( hasad veren ) tarafı tarla olarak görülmüş. Ve birbirinden uzak kalan tanrı ve tanrıça birbirine kavuştukları zaman doğanın canlandığına inanılmıştır. İlahi evrende gerçekleşen bu tanrı ve tanrıçanın birlikte olmasının düzenliliğini sağlamak için insanlar da, tapınaklarda veya ovalarda birbirleri ile beraber olarak inançlarına göre düzenin korunmasında rol almışlardır.

Çin ve Hollanda gibi ülkelerde ilginç bir şekilde bu ritüel devam etmektedir. Hasat mevsimimde, ürün bol olsun diye tarlaların üzerinde birleşirler.

Popüler kültürdeki yansıması için geçtiğimiz yıllarda vizyona giren Midsommar filmine bakılabilir. Korku türündeki film, bir grup antropoloji öğrencisinin araştırma yapmak için gittikleri İsveç’in eski bir köyünde, bahsettiğim ritüele denk gelmelerini konu alıyor.

Daha ileri okuma ve kaynakça için ise: Kürsat Demirci’nin ESKİ MEZOPATAMYA DİNLERİNE GİRİŞ ve Mircea Ellade’nin DİNLER TARİHİNE GİRİŞ adlı kitaplara başvurulabilir.

Leave a Reply