Arap-Bizans Savaşları-I: Arap Kökeni

arap_yarimadasi

Ortadoğu, medeniyetlerin gözde merkezi… Birçok medeniyet bu topraklarda yaşadı: Sümerliler, Babilliler, Asurlular, Romalılar, Gassaniler, Araplar ve Türkler. Bugünkü Ortadoğu’nun oluşumunda en önemli olayalar ise Arap-Bizans savaşları olmuştur. Evet, yıllarca ceziretü’l-Arap’ta yaşayan Araplar bir anda tarih sahnesine çıkmışlardır. Bizans ise, Roma’nın varisi, dünyanın süper gücüydü o günlerde. Arap-Bizans savaşlarını anlamak için bu iki medeniyetin geçmişine göz gezdirmeliyiz. Arapların derin uykularından uyanıp nasıl büyük imparatorluklar kurduklarını anlamamız lazım. Aynı şekilde, Roma İmparatorluğunun yıkılışı ve onun varisi Bizans’ın oluşumunu incelemeliyiz. İlk olarak Arap kökenlerinden başlıyoruz.

Araplar Sami ırktandır. Merkezi yerleşimleri Arap yarımadası denilen, kuzeyinde Mezopotamya, güneyinde Umman Denizi, Batısında Kızıldeniz ve doğusunda Basra Körfezi vardır. Temelde iki ırka ayrılırlar: Kahtaniler ve Adnaniler. Kahtaniler saf Arap soyu olup Arap yarımadasının güneyinde yaşarlardı. Adnaniler ise melez olup, orta ve kuzey Arabistan’da yaşarlardı. Dillerinde ufak farklılıklar vardı. Bu farklılıklar nedeniyle Arapları üç grup halinde inceleyebiliriz:Kuzey Arapları, Orta Araplar ve Güney Arapları.

Ma'rib, Yemen --- Ruins of the south sluice and rampart of the ancient dam of Ma'rib, which was originally constructed in the 8th century B.C. Today there is a new dam further up stream and a network of wells and pumps to sustain expanded agriculture. --- Image by © George Steinmetz/Corbis

Mar’ib Barajının Günümüze Kalan Kısmı

Arap yarımadasının ilk medeni toplumları güney Araplarının içinde, Yemen’de kurulmuştu. Tarihçiler, Yemen’de kurulan devletlerin izlerini, MÖ 2000 yılına kadar takip edebilmişlerdir. Bu izlere göre Yemen’de kurulan ilk devlet Main Devletiydi. Ancak çok büyük zaferler elde edememişlerdir. MÖ 1200 yılında, tüm Arap yarımadasını fethedecek Seba Devleti kuruldu. Kraliçe Belkıs zamanında Şam topraklarına kadar ulaşmışlardı. Bu devlet hakkında arkeolojik kazılarda ortaya çıkan en ilginç olay ise inşa ettikleri “Mar’ib Barajı”dır. Yemenliler tarımı geliştirmek için bu barajı inşaa etmişlerdi. Barajın inşası ile Seba Krallığı çok zenginleşti. Ancak MÖ 115 yılına gelindiğinde Seba krallığının çöküşü gibi, barajları da yıkılmış ve tarih olmuştur. Daha sonraki dönmelerde Yemen’de Hımyeri devleti kurulmuş ancak uzun soluklu olmamıştır. İlk olarak Habeşistan, daha sonra ise Sasani İmparatorluğunun sömürgesi haline gelmiştir.

