Nereye Gidiyoruz ? | 22. Yüzyılda Tek Kutuplu Dünya’dan Çok Kutuplu Dünya’ya

 Takvimler II. Dünya Savaşı sonrasını gösterdiği zamanlar da Dünya büyük bir yıkımdan çıkmış, Mihver Devletleri ( Almanya, Japonya ve İtalya ), Müttefik Devletler ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından yenilgiye uğramış ve galip devletler, tekrar büyük bir savaşın çıkmasını engellemek, ülkeler arası işbirliğini ve diplomasiyi daha etkin bir şekilde kullanmak için 24 Ekim 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler adı altında global bir organizasyon kurmuşlardır. BM’nin faaliyete geçmesinden sonra Dünya hızla küreselleşip, liberal ekonomiye geçiş yaparken savaşın galiplerinden olan SSCB, liberalleşmeye karşı çıkmış ve komünizmi diğer ülkelere yayma planını yapmıştır. Liberalizm’in temsilcisi olan Amerika bu sebepten SSCB’nin karşısında yer almış ve tarih kitaplarına SSCB’nin dağılması ile sona erecek ‘’ Soğuk Savaş ‘’ kavramı girmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri, müttefik ülkeleri komünizmden korumak ve SSCB’nin Avrupa içlerine yayılmasını engellemek için NATO’yu, SSCB ise komünizmi yaymak ve kapitalizm ile mücadele etmek için komünist ülkelerle beraber Varşova Paktı’nı kurmuşlardır. İki bloğun birbiriyle olan mücadeleleri 1991 yılında Sovyetlerin dağılması ile son bulmuş, Amerika ve onun müttefiği olan ülkeler, Soğuk Savaş’dan galip çıkmışlardır. Böylelikle Amerika Birleşik Devletleri, tek kutuplu Dünya’nın lideri konumuna yükselmiştir. Ancak bu esnada SSCB’nin devamı olan Rusya Federasyonu kendini toparlamaya başlamış, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan gibi Asya ülkeleri hızlı bir şekilde kalkınmış ve bu ülkeler Amerika’nın süper güç rolünü tehdit etmeye başlamışlardır. Bu tehdidin en somut adımı 1996 yılında kurulan Şangay İşbirliği Örgütü’dür.

( Şangay İşbirliği Örgütü’nün Güncel Logosu )

 Soğuk savaşın ardından ABD’nin tek süper güç olarak sahneye çıkması üzerine ÇHC denge unsuru olarak stratejik ortaklık arayışlarına girişmiştir. 1992’de “iyi komşuluk” politikasıyla başlayan diyalog, Nisan 1996’da ilk Şanghay görüşmelerinde “Rus-Çin stratejik ortaklığının” ilanıyla gelişmiştir. 1997’de Jiang Zemin’in Moskova ziyareti sırasında ortak bir bildiri yayınlayan iki ülke liderleri, “dünyada çok kutupluluğun desteklenmesi” amacını taşıdıklarını belirtmişlerdir. Bu ortak bildirinin yayımlanması ile beraber Dünya’nın çok kutuplu düzene tekrar geri döneceğinin sinyalleri verilmiş ve özellikle ÇHC ve Rusya, Amerika’yı tehdit eden ana unsurlar haline gelmişlerdir. Karşı tarafında bu olaylar yaşanırken Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve lideri olduğu NATO’ya daha çok bağlanmış, lider ünvanını bir tarafa bırakarak müttefik ülkeler ile sıkı bir dostluk ilişkisi kurma planlarına girişmiştir.

( NATO Logosu ve Üye Ülkeler )

2022 yılı itibariyle, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi, Hindistan’ın Pakistan’a yanlışlıkla füze ateşlemesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Tayvan Adası’nı işgal etmeye hazırlanması gibi bazı olaylar, Amerika’nın artık Dünya’da tek süper güç olmadığının kanıtı niteliğindedir. Agresif tutumların ülkeler arasında günler geçtikçe artması ve kuruluş felsefesi diplomasi kanallarını birinci seçenek olarak görmek olan Birleşmiş Milletler artık işleyemez bir kuruma dönüşmüştür. Şangay Beşlisi yıllardan beri artarak devam eden askeri harcamalarının meyvesini alma vaktinin geldiğine inanıyor. NATO ise her türlü senaryoya karşı hazırlıklı olmasına rağmen kaosun eşiğine sürüklenen Dünya’yı izlemek ve incelemekle yetiniyor. Diğer tarafta ise ‘’ her kriz beraberinde bir fırsat getirir ’’ sloganı ile hareket eden ülkeler yaratılan kaosları kendi ülkelerinin yararı için kullanmaya çalışıyor. İlerleyen zamanlarda tek kutuplu Dünya bize elveda diyerek yerini birden fazla süper gücün egemen olduğu bir Dünya’ya bırakmış olacak. Bu ülkelerin gövde gösterisi umarım küresel bir savaşın olmasına sebep olmaz ve umarım Dünya’nın çok kutuplu haline evrimleşme süreci savaşsız, yıkımsız ve katliamsız olur.

Leave a Reply