Kültür-Sanat Dosyası: Güncel Dergi İncelemeleri PART II

Begüm Erdoğan & Lale Şenkula

Psikesinema, PsikeArt dergisinin yayıncısı tarafından çıkartılan, sinemayı anlamaya çalışarak psikiyatri alanıyla ilişkilendiren; hatta bu suretle tartışmalara ortak olmayı amaçlayan bir dergi.

Başka bir deyişle dergi, sinemaya gidip pasif izleyici rolünü üstlenmeyi reddeden bunun yerine filmin bir sanat ve ifade şekli olduğunun idrakına varmış okurlar için çıkartılıyor. Henüz yalnızca 17 sayısının yayınlanmış olması da bu alanda okuma yapmak isteyen kişiler için işi kolaylaştırıyor aynı zamanda. 2015 teki ilk yayınından itibaren Kill Bill’lerden Arrival’a, oradan da Fellini Sinemasına kadar çok farklı türlerdeki filmleri de derinlemesine inceliyor derginin değerli yazarları.

Psikesinema, iki ayda bir yayınlanıyor. PsikeArt ile benzerlikleri arasında her sayısında belirli bir konsept seçmesi yer alıyor. Bünyesinde güncel olduğu kadar sinemaya dair tarihi ya da popüler konulara da değiniliyor. Örneğin, son sayısı Mayıs-Haziran konsepti “Babalık ve Sinema” olarak belirlenmiş. Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. M. Emin Önder derginin ilk sayfasında, her sayıda olduğu üzere konsept üzerine o sayı içinde yer alan konulara genel olarak değiniyor. Popüler, yorum ve derleme ile dosya gibi başlıklar altında konular düzenleniyor ve her başlık kendi özelliklerini içeren yazılara ev sahipliği yapıyor. Film festivalleri, vizyon filmleri, oyuncular ya da yönetmenlerle yapılan röportajlar popüler kategorisinde; sinema tarihine iz bırakmış isimler yorum ve derlemede; konseptle ilişkili kült filmler ya da önemli isimler dosya bölümünde inceleniyor.

Billur Güven & Doğa Aker

Varlık, 85. Yıl; sayı 1329

Türkiye’de edebiyat dergiciliği alanındaki en köklü dergilerden birisi olan Varlık, yayın hayatına 1933 yılında Yaşar Nabi Nayır’ın “Varlık – Sanat ve Fikir Mecmuası” adıyla başlıyor.

Varlık, ilk günlerinden beri Türk Edebiyatı’nın okuyucuyla arasındaki en sağlam köprülerden birisi olmayı sürdürüyor. Birçok kuşağın kültürel gelişimine katkıda bulunmuş Varlık Dergisi, sadece edebiyat değil; aynı zamanda kültürel, toplumsal ve siyasal konulara da sıkça yer veriyor. Aylık olarak çıkan dergi, “Özel Dosya” bölümünde siyaset, edebiyat, toplum veya kültür hayatına dair gündemdeki konuları mercek altına alıyor. Sayfalarında Türk Edebiyatı’nın saygın isimlerinin şiir, yazı ve öykülere yer verirken; yazı hayatına henüz
başlamışlara kucak açıyor. Varlık kitaplığı bölümünde ise kitap çıkarmış yazarlara okuyucunun kitaplarıyla tanışmaları için güzel bir fırsat sunuyor.

 Varlık dergisinin haziran sayısı karşımıza “Öteki Kimlikler ve Türkiye’nin Yas Tutan Mezar Taşları” başlığıyla çıkıyor. Sık sık konuların derinlemesine incelendiği dosyalarla hazırlanan Varlık’ın 1329 sayılı haziran yayınında, mart sayısından bu yana yayımlanan kent dosyasının son bölümünü okuyabilirsiniz. Kent dizisinin ilk iki dosyasında, mart ayından beri kentsel dönüşüm ve kent, sanat, sokak konuları ele alınmıştı. Bu son dosyada ise sınıfsal, kültürel, dini, etnik ve cinsel farkılılıklarıyla biribirinden apayrı insanların mekanı olan kentlerin, başkalık ve marjinellikle olan bağı ele alınıyor. Nilgün Tutal’ın Spinoza’dan yola çıkarak insanın ötekini sevme kapasitesini yorumladığı ve evrensel sevgi gücüne sahip miyiz soruna cevap aradığı “Spinoza: Amour Intellectualis ve Amour Intellectualis Die” yazısı haziran sayısının en dikkat çekenlerinden.

Kent dosyası dışında çok sesli bir Varlık Kitaplığı’na sahip olan haziran sayısında, birbirinden güzel şiir ve öykülerle ruhunuzu da dinlendirebilirsiniz. Kültür gündemi köşesinde ise Selçuk Orhan’nın perspektifinden ele alınan ve geçtiğimiz yıllarda sağ kesimden bazı yazarların gündemden düşürmediği “kültürel iktidar” meselesi var. Aynı zamanda Nazım Hikmet’e selam göndermeyi ihmal etmeyen dergide ölümünün 55. yıldönümünde anılan Nazım Hikmet, Varlık haziran edebiyat gündeminde yerini almış. Bir edebiyat ve kültür dergisinden çok daha fazlası olan Varlık’ın haziran sayısı bilgilendirici dosyaları ve enfes şiir, öyküleriyle 85. yılını kutluyor!

Anıl Tahmisoğlu & Toprak Fırat

İtiraf etmeliyiz ki, Türkiye çizgi romancılık konusunda çok geride kalmış bir ülke. Çizgi roman okumak isteyenler ya karikatür dergilerinde tek sayfa ayrılmış (Sandık İçi gibi) köşeleri ya da yabancı çizer ve yazarların ortaya koyduğu çizgi romanları okumak zorunda kalıyorlar. Devrim Kunter de, an itibariyle 4 kitaba ulaşmış Seyfettin Efendi serisiyle, Türkiye’de çizgi romancılığın yayılması konusunda uğraşan önemli isimlerden birisi. İşte Yabani de bu arzudan ortaya çıkmış bir dergi!

Hem okuyucuya farklı ve yerli bir alternatif sunmak, hem de çizgi romancılığın Türkiye’de şekillenmesini ve yerli sanatçıların kendilerini göstermeleri için bir şans yaratmaktı derginin amacı. Çizgi Roman severlere hele ki korku türünü sevenlere oldukça iyi gelen bir dergi(ydi) Yabani. Son sayısından itibaren artık aylık olarak değil; fakat belli aralıklarla çıkacağı söylendi projenin mimarı Devrim Kunter tarafından. Birden çok hikâyeye ev sahipliği yapan ve kaliteli çizimleriyle ön plana çıkan bu derginin, ülkemizin çizgi romancılığına büyük bir katkı olduğu aşikâr.

Açıkçası bilimkurgu, korku ve fantastik türlerini sevenler için Yabani Dergi çok önemli bir oluşumdu. Gerek profesyonel, gerek amatör sanatçılardan oluşan ve sürekli bir sirkülasyon içersinde olan sanatçı ekibiyle, her alınan sayısıyla insanlara tamamen farklı şeyler sunuluyordu. Dergi genel olarak felsefi alt metinleri, korku ve gerilim temaları ile okuyucuya sunuyor. Örneğin bazı çizgi öykülerde metafiziksel konular ile ürperirken, bazılarında yakın geleceğin distopyalaşmış bir alternatifine şahit oluyor; hatta bir bakıyorsunuz Osmanlı döneminde, goril bir dedektif ile polisiye maceralara atılıyorsunuz. Her okuyucunun ilgisini çekecek bir kısım bulmak mümkün -idi. Umarız ki dergi yayınlanmaya tekrar devam eder ve hak ettiği ilgiye ve kitleye ulaşır.

Melike Yüksel & Zeynep Selçuk 

İnternet artık günlük yaşamımızın bir parçası, bunu kabul ediyoruz. Bununla birlikte karşımıza çıkmaya başlayan e-dergi kavramı da yavaş yavaş hayatımıza girmeye başladı. Bu yazımızda sizlere dijitalleşme süreciyle insanların internet yoluyla bilgiye ulaşmasının daha kolay ve rahat olarak tercih edilmesi gerçeğinden yola çıkarak okuyucusuna internet ortamından gönüllü olarak seslenen bir dergiden bahsedeceğiz: Yalnız Dergi!

“Yalnız olmaya dayanamayan insan ölümle yüz yüzedir” diyen Tarkovsky’nin sözünün izinde yürüyen ve öğrencilerden oluşan bu gönüllü ekip en önemli felsefelerini zamanında edebiyata küsmüş insanları okumaya geri kazandırmak olarak aktarıyor. Bu felsefelerini edebiyatın insan ruhuna olan dokunuşuna, bireye
kazandırdığı sorgulama ve kendini geliştirme, yenileme becerileriyle temellendiren Yalnız Dergi bu düşünce doğrultusunda okuyucularla etkileşim halinde kalmayı önemsiyor. Böylelikle edebiyat severlere sevdikleri yazarların sevdikleri şiirlerini hatırlatırken; onları yepyeni mısralarla tanıştırıyor, altı çizilesi yeni alıntılarla karşılaştırıyor.

Ayrıca Yalnız Dergi okuyucusuna bir müzisyenden yepyeni şarkılar tanıtıp izlenecekler listesine yeni filmler not aldırmayı da sağlayan kültür sanatın pek çok alanına okuyucuyu davet eden bir dergi. Amaçlarının olabildiğince çok insana ulaşmak olduğunu belirten Yalnız Dergi Editörü Ece Şölendil, elektronik bir dergi olmalarının daha çok yazara, her şehirden ulaşabilmelerinde payı olduğu belirtiyor. Şiir, röportaj, biyografi ve çizim ekiplerine
katılmak isteyenlere kadrolu yazarlıktan konuk yazarlığa kadar açık olan dergi, diğer dergilere nazaran daha çok öğrenci ve yeni yazar odaklı hareket ediyor. Özgün ses, yayımlanmak üzere gelen yazılarda aradıkları tek unsur.

Çizimlerde de geçerli olan bu arayışa görselle içeriğin uyumu ekleniyor, bu noktadan sonra da her şey
sanatçının hayal gücüne göre şekilleniyor. Güncel internet sitesinden her sayısına tek tık ile ulaşılabilindiği gibi, istendiğinde mail yoluyla da okuyucusunu bilgilendiren, kendini yenileyen ve yaratıcı fikirlerle hareket eden ekip, sosyal medyayı da oldukça verimli kullanıyor. Sosyal hesapları aracılığıyla kendi içeriklerini daha çok kitleye ulaştıran dergi, gelecek aylarda Instagram hesaplarının bir köşesini Yalnız olarak ayırarak okuyucularını da dergiye taşıyabilecek. Bu köşede okuyuculara içinde yalnız; sözcüğü barındıran sorular soracaklar ve onların fikirlerini, yanıtlarını dergilerinin yeni sayılarında bu köşede paylaşacaklar. Bu gibi yeni yaklaşımlarla çağdaş dergilerinden ayrılan dergiyi keyifle okuyacağınızdan ve size çok şey katacağından eminiz.

 

Kaynakça

https://www.psikeart.com/store/psikesinema

http://www.varlik.com.tr/varlikDergisi.aspx

https://www.facebook.com/YabaniDergi/

http://www.yalnizdergi.com/

Leave a Reply