petra-antik-kenti

Nebatilerin Başkentş Petra’da Bir Tapınak Girişi

Kuzey Arapları da medeniyet açısından ilerlemişlerdi. Belki de bu ilerlemenin en büyük nedeni Roma ve Sasani İmparatorluklarına yakınlıkları olmuştur. Kuzey Arabistan’da ticaretle zenginleşen Araplar MÖ 4. yy’da Doğu Ürdün’de Nebati krallığını kurdular. Başkentleri Petra’ydı. Bugün Petra harabeleri bizlere Nebatilerin medeniyet seviyelerini göstermektedir. Ancak MS 200’lü yıllarda ticaret yolları kuzeye kayınca eski önemini kaybetti. Bu yeni gelişme Şam topraklarına yakın Tedmür Devletini(Yunancası Palmira) oluşturdu. İlk dönemlerde Roma İmparatorluğu içinde özerk devlet statüsündeydiler. Ancak 295 yılında tahta oturan kraliçe Zenobia (Zeynep) Romalılara başkaldırdı ve bağımsız Palmira için mücadele verdi. Bu amansız mücadeleden yenik çıkan Palmira, Kuzey Arapların sonu oldu. Palmira’nın hüzünlü sonu gibi Zenobia da yüzüğündeki zehri içerek intihar etti. Bu tarihten sonra kuzeyde Gassani ve Hire devleti kurulsa da özerk devletler olarak kaldılar.

1

Günümüzde Yıkılmış Olan Kabe’nin Yakınındaki Dar’un Nedve

Orta Arabistan’da ise kan bağına bağlı göçebe kabileler yaşardı. Hiçbir zaman büyük bir güç oluşturamamışlar, kabile birliklerinden öteye geçememişti.

Bu olayların berisinde, Hicaz Bölgesinde kutsal şehir Mekke vardı. Kuruluşunda Mekke’de çıkan su kaynağı önemli rol oynadı. Aynı zamanda tüm Araplar için kutsal sayılan Kabe de bu şehirdeydi. Şam ve Yemen ticaret yolunun üzerinde olması nedeniyle zenginleşmişti.(Araplar bu ticaret yolu haricinde Yemen’den, Malezya ve Endoneya’ya giden bir deniz ticaret yoluna daha sahipti.) Mekke’de yerleşen ilk kabile Amalikalılardı. Daha sonra memleketlerinde suları çekilen Cürhümlüler, buraya göç etti. Aradan uzun bir zaman sonra Huzaalılar Mekkeye saldırmışlardı. Hakimiyeti kaybedeceğini anlayan Cürhümlüler, Kabe’de bulunan iki altın geyik heykelini Mekke su kuyularına atmış ve tıkamıştı. Ertesi gün ise Mekke’den kaçtılar. Bu tarihten sonra Huzaalılar Mekkeye hakim oldular, ta ki ebedi hakim Kureyş kabilesinin MS 440 yılında Mekkeye saldırmasına kadar. Bu sefer Mekke hakimiyeti Kureyş kabilesine geçmişti. Kurucu lider Kusay bin Kilab önderliğinde Kureyşliler devlet görüşmeleri için “Darü’l Nedve”yi kurdular. Siyasi ve dini görevler Kureyş kabilesinin oğulları arasında paylaştırıldı. Mekke artık güçlü bir şehir devletiydi.

Tüm bu gelişmeler olurken 571 yılında Mekke’de küçük bir evde Hz. Muhammed dünyaya geldi. O, Arapların ve dünyanın kaderini baştan başa değiştirecek bir öğreti ile meydana çıktı. Arapların dini inanışına karşı çıkıyordu. Evet o gün, tüm dünyada olduğu gibi Araplar da putlara ibadet ediyor ve birçok batıl inanca inanıyorlardı. En büyük putları Hubel’di. Daha sonra Lat, Uzza ve Menat geliyordu. Daha binlercesi Arap yarımadasının değişik bölgelerinde vardı.

dolphins

El-Uzza Putlarından Günümüze Kalan Sonuncusu

Hz. Peygamberin hayatını 6 devirde incelenebilir. İlk devri, peygamberlik öncesi dönemdir ki halk tarafından çok sevilen bir insandı. İkinci dönemi, insanlara öğretisini gizliden yaymaya çalıştığı, çok az insanın kendisine inandığı dönemdir. Üçüncü dönemde, Hz, peygamber Kureyşlileri bir meydana toplamış ve öğretisini herkese alenen bildirmiştir. Bazı Mekke ileri gelenleri de ona inanmıştır. Dördüncü dönemde, Kureyşliler kendi aralarında bir antlaşma yapmışlar ve Müslümanlara boykot uygulamışlardır. 3 yıl süren bu dönemde Müslümanlar çok zorluklar yaşadılar. Beşinci dönem ise Hz muhammed’in Ukayz panayırında tanıştığı 6 Medineli gencin kendisine inanıp ülkesine çağırmasıyla başlayan Medine dönemidir. Bu dönemde Müslümanların sayısı artmış, Mekke ile Medine arasında 3 savaş gerçekleşmişti. Altıncı dönemin başlangıç tarihi 628 yılındaki Hudeybiye barış antlaşması ile başlamıştır. Bu dönemde, Hz. Muhammed mesajını Arap yarımadasının dışına taşımış; Bizans, Sasani, Mısır ve Habeş krallarına mektuplar yazmıştır. Uluslararası birçok faaliyette bulunmuştur. Arap-Bizans savaşlarının başlangıç tarihi de bu dönemdir. Müslümanların sayısı en çok bu dönemde artmış ve Mekke fethedilmişti. Hz. Muhammed 632 yılında ise hayata gözlerini yumdu.

5_newsdetail

Hudeybiye Barış Antlaşmasının Metni

Arapları, Bizans karşısında bir güç haline getiren işte bu olaylardır. Araplar kendi ayakları üzerine doğrulmuş ve ilk defa Arap yarımadasının dışında adlarını duyurmuşlardır. Bu tarihten sonra Araplar sanki ilk defa doğmuş gibi dünyaya açıldılar. İlk rakipleri ise onlara en yakın Bizans ve Sasani İmparatorlukları oldu. Çölün eski bedevileri artık Bizans’a karşı gelebilecek seviyedeydiler.

 

  • Devam Edecek…

Bir sonraki yazı: Arap-Bizans Savaşları-II: Bizans Kökenleri

 

Kaynakça:
1.Roberts, J. M. (2016). Avrupa Tarihi. İstanbul: İnkılap Yayınları
2.Gregory, Timothy. A History Of Byzantium. Blackwell Publishing. 2005.
3. Hitti, Philip Khuri, History of the Arabs, Palgrave, 2002
4. Prof. Dr. Dursun, Hakkı Yıldız ve diğerleri, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi,Çağ Yayınları, 1989
5. Karlığa, P. D. (n.d.). Retrieved 11 06, 2016, from http://www.trthaber.com/programlar/batiya-dogru-akan-nehir-5-bolum-869.html

Leave a Reply

4 comments

  1. Emre Demir

    Harika bir yazı. Gerek konusu, gerek akıcılığı… Fazla detaya girmeden, okuyucuyu sıkmadan zamanın ruhunu iyi yansıtmışsın. Merakla yazı dizisinin devamını bekliyorum. Başarılar !!!

  2. Furkan

    Heyacanla takip ediyorum izzeddin arkadasimizi yazilari cok hosuma gidiyor. Akiciligi ve sürükleyici ile sıkmadan sonuna kadar okuyorsunuz. İleride kitap yazarda herkes faydalinir kendisinin engin ufkundan. Tessekurler İzzeddin oktan

  3. İzzeddin Oktan

    Hepinize çok teşekkür ederim arkadaşlar. Yazılar okundukça güzelleşir, sizinle değerlenir.

  4. Buğra Atak

    Yazının konusu, dili, akıcılığı çok iyi gerçekten.Çok fazla tarih okumama rağmen sonuna kadar heyecenla okudum çok etkilendim yazınız için teşekkür eder, yazarlığınızın ve başarılarınızın devamını dilerim…