“İz bırakmak bundan başka ne ki, resim yapma dürtüsü? Her şey elle başladı, ellerle bitecek”
Nazım Hikmet’in ünlü dizesini duymayan yoktur muhtemelen: “Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?” Peki, mutluluğun resmini yapmış mıdır Dino ? Yapmamıştır. Abidin Dino kendisine ayrılan boyut’u çizmeyi tercih etmiştir.
Abidin Dino’nun sanatına ilişkin esas olarak duyguların belirtilmesi gerekir. Dino’nun duyguları çeşitli temalardadır ve farklı tekniklerde biçim alır. Bu sebeplerden dolayı Abidin Dino, temaların ressamı olarak anılmaktadır. Sanatçının dizilerden oluşan resimleri mevcuttur. Gerçek ile düşün iç içe olduğu dizilerinde, kimi zaman ironiyi esas alır kimi zamansa düşünceden hareket eder. Ellerin de bu noktada Dino’nun düşüncelerini aktardığı bir ifade aracı olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Öyle ki, Dino için el kavramına yoğunlaşıldığına anlaşılacaktır: Eller Dino için ifade aracı olmaktan da öte ifade’nin kendisidir.
Dino’nun elleri adeta bir portre olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük eller, uzun parmaklı eller, dolalı eller, kalabalık eller birbirine sarılan eller, varla yok arası eller…
Dino için söz konusu ellerse anlam yüklemenin sınırı yoktur. Mesela, parmakların hiyerarşisine sitem etmektedir Dino. Zira, başparmak’ı kimdir başparmak seçen ?
Anaksagor “Düşünce insanın elinden gelir.” der. Anaksagor’un elleri değerlendirdiği bağlamın Dino için de geçerli olduğu söylenebilir. Düşünce elden gelmektedir, yani esas olan dokunmaktadır. Bu deneyimlerle de düşüncenin oluşması mümkün hale gelmektedir.
Abidin Dino’nun sanatında el imgesinin oluşumunu sanatçının “ O gecelerin birinde ne oldu, nasıl olduysa, artık elime hâkim olamadığımı farkettim.” sözleriyle anlamlandırmak mümkündür. “O andan başlayarak ortaya çıkan resimler –bunlara resim denebilirse- irademin dışında oluşuyor, beni başkasının elinde uysal bir kalem haline sokuyordu.” Bu cümleler ışığında sanatçının imgeleminde ellerin ne denli önem arz ettiği kolaylıkla anlaşılabilir.
“Ürkütücüydu bu duygu, ve ürküntü ile beraber bir çeşit sevinç başlangıcı duyuyordum, ne ki kağıt üstünde parmaklar anatomik mantıktan kopup ( resimleşmekten başka bir kaygı duymaksızın), özgürce istif oluveriyorlardır kendi kendilerine. Özerklik. Parmaklar kendi başlarına buyruktu, artık diledikleri gibi sarmaş dolaş, boş kağıdın üstünde tuğra misalı kıvrılıp duruyordu.”*
Abidin Dino için hayat, yürek, kader çizgisi olarak adlandırılan avuçtaki çizgileri anlamak, uzay dürbünleri ile en yitik yıldızlarda görülen kanalları anlamak kadar güçtür.
Siyah içindeki beyaz noktayı, beyazın içindeki siyah noktayı diyalektiğin en güzel örneği olarak değerlendirmektedir Dino. Haliyle, Yin- Yang’ı ve içinde barındırdığı felsefesini çok sevmektedir. Kendisi de, el dizileri aracılığıyla Yin- Yang’ı yorumlamıştır.
“Ben belki ufacık bir katkıda bulundum, o iki parmağın birbirine dokunmasını sağlayarak.”
Abidin Dino ve el imgesi üzerine detaylı okuma yapmak isterseniz, sanatçının Eller kitabını okumanızı öneririm. Aynı zamanda kitapta ellere tutkun farklı sanatçılara dair de bilgiler edenebilirsiniz. “ Bu ne eller yüzyılı böyle!- Elime asla sahip olmayacağım.” diyen Rimbaud’u, ellerine tapma duygusu ile dolu olan Virgina Woolf’u, küt ve güçlü ellerinin cilvesine kapılan Picasso’yu Dino’nun cümleleriyle okuyabilirsiniz. Aynı zamanda kitapta, Dino’nun eşsiz el çizimleri de yer alıyor.
Kaynakça: *Abidin Dino, Eller, Ada Yayınları
http://www.santralistanbul.org/pages/index/eserler/out-collection/tr/
Doç. Şemsettin EDEER, ABİDİN DİNO VE ELLER,SANAT & TASARIM DERGİSİ, ANADOLU ÜNİVERSİTESİ