Herhalde bana, “En sevdiğin iki enstrüman hangisi?” diye sorulsa keman ve yan flüt derim. BSO’da ikisinin aynı anda olduğunu duyunca gitmek için can attım desem yalan olmaz. Önce konserin, salonun ortamından bahsettikten sonra sanatçılara ve muhteşem orkestraya geçeceğim. Özellikle; aynı gün Sıla konseri olması sebebiyle konser salonun boş olacağını düşünmekle hata yaptığımı anladım, çünkü salon oldukça doluydu. Bu ise konserin daha canlı, heyecanlı bir ortamda devam etmesini sağladı. İlk başta Guy Braunstein ve orkestra sahnede yerini aldı. Braunstein’ı bir süre kemanda dinledik, keman tek başınaydı; fakat sanki aynı anda birçok enstrüman çalınıyor gibiydi. Oldukça farklı ve duygusaldı. Aynı zamanda sanatçının mimikleri onun gerçekten hissederek keman çaldığını, müziğe büyük bir aşkla bağlı olduğunu gösterecek şekilde samimiydi. Sahneye çıktığındaki ve selamını verirken seyirciye doğru o sımsıcak gülümsemesi seyirciye anında geçti, bizleri sardı. Orkestranın her zamanki gibi harika olduğunu bu noktada söylemeden geçmemek gerekir. Braunstein sonrasında kısa süreliğine sahneden ayrıldı ve bu sefer Gili Schwarzman ile birlikte geldi. O da kendisi gibi sevimli gülümsemesiyle seyirciyi selamladı, kendisi genç ve sahneye oldukça yakışan biriydi. Yan flütüyle o da bizleri büyüledi. Bu sırada Braunstein da orkestraya şeflik yaptı.
Şimdi, dilerseniz bu iki başarılı sanatçı hakkında biraz daha detaylı bilgilere bakalım.
Hem şef koltuğunda olan, hem de kemanından mükemmel ezgileri bize dinleten Guy Braunstein Tel Aviv’de doğdu, birçok müzisyen gibi o da erken yaşlarda müzik hayatına adım attı, uluslararası bir solist ve oda müziği müzisyeni olarak konserler vermeye başladı. O zamandan beri de İsrail Filarmoni, Zürih Tonhalle, Bamberg Senfoni, Kopenhag ve Frankfurt radyo orkestraları, La Scala Filarmoni ve Berlin Filarmoni gibi pek çok başarılı orkestranın eşliğinde büyük konserler vermiştir. Aynı zamanda 2003-2007 yılları arasında Berlin Sanat Üniversitesi’nde (Universitat der Kunst) profesör olarak çalışmıştır. 2000 yılında Berlin Filarmoni Orkestrası’nda başkemancı olarak çalışmaya başlayan Braunstein, aynı zamanda bu göreve gelmiş en genç sanatçıdır. Kataloğu okuduğumda Braunstein’ın 1679 senesinde Francesco Ruggieri tarafından yapılmış ender bir enstrüman ile sanatını gösterdiğini gördüm; bu, kemandan çıkan o bambaşka sesin benim için açıklayıcısı oldu.
Gili Schwarzman da İsrail’de doğmuş, sonrasında ise dünyaca tanınmış bir flüt sanatçısı olmuştur. O da, Braunstein gibi birçok orkestra ile birlikte çalışmış. Jerusalem Senfoni, İsrail Oda Orkestrası, Berliner Camerata, Valencia Senfoni, Potsdam Oda Orkestrası, Kalisz Filarmani ve Sofia Filarmoni; bunlardan bazıları. Tel Aviv Üniversitesi’nden yüksek şeref derecesi ile mezun olan Schwarzman, Amerika-İsrail Kültür Vakfı bursunu da almıştır.
Konserin ikinci yarısında ise orkestranın konuştuğunu söyleyebiliriz. Yükseldikçe kalp ritmini arttıran, yavaşladıkça da insana dinginlik veren notalarıyla orkestra harikalar yarattı. Konser sonunda ise uzun süreli alkışlar, ayağa kalkan insanlar; müziğe emek veren bu güzel insanlar içindi. Teşekkürler Braunstein, teşekkürler Schwarzman ve teşekkürler o büyük güzel aile: Bilkent Senfoni Orkestrası.
Bilkent Senfoni Orkestrası’nın bir sonraki konseri: “Roomful of Teeth”
14 Mayıs 2015 Perşembe, Saat:20:00
Biletler için: http://www.mybilet.com/event/18043/roomful-of-teeth